Halep'te sivillere yönelik saldırıların ve can kayıplarının artması, barış ve güvenliğin temininden sorumlu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) yapısını ve bu kurumun 21. yüzyılın sorunlarına cevap veremediği gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.

BMGK'nın her yıl eylül ayında düzenlenen genel görüşmeleri, Suriye'de yüz binlerce kişinin yaşamını yitirmesine, milyonlarcasının ise yerlerinden olmasına neden olan çatışmalara bu yıl da çözüm üretemeden sona erdi.

135'ten fazla devlet ve hükümet başkanının bir araya geldiği New York'ta, neredeyse tüm konuşmacıların değindiği ortak sorun Suriye'deki iç savaş oldu.

Uluslararası Suriye Destek Grubunun iki kez BM dışında toplanmasına, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'un birkaç kez yüz yüze görüşmesine karşın bir haftalık ateşkesin uzatılması konusunda anlaşma sağlanamadı.

Rusya, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da tam BM görüşmeleri sürerken Suriye'de hava saldırılarını yoğunlaştırdı.

Halep'te sığınak delici bombaların kullanılması ve artan sivil kayıplar sonucu BMGK, acil toplantıya çağrıldı ancak ABD ile Rusya'nın birbirini suçlaması ve ABD Temsilcisi Samantha Power'ın Rusların hava saldırılarını "barbarlık" olarak nitelemesi dışında dikkate değer bir gelişme kaydedilemedi.

Tüm bu eylemsizlik, BMGK'nın mevcut yapısıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.

RUSYA VE ÇİN SURİYE KONUSUNDA 4 KEZ VETO YETKİSİNİ KULLANDI

Başta BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun olmak üzere tüm kesimlerin eleştirdiği Konsey'de, Rusya ve Çin ilki 2011'in ekim ayında olmak üzere 4 kez veto yetkisini kullanarak Esed rejiminin işlediği savaş suçlarının durdurulması çabalarını engelledi.

2012'de iki tasarıyı daha veto eden Rusya ve Çin, son olarak 2014'te Suriye'de yaşanan savaş suçlarının Uluslararası Ceza Mahkemesine gönderilmesine yönelik tasarı için veto hakkını kullandı.

Böylece Esed rejimi, cezadan muaf olarak sivil halkı bombalamaya ve tutuklulara işkence etmeyi sürdürme imkanı buldu.

Rusya'nın mevcut pozisyonu nedeniyle 2014'ten bu yana Esed rejimini hedef alan birçok tasarı da oylamaya dahi sunulamadan arşive kaldırıldı.

Konsey, bugüne kadar sadece Suriye'deki kimyasal silahların ülke dışına çıkarılıp imha edilmesi konusunda görüş birliğine varabildi. Bu da Barack Obama yönetiminin kimyasal silah kullandığı için Esed rejimine karşı operasyon başlatacağı tehdidinde bulunması üzerine gerçekleşebildi.

Konsey, Suriye ve Irak'ta DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı mücadele konusunda bazı kararlar almayı da başardı, ancak özellikle Rusya, bu kararları kullanarak bazı ılımlı muhalifleri terör örgütü" olarak niteleyerek hava saldırıları düzenledi.

Sonuç olarak Rusya ve Çin'in ilk vetoyu kullandıkları 2011 yılının sonunda Suriye'de BM rakamlarına göre yaklaşık 5 bin olan ölü sayısı, çözümsüz geçen 5 yılın ardından 300 bini aşmış durumda.

ABD 42 KEZ İSRAİL İÇİN VETO YETKİSİNİ KULLANDI

Daimi üyelerin BMGK'daki veto yetkisini ulusal çıkarları için kullanmasının bir diğer bir örneği ise ABD'nin İsrail için tüm uluslararası toplumu karşısına alması.

ABD, 1972'den bu yana BMGK'nın İsrail'in işgal politikasını hedef alan 42 karar tasarısını veto etti. BM'ye tam üyelik de BMGK'nın onayını gerektirdiği için Filistin BM'ye henüz tam üye olamadı.

Filistin, 2012'de BM Genel Kurulu'nun büyük desteğiyle "gözlemci devlet" statüsü alabildi ve BM önüne Filistin bayrağı da çekildi. ABD ile yaklaşık 10 ülke, olumsuz oy kullansa da BM Genel Kurulu'nda veto yetkisine sahip olmadıkları için bu adımı engelleyemediler.

Benzer bir durum Tayvan için de söz konusu. BMGK daimi üyesi Çin, bağımsız bir devlet olarak kabul etmediği Tayvan'ın BM'ye üye olmasını engelliyor.

"ÇAĞIN ŞARTLARINA YANIT VEREMİYOR"

21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap vermesi için BMGK'da reform yapılması talepleri, 20 yılı aşkın bir süredir dile getiriliyor.

BM Genel Kuruluna hitabında bu gerçeğe değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güvenlik Konseyini, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı sağlamalıyız." ifadelerini kullanmıştı.

BMGK'da reform yapılmadıkça barış ve güvenliği inşa faaliyetlerinin amacına ulaşamayacağını vurgulayan Erdoğan, "İşte bu sebeple, 'Dünya 5'ten büyüktür" gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz, hatırlatıyorum." diye konuşmuştu.

"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN DAHA AZ ÖNEMLİ DEĞİL"

BM Genel Kurulunun 71. dönem başkanı Peter Thomson da toplantıların açılışında yaptığı konuşmada aynı gerçeğe değinerek, "21. yüzyılın ihtiyaçlarını karşılamak için BMGK'da reform yapılması gerekir. Herkesin görüş birliğinde olduğu bu reform, iklim değişikliğiyle mücadeleden daha az önemli değil." ifadelerini kullandı.

BMGK'da reform talep eden ülkelerin başında gelen ve G4 olarak anılan Almanya, Japonya, Hindistan ve Brezilya da BM Genel Kurulu görüşmeleri kapsamında New York'ta bir araya gelerek taleplerini bir kez daha kamuoyuna duyurdular.

Bakanlar düzeyinde gerçekleşen toplantının ardından yapılan ortak açıklamada, BMGK'nın 21. yüzyılının jeopolitik gerçeklerini hesaba katması istenen açıklamada, bölgelerin adil bir şekilde Konsey'de temsil edilmesi gerektiğini vurguladılar.

BM Güvenlik Konseyinde daimi üye olmak isteyen Japonya, Almanya, Hindistan ve Brezilya, bunun için yıllardır kampanya yürütüyor.

"ÜYE ÜLKELERİN VEREBİLECEĞİ BİR KARAR"

BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, Suriye'deki çözümsüzlük ve BMGK reformu konusunda AA'ya yaptığı açıklamada, "BM Genel Sekreteri Ban, Suriye'deki açmazın giderilmesi için BMGK'ya doğrudan defalarca çağrıda bulundu." dedi.

Pazar günkü BMGK toplantısı sırasında Genel Sekreter'in bu çağrısını yinelediğini hatırlