ABD yönetimi, Yemen'de Suudi Arabistan önderliğindeki operasyonlara doğrudan katılmayarak ülkedeki karmaşa, çatışma ve Sünni-Şii gruplaşmalarına mesafeli kalmayı tercih ediyor.

Yemen'deki gelişmelerle ilgili uzun süredir "derin kaygı" ifade eden ABD yönetimi, Suudi Arabistan'ın duyurusundan kısa bir süre sonra Yemen'deki "Kararlılık Fırtınası" operasyonuna destek verdi.

Ancak operasyonda öncülüğü üstlenmeyen ve hava saldırılarına katılmayan ABD yönetimi, operasyonlara katkıyı, lojistik destek ve istihbarat paylaşımı gibi dolaylı yardımlarla sınırlı tuttu. ABD'nin bu tercihi, Yemen politikasıyla ilgili yeni sorulara sebep oldu.

Pentagon'da Kuzey Afrika'dan sorumlu sözcü Roger Cabiness, ABD'nin Yemen operasyonundaki rolünü AA muhabirine değerlendirdi.

Daha çok lojistik ve istihbarat desteğine odaklandıklarını ifade eden Cabiness, "Bizim odaklandığımız, Ortak Birleşik Planlama Hücresi'ne aktif olarak katılmayı sürdürmek ve Körfez Arap İşbirliği Konseyi (KİK) öncülüğündeki operasyonlara lojistik destek ve istihbarat paylaşımı desteğinde bulunmak" dedi.

KİK ülkelerinin, Yemen'deki olumsuz durumun, ülkenin komşuları ve tüm bölgenin istikrarını etkilediği görüşüne katıldıklarını belirten Cabiness, "Bu noktada çabalarımız KİK öncülüğündeki operasyonlarla uyumlu" diye konuştu.

Yönetimin diğer kurumlarından da benzer açıklamaların olması, ABD'nin şimdilik operasyonlara doğrudan katılmak yerine uzaktan desteği sürdürmeye kararlı olduğunu gösteriyor.

- "Suudilerin Obama yönetimine güveni azaldı"

ABD yönetiminin bu tutumunu eleştirenler de var. Bazı siyasetçilere ve uzmanlara göre, bu operasyonlarda ABD'nin geri planda kalması, bölge ülkelerinin ABD'ye yönelik güveninin azalmasından kaynaklanıyor.

Operasyona destek veren Cumhuriyetçi Senatörler John McCain ve Lindsey Graham, "(Arap partnerlerimizin) eylemleri aynı zamanda Amerika'nın bölgeyle yeterli bağ kurmadığına dair algılar ve ABD'nin liderliğinin olmayışından kaynaklanıyor" ifadesini kullandı. Senatörler, ABD'nin kısıtlı desteğini Obama yönetiminin "arkadan liderlik etmesinin diğer bir trajik örneği" olarak nitelendirdi.

Düşünce kuruluşu American Enterprise Institute uzmanlarından Thomas Donnally, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suudilerin Obama yönetimine güveninin çok azaldığını savunarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu nedenle Suudiler, ABD yönetimi bilgilendirmediler. Bu da Obama yönetiminin Riyad'daki etkisinin azaldığını gösteriyor. Halbuki Suudiler on yıllardır ABD'yı koruyucuları olarak görüyordu. Şimdi bu söze sırtlarını tamamen dayayamayacaklarını fark ettiler. Mısırlılar ve Suudiler, ABD'nin bölgeyle angaje olmadığını ve İran'a meyilli olduğunu görüyorlar."

Bu nedenle operasyonun başını Suudilerin çektiğini ve Mısır'ın da gün geçtikçe daha çok dahil olduğunu ifade eden Donnally, Yemen'in uzun vadede Mısır-Suudi Arabistan müttefikliği için de bir test olacağını kaydetti.

