ABD’de yayımlanan Atlantic dergisi, ABD Başkanı Barack Obama’nın dış politika meselelerine ilişkin röportajında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait olmayan ifadeleri Obama’nın görüşü şeklinde yansıttı.

Olaya tepki gösteren ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Mark Stroh, "Başkan (Obama), Türkiye’nin Avrupa, Ortadoğu ve Müslüman dünyası arasındaki önemli köprü rolü nedeniyle  Türk ortaklarımızın perspektifine özellikle değer vermektedir” açıklamasında bulundu.

Obama, ABD’de yayımlanan Atlantic dergisi ile birkaç ay boyunca yaptığı bir dizi söyleşide Suriye başta olmak üzere birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Haberde, Obama’nın en dikkat çekici ifadeleri tırnak içinde verilmesine karşılık, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin olduğu iddia edilen bölüm, ABD Başkanı’nın "düşünceleri" şeklinde dolaylı cümleler şeklinde yer aldı.

Edinilen bilgiye göre, haberde imzası bulunan Jeffrey Goldberg, Obama’ya atfettiği ve Erdoğan’ın Suriye politikası ile İslam dünyası içindeki liderlik pozisyonuna ilişkin ifadeleri, habere şahsi kanaatleri olarak ekledi. Goldberg’in ne Obama ne de başka bir yetkiliye doğrudan demeç şeklinde dayandıramadığı ithamlara, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nden tepki geldi.

Konsey Sözcüsü Stroh, şu değerlendirmede bulundu:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, DAEŞ karşıtı koalisyonumuzda önemli bir ortaktır ve bu yönetim NATO müttefiki olan Türkiye’nin güvenliğine kesin olarak bağlıdır. Başkan (Obama), Türkiye’nin Avrupa, Ortadoğu ve Müslüman dünyası arasındaki önemli köprü rolü nedeniyle Türk ortaklarımızın perspektifine özellikle değer vermektedir. Başkan Obama ve Erdoğan sık sık birbirleriyle konuşmaktadır ve diğer karşılıklı çıkar konuları dışında DAEŞ’e karşı ortak mücadelemiz ile Suriye’de şiddetin azaltılması hakkında geniş kapsamlı görüşmeler yapmaktadır. Suriye konusunda Başkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türkiye’nin 2,5 milyondan fazla sığınmacıyı misafir ederek gösterdiği cömertlikten dolayı takdirlerini iletmiştir. Ortak sınamalara karşı durma konusunda iki ortak olmaya devam edeceğiz.”

“Kırmızı çizgi"nin aşılması

Dergideki röportajda, Kasımdaki seçimlerden sonra ocak ayında yeni başkana koltuğunu devredecek Obama, 2013 yılında Esed rejiminin Doğu Guta’da kimyasal silah kullanmasından ve "kırmızı çizgiyi" aştığı yönündeki açıklamalarından sonra ABD’nin rejime karşı hava saldırısı düzenlememesi kararı aldığı anı anlattı ve "Bununla gurur duyuyorum" dedi.

Obama, kararı nasıl aldığını aktarırken şunları söyledi:

“Benim ve Amerika’nın güvenilirliğinin söz konusu olduğu algısı vardı. O an duraklama düğmesine basmanın benim açımdan siyasi sonuçları olacağını biliyordum. O sıradaki baskılardan sıyrılıp kendi kendime Amerika’nın, sadece Suriye açısından değil demokrasi açısından da çıkarlarını etraflıca düşünmek ve böyle bir karar zordu. Sonuçta doğru kararın bu olduğuna inanıyorum.”

ABD’nin bazı müttefiklerini kimi konularda risk almamakla suçlayan Obama, "bedavacılık" peşinde koşanların ve "hazıra konmayı" bekleyenlerin kendisini kızdırdığını söyledi.

Başkan olarak görevlerinden bir bölümünün de diğer ülkeleri ABD’nin önderliğini beklemek yerine kendileri için harekete geçmeye teşvik etmek olduğunu dile getiren Obama, özgür dünya düzeninin “radikal terör, Rusya’nın maceracılığı, Çin’in zorbalığına” karşı savunulması için diğer ülkelerin ABD ile yükü paylaşması gerektiğini belirtti.

Obama,"Her zaman biz öne çıkmak zorunda değiliz. Bazen tam da gündeme getirip paylaştığımız için istediğimizi almalıyız” dedi.     

Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrilmesiyle sonuçlanan operasyona atıf yapan Obama, “bütün kavgayı ABD verirken Avrupalılar ve Arap ülkelerinin ABD’nin ceketini tutmalarını önlemek” istediklerini söyledi ve “Bu bedavacı karşıtı kampanyanın bir parçasıydı” ifadesini kullandı.

Obama, Libya konusunda ayrıca, 2011’deki müdahalenin işe yaramadığını kabul ederek, coğrafi olarak  Libya’ya yakın müttefiklerinin "ABD’ye çok fazla bel bağladığını” belirtti.

Obama, “Bu gibi durumlarda onlarca yıldan beri birileri bizi harekete geçmeye itiyor ancak sonra oyuna dahil olmakta gönülsüz davranıyor ve bu bir alışkanlık haline gelmiş” dedi.

“Bedavacıları mı kastediyorsunuz” sorusu yöneltilen Obama, “Bedavacılar” karşılığını verdi.

Obama, Libya hakkında konuşurken, “Geri dönüp kendime neyin yanlış gittiğini sorduğumda eleştiriye yer olduğunu görüyorum çünkü Libya’ya yakınlıklarından dolayı Avrupalılara sonrası için daha fazla güvenim vardı” ifadesini kullandı.

İran ve Suudi Arabistan arasındaki çekişmeye de değinen Obama, İran’ın 1979’dan beri ülkesinin düşmanı olduğunu hatırlattı ve geleneksel müttefiklerini İran için terk etmeyi hiçbir zaman düşünmediğini dile getirdi.

“Ancak Suudi Arabistan’ın da Ortadoğu’yu İran ile paylaşması gerektiğini” kaydeden Obama, şöyle devam etti:

“Suudiler ve İranlılar arasında süren ve Suriye, Irak ile Yemen’deki vekalet savaşları ve kaosu besleyen rekabet, dostlarımıza ve İranlılara mahalleyi paylaşmaları ve bir çeşit soğuk barış kurmak için etkili bir yol bulmaları gerektiğini söylememizi icap ettiriyor. Dostlarımıza ‘Haklısınız, İran tüm sorunların kaynağı ve İran ile baş etmeniz için size yardım edeceğiz’ gibi bir yaklaşım, aslında mezhep çatışmaları artarken ve Körfez’deki geleneksel dostlarımızın alevleri kendilerinin söndürme kabiliyetinin olmaması ve bizim devreye girip askeri gücümüzle sorunu çözmemiz anlamına geliyor. Bu da ne ABD’nin ne de Ortadoğu’nun çıkarına olur.”