Tüm dünya ülkelerinin sorunları tartışabilmeleri ve anlaşmazlıklara barışçıl çözüm bulunması amacıyla kurulan Birleşmiş Milletlerin bu yılki gündeminde, bir önceki yıldan devraldığı Suriye, DAEŞ, Libya, Sudan, Filistin, Irak, Yemen, Ukrayna ve Afrika'daki sorunların yanı sıra küresel iklim değişikliği ile mücadele, 2030 sürdürülebilir kalkınma hedefleri önemli bir yer tuttu.

Suriye'de beş yıla yaklaşan ve 250 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca kişinin tehlikeli yolculukları göze alarak göç etmek zorunda kaldığı iç savaş, DAEŞ ve aşırılıkçı örgütlerin ağırlığını artırmasıyla boyut değiştirdi.

Suriye krizinde BM Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) fikir ayrılıkları nedeniyle siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilememesi üzerine BM, DAEŞ'le mücadeleye odaklandı.

DAEŞ'LE MÜCADELE

Askeri anlamda 2015 yılında ciddi bir kayıp yaşamayan DAEŞ'in mali kaynaklarını kesmeyi hedefleyen BMGK, 12 Şubat'ta bu yöndeki karar tasarısını oy birliğiyle kabul etti.

Rusya tarafından hazırlanan ve Türkiye'nin de aralarında olduğu çok sayıda ülkece desteklenen tasarıyla, DAEŞ'in petrol, tarihi ve kültürel eser satışı ve fidye gelirleriyle terör eylemlerini finanse etmesinin önüne geçilmesi planlandı.

Bu kararın yeterince uygulanmadığı iddiaları üzerine 17 Aralık'ta BMGK, maliye bakanlarının da katılımıyla gerçekleşen toplantıda tüm üye ülkelere DAEŞ'in finans kaynaklarının kesilmesi için daha fazla çaba sgösterme yükümlülüğü getiren karar tasarısını oy birliği ile kabul etti. Kararla BMGK'nın El Kaide yaptırımlarını izleyen komitesinin adı "DAEŞ-El Kaide Yaptırımları Komitesi" olarak değiştirildi.

Konsey, Paris'teki terör saldırısının ardından 20 Kasım'da Fransa'nın talebi üzerine DAEŞ'le mücadelenin yoğunlaştırılması ve operasyonların koordine edilmesini isteyen kararı kabul etti.

Kararda operasyonlara katılan ülkelerden Irak ve Suriye'de DAEŞ'in sığınaklarını yok etmeleri, tüm BM üyelerinden de yabancı savaşçıların bölgeye seyahatlerinin ve terör örgütüne finansman sağlanmasının engellenmesi talep edildi.

SURİYE'DE SİYASİ SÜREÇ

BM Genel Sekreteri tarafından savaşın başından beri Suriye'ye atanan üçüncü özel elçi olan Staffan de Mistura'nın 2015'teki diplomatik çabalarından kayda değer bir sonuç çıkmadı. Mistura'nın "Çatışmaların bölge bölge durdurulması", "Halep'te ateşkes ilan edilmesi" ve "Rejimin hava saldırılarına ara vereceği" açıklamalarının hiçbiri hayata geçmedi.

Mistura da selefi El-Ahdar el-İbrahimi gibi sürekli yeni planlardan ve yeni umutlardan söz etti ancak planlarının hayata geçirilmesi için verdiği tarihler, süre geçirmekten ve Mistura'nın Avrupa ve bölge ülkelerine düzenlediği faydasız seyahatlerden öteye gidemedi.

Siyasi çözüm için anlaşma umudu, Rusya ve ABD'nin eş güdümünde kurulan Suriye Destek Grubu'nun Viyana'daki toplantıları sonucunda belirdi ve 18 Aralık'ta New York'taki toplantının ardından BMGK kararına dönüştü.

Konsey'de oy birliği ile kabul edilen kararda, Suriye'de siyasi geçiş için ocak ayı başında ülke genelinde ateşkes uygulaması ve Cenevre Bildirisi ile Viyana toplantılarındaki kararların uygulanması için siyasi müzakerelerin başlatılması istendi.

Bu karar, Kofi Annan'ın 2012'deki planının ardından BMGK'da Suriye'de siyasi geçiş sürecini öngören ikinci karar olması bakımından önemliydi çünkü diğer tasarıları Rusya hep veto etmişti.

Ancak kararda Esed'in geleceğine hiç değinilmemesi ve buna "Suriye halkının" karar vereceğinin belirtilmesi, Rusya ve İran'ın Esedsiz geçişi kabul etmeyeceği ve nihayetinde Esed'in makamını koruyabileceği yorumlarına neden oldu.

Kimin muhalif, kimin terör örgütü olarak kabul edileceği konusundaki anlaşmazlığın çözülememesi de ocak ayında rejimle kimlerin masaya oturacağına ilişkin soru işaretlerini artırdı. Mistura görüşmeler için 25 Ocak tarihini hedeflediklerini açıkladı ancak belirtilen sorunların aşılamaması durumunda bu tarihte ateşkes ilanı ve müzakerelerin başlaması pek mümkün görülmüyor.