Donnally'a göre, ABD'nin operasyonlara uzak durmasının bir diğer nedeni de İran ile nükleer anlaşmaya varmaya çalıştığı için bu ülkeyle Yemen konusunda doğrudan karşı karşıya gelmek istememesi.

Beyaz Saray ise bu yorumlara, Yemen ve diğer konuların nükleer müzakereleri etkilemeyeceğini belirterek yanıt veriyor.

TİKRİT İLE "ÇELİŞMİYOR"

ABD'nin "Kararlılık Fırtınası" operasyonuna destek vererek Yemen'de Şiilere karşı koalisyona yardım ettiği, Tikrit'te ise Şiilerle aynı safta terör örgütü DAEŞ'e karşı savaştığı, bunun çelişkiye neden olduğu görüşlerine ise Obama yönetimi katılmıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcülerinden Jeff Rathke, Yemen'e operasyonların Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin talebi ve Husilerin istikrarsızlık ve kaosa yol açan eylemleri nedeniyle yapıldığını belirterek "Irak'ta Tikrit'in geri alınmasına yönelik operasyonlarla bunlar arasında bir çelişki yok" ifadesini kullandı.

ABD, Tikrit'teki mücadeleye destek vermeden önce Irak hükümetinden, kentteki İran varlığının kalkması şartını getirmiş ve böylece Irak'ta da İran ile çalışıyor görünümü vermek istemediğini ortaya koymuştu.

Pentagon Sözcülerinden Elissa Smith'in AA muhabirinin sorularını yanıtlarken Irak'ta Irak güçlerine katılan Sünni ve Şiileri "vatansever gönüllüler" olarak nitelendirmesi ve Irak'ta DAEŞ'e karşı tüm unsurları ancak Irak hükümetinin açık kontrol ve komutanlığında destekleyebileceklerini söylemesi de ABD'nin bölgede, genel anlamda Sünni-Şii gruplaşmalarına mesafeli kalmak istediğini gösteriyor.

UZMANLARA GÖRE, ŞİMDİLİK SİYASİ ÇÖZÜM ZOR

Öte yandan ABD yönetimi, Yemen'de nihai amacın siyasi çözüm olduğunu belirterek bu nedenle operasyonların "ucu açık askeri eyleme" dönüşmemesini istiyor. Ancak bazı uzmanlara göre bu, şimdilik ulaşılması zor bir hedef.

Donnally, siyasi çözüme şüpheyle yaklaşarak "Şu anda orada savaş var, bir taraf kazanmadan siyasi çözüm olamaz" görüşünü dile getirdi.

Harvard Üniversitesi Radcliffe Enstitüsü Öğretim Üyesi Harith Hasan el Qarawee de AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Suudi Arabistan'ın, "Kararlılık Fırtınası" operasyonuyla Yemen'de "büyük değişiklikler peşinde" olmadığı, kendi güvenliğini garantiye almak için mevcut statükonun devamını istediği değerlendirmesinde bulundu.

Hava saldırılarının başarılı olup olmayacağı konusunda şüpheleri bulunun Qarawee, Husiler bulundukları şehirlerden çıkmak zorunda kalsalar bile oradaki boşluğu kimin dolduracağının belirsiz kaldığını, Yemen ordusunun da kendi içinde bölünmüş olduğunu söyledi.

Düşünce kuruluşu İstihbarat Konuları Konseyi'nin kurucusu, eski CIA yetkilisi William Murray, "Bu ülkede olanları, Arap Baharı'nın kalıntıları görülen Tunus, Libya veya diğer yerlerdeki olaylardan ayırmak lazım. Bu, Arap Baharı'ndan geriye kalan bir şey değil. Bu, geleneksel uzun süreli bir problem" dedi.

Suudi Arabistan'ın birkaç yıl önce de Husilerle sınır boyunca savaştığını hatırlatan Murray, Suudilerle Husiler arasındaki güvenlik probleminin çözümünün zaman alabileceğine işaret etti.