Solein adı verilen bu protein, toprakta bulunan bir bakterinin suda tutularak karbondioksit ve hidrojen gazı ile beslenmesi yoluyla üretiliyor. Bakterilerin bu şekilde beslenerek ürettiği protein daha sonra kurutularak toz haline getiriliyor.

Toz halinde yiyeceklere katılabileceği gibi, 3 boyutlu yazıcılarla belli kalıplar halinde de sunulabiliyor.

Araştırmacılar, bu elektriğin güneş veya rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir bir enerjiden elde edilmesi halinde, protein üretiminin sıfıra yakın bir sera gazı emisyonu ile başarılacağını ifade ediyor.

Bu, tarımsal üretim ile bağlantılı birçok sorunun ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.

2017'de kurulan gıda teknolojisi şirketi Solar Foods'un Helsinki'deki pilot tesislerini geçen yıl ziyaret ettiğimde, araştırmacılar, çalışmaların genişletilmesi amacıyla fon bulmaya uğraşıyordu.

5,5 milyon euro tutarında bir yatırım için kaynak bulduklarını ifade eden araştırmacılar, mevcut elektrik fiyatlarına bağlı olarak, 10 yıllık bir sürede, belki de 2025'te bu yöntemle protein üretimi maliyetinin soya üretimi maliyetine denk olabileceğini söylüyor.

Tatsız ürün

Üretilen protein tozunu tattığımda hiçbir tat alamadım, ki araştırmacılar böyle olması gerektiğini belirtiyor.

Bu protein tozunun her tür gıdaya katılabilecek doğal bir katkı maddesi olması planlanıyor.

Suni yollarla et ve balık üretiminde de bu protein kullanılabileceği gibi, büyük baş hayvanların beslenmesinde kullanılan ve yağmur ormanlarının kesilmesiyle açılan tarlalarda yetiştirilen soya fasulyesinin yerini alabileceği ifade ediliyor.

Her şey planlandığı gibi gelişse bile dünya çapında talebi karşılayacak geniş çaplı üretime geçmek yıllar alabilir.

Bu çalışma, geleceğin sentetik gıdalarını üretmeyi amaçlayan birçok projeden biri sadece.

Solar Foods şirketinin CEO'su Pasi Vainikka, Lappeenranta Üniversitesi'nde misafir Profesör olarak çalışıyor.

 

Uzay çağı fikirleri

Vainikka, üzerinde çalıştıkları teknolojinin 1960'lardaki uzay araştırmalarında gündeme gelmiş olduğunu söylüyor.

Pilot tesislerin 2022'de çalışmaya başlayacağını, 2023'te yatırım konusunda net karar verileceğini ve her şey planlandığı şekilde giderse ilk fabrikanın 2025'te açılacağını belirtiyor.

"Şimdiye dek gayet iyi gitti. Fabrikaya (protein fermente etmek üzere) reaktör eklediğimizde ve rüzgar ve güneş enerjisi gibi temiz teknolojilerdeki gelişmeleri hesaba kattığımızda, 2025 gibi erken bir tarihte soya ile rekabet eder hale gelebileceğimizi düşünüyorum" diyor.

Nasıl üretiliyor?

Solein adı verilen bu proteini yapmak için suya elektroliz uygulanarak hidrojen üretiliyor. Bakteriler bu hidrojen, havadaki karbondioksit ve minerallerle beslenerek protein elde ediliyor.

Vainikka, elektrik fiyatlarının belirleyici olacağını söylüyor. Yenilenebilir enerji devreye girdiğinde maliyet giderek azalıyor.

Et sektörünün çevre üzerindeki yıkıcı etkileriyle ilgili bir belgesel (Apocalypse Cow) yapan George Monbiot bu olağanüstü teknolojik gelişmelerden övgüyle söz ediyor.

Otlanan inekler

Geleceğin umudu mu?

Gezegenimizin geleceği konusunda oldukça kötümser olan Monbiot, Solar Foods'un çalışmalarının umut verici olduğunu söylüyor.

"Gıda üretimi dünyayı mahvediyor. Balık üretimi ve tarımsal üretim yabanıl hayatın çeşitliliği açısından en büyük tehdit. Tarımsal üretim iklim krizinin en büyük nedeni" diyor.

Geçici olarak bitkilere dayalı bir beslenme ile canlı türlerini ve tehdit altındaki bölgeleri korumak için zaman kazanılabileceğini belirten Monbiot, "tarım dışı gıda üretiminin" gezegen için önemli bir olanak olduğunu ifade ediyor.

Teknolojiye dayalı gıda üretimi ile ilgili araştırmalar yapan RethinkX adlı düşünce kuruluşu, 2035 yılında, fermantasyon yoluyla protein üretiminin, hayvansal protein üretiminden 10 kat ucuz olacağını öngörüyor.

Bunun hayvan besiciliğini çöküşe sürükleyeceğini ifade eden kuruluş, besicilik sektöründe hayvanları beslemeye yönelik yeni protein geliştirme çalışmalarını hesaba katmamakla eleştiriliyor.

Araştırmalar, bakterilerin ürettiği proteinin, toprak ve su kullanımı bakımından çok daha etkili olduğunu gösteriyor.

Ancak yeni besinlere alışma konusunda kültürel engeller de ortaya çıkabilir. İnsanlar gerçek pirzola yeme konusunda ısrarcı olabilir.

İngiltere'deki Cranfield Üniversitesi'nden Profesör Leon Terry, yeni gıdalara yatırımcıların ilgi gösterdiğini söylüyor ancak "Sentetik gıdalara yatırımlar artıyor. Ama gerçekten bunları tüketme isteği var mı, emin değilim" diyor.