FİLİSTİN BAYRAĞI GÖNDERE ÇEKİLDİ

2015, BM'de Filistin için önemli bir diplomatik başarının elde edildiği yıl oldu. 10 Eylül'de BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, üye olmayan gözlemci devletlerin bayraklarının da BM'de yer alması kabul edildi.

Böylece bu statüde bulunan Filistin ve Vatikan'ın bayrakları da BM'de göndere çekilme hakkı kazandı. BM Genel Kurulu görüşmeleri sırasında da Filistin bayrağı Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı törenle ilk kez BM'de göndere çekildi.

Abbas, törende yaptığı konuşmada, "Filistin milliyetçiliği için bugün gurur ve onur günü. Bu onuru, tutuklularımız, yaralılarımız, gazilerimiz ve hayatını bu bayrağın göndere çekilmesi uğruna feda eden şehitlerimize adıyoruz" dedi.

Bu sembolik kazanımın dışında Filistin için sahada bir değişim yaşanmadı. Çözüm için BMGK'da atılabilecek adımlar, İsrail'in koşulsuz destekçisi ABD'nin veto tehdidi altında kayboldu. Yeni Zelanda ve Fransa'nın hazırladığı tasarılar daimi üyelere sunuldu ancak siyasi ortam uygun olmadığı için Konsey gündemine getirilemedi.

YEMEN'DEKİ ÇATIŞMALAR

BM'nin 2015'teki mesaisinde Yemen'deki çatışmalar da önemli bir yer tuttu. BMGK'da alınan kararlarda Husilerden şiddete son vermeleri, ele geçirdikleri bölgelerden çekilmeleri, el koydukları askeri malzemeleri iade etmeleri, siyasi tutukluları ve çocuk askerleri derhal salıvermeleri istendi.
Genel Sekreter Ban, 25 Nisan'da İsmail Veled Şeyh Ahmed'i Yemen özel temsilcisi olarak atadı. Ahmed'in Husiler ve hükümet arasındaki ara buluculuk çalışmaları İsviçre'deki görüşmelerle devam ediyor ancak henüz sonuç alınamadı.

Ortadoğu'da bir diğer sorunlu bölge olan Libya'da da BM öncülüğündeki müzakereler aralık ayında Fas'ta varılan anlaşmayla sonuçlandı. Anlaşma, BMGK'da kabul edilen kararla resmiyet kazandı ancak hayata geçirilmesinin önünde halen ciddi engeller bulunuyor.

İRAN'LA NÜKLEER ANLAŞMA

İran'la sağlanan nükleer anlaşma, BMGK daimi üyeleri ve Almanya'nın uzun zamandır sürdürdüğü diplomatik girişimlerini başarıya ulaştırdı. Viyana'daki anlaşmanın ardından 20 Temmuz'da BMGK, bu anlaşmayı onaylayan ve İran'a yönelik BM yaptırımlarının kademeli olarak kaldırılmasını düzenleyen karar tasarısını oy birliği ile kabul etti.

Kararda, İran'a 8 yıl boyunca balistik füze teknolojileri, 5 yıl süreyle de konvansiyonel silah ambargosunun süreceği, bu süre zarfında ancak BMGK'dan izin çıkması durumunda İran'a balistik füze teknolojisi ve konvansiyonel silah verilebileceği belirtildi.

Konsey'de Rusya bu yıl da veto yetkisini kullanmaktan vazgeçmedi. 8 Temmuz'da İngiltere tarafından hazırlanan ve 20. yılında Srebrenitsa Soykırımı'nı kınayan karar tasarısını veto etti. Böylece Srebrenitsa'da işlenen savaş suçlarının BMGK tarafından da soykırım olarak nitelendirilmesi engellenmiş oldu.

PAPA'NIN ZİYARETİ

BM'de ilgi çeken bir konu da Papa Franciscus ziyaretiydi. Hem ABD hem de Birleşmiş Milletler'i ziyaret eden Papa, gittiği birçok yerde büyük ilgiyle karşılandı. BM çalışanlarına hitap edeceği toplantı için yoğun talep nedeniyle personel arasında kura çekildi.

Papa, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "BM kuralları, çıkarlara uygun düşünce uygulanan aksi halde ise kaçınılan bir araca dönüşürse kontrolsüz güçler korumasız insanlara büyük zarar verir" ifadesini kullandı.

2030 HEDEFLERİ VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Birleşmiş Milletler, 2015 yılında çevre ve insanların korunup gözetilmesi için iki önemli konuda anlaşmaya vardı.

Birkaç yıllık çalışmaların sonucu bu yıl meyve verdi ve BM Genel Kurulu'nda 2030 yılına kadar aşırı yoksulluğun sonlandırılması, insanlar, bölgeler ve ülkeler arasındaki eşitsizliği azaltma, iklim değişikliğiyle etkili mücadele, çevrenin korunması, cinsiyetler arası eşitlik, ekonomik büyüme, kaliteli eğitim ve herkese ulaşılabilir enerji sağlama gibi 17 temel hedef kabul edildi.

Paris'teki iklim Zirvesi'nde de yaklaşık 200 ülkenin onayı ile varılan anlaşmayla yüzyılın sonuna kadar küresel ortalama sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması konusunda uzlaşıldı.