AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, halihazırda farklı Avrupa ülkelerinde 20’ye yakın tel örgü ve duvar bulunuyor.

Duvar ve tel örgülerde 2015’te patlak veren sığınmacı krizinin ardından ciddi bir artış olduğu görülüyor.

Hollanda merkezli Transatlantik Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun yaptığı bir araştırmaya göre, Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılmasının ardından Avrupa’da inşa edilen duvar ve tel örgüler bin kilometreyi geçmiş durumda.

Araştırmada, “Avrupa Birliği (AB) ve Schengen bölgesindeki ülkeler 1990’lı yıllardan bu yana yerlerinden edilmiş kişilerin Avrupa’ya göçünü engellemek için bin kilometre duvar ördü. Bu da Berlin Duvarı’nın altı katına tekabül ediyor.” ifadelerine yer verildi.

Denizlerde devriye gezen gemiler ile sınırlardaki katı kontrollerin de mültecilere karşı “görünmez duvarlar” oluşturduğu belirtilen araştırmada, Avrupa’da yaratılan gerçek ve hayali korku ortamının hem yabancı düşmanlığını körüklediğine hem de göçmenler için tehlikeli bir dünya oluşturduğuna dikkati çekildi.

Aynı düşünce kuruluşu başka bir raporunda ise duvar ve tel örgü örmenin ilgili şirketlere ciddi kazanım sağladığı, yaklaşık 1 milyar avroluk kar payının söz konusu olduğu belirtildi.

Mal ve kişilerin serbest dolaşımına büyük önem veren, insan hakları savunucusu rolünü üstlenen AB’de özellikle göç krizinden sonra duvar uygulamasının yaygınlaştığı görülüyor.

Halihazırda birçok AB üyesinde savaştan kaçanları durdurmak için duvar ve tel örgüler inşa edilmiş durumda.

AB’nin ilk duvarı, 1993’te İspanya’nın Afrika’daki toprağı olan Septe’nin (Ceuta) etrafına çekildi. 1993’te örülen 8,4 kilometre uzunluğunda, 3 metre yüksekliğinde dikenli tel örgülerden oluşan ilk duvar, 2005’te sınırı geçmeye çalışan çok sayıda mültecinin ölmesi üzerine değiştirildi. Çitlerin boyu 6 metreye yükseltilirken duvarın uzunluğu da 11 kilometreye ulaştı.

İspanya, ikinci duvarı da yine mültecileri durdurmak için ülkenin Fas ile sınırı olan Melilla’ya inşa etti.

AB ülkeleri arasında göç meselesindeki katı tutumuyla ön saflarda yer alan Yunanistan da 2012’de Türkiye sınırına yüksek dikenli teller çekti.

Türkiye ile sınırına dikenli tel duvar ören diğer bir üye ülke de Bulgaristan oldu. Bulgaristan 2013’te ilk etapta 30 kilometre ördüğü dikenli tel duvarını, 2016’da 146 kilometreye çıkardı.

AB’de 2015’te alevlenen mülteci krizi ise üye ülkeler arasında duvar uygulamasını yaygınlaştırdı.

AB’de sığınmacı karşıtı tutumuyla ünlenen Macaristan, krizin ardından ilk harekete geçen ülkeler arasında yer aldı.

Macaristan’da sonra Sırbistan da sınırındaki Bacs-Kiskun ve Csongrad bölgeleri arasında yer alan, çeşitli su yolu ve sazlıklar dolayısıyla yürüyerek geçilmesi zor olan Kelebia’ya jiletli tel örgü çekti.

Macaristan’ı Slovenya sınırına 15 kilometrelik duvar ören Avusturya takip etti. Avusturya 2016’da da İtalya ile olan sınırına duvar ördü.

Slovenya da Hırvatistan ile olan sınırına 150 kilometre uzunluğunda ve 2 metre yüksekliğindeki tel örgü inşa etti.

Kuzey Avrupa ülkelerinden Estonya 2015’te Rusya sınırına duvar örerken bu ülkeyi Letonya ve Litvanya takip etti.

Fransa ile İngiltere de aralarındaki sınıra 2016’da inşa ettikleri “Calais Duvarı”nı birlikte finanse etme kararı aldı.

Danimarka da duvar inşa etme kervanına 2019’da katıldı. “Yaban domuzlarını engelleme” amacıyla Almanya sınırına yüksek bir tel örgü inşa eden Danimarka, aynı zamanda olası mültecileri de engellemiş oldu.

Kuzey Makedonya ve Norveç de duvara başvurdu
Dış politika önceliklerinden biri AB’ye üye olmak olan ve sığınmacı rotaları üzerinde bulunan Kuzey Makedonya da Batı Avrupa ülkelerine ulaşmaya çalışan sığınmacıların geçişlerini önlemek amacıyla Yunanistan sınırına 2015’te tel örgü çekti.

AB ülkesi olmayan ancak Schengen bölgesinde yer alan Norveç de 2016’da Rusya’yla sınırına Orta Doğu’dan Avrupa’ya girmeye çalışan mültecileri engellemek için duvar ördü.

*Avrupa’da her yıl büyük bir gururla kutlanan Berlin Duvarı’nın yıkılışı, özgürlük, dayanışma ve iş birliğine önemli katkı sağlayan gelişme olarak değerlendiriliyor.

Berlin Duvarı’nın yıkılması Batı ve Doğu Almanya arasındaki bölünmüşlüğe son vermesi nedeniyle şüphesiz önem taşıyor.

Ancak bu başarıyla övünen Avrupa’nın, halihazırda zulüm ve savaştan kaçanlara karşı ördüğü duvarlarla hem kendi savunduğu insan hakları ve özgürlük değerlerini zedelediği hem de kıtaya yeni sınırlar çekerek böldüğü görülüyor.

(BRT/AA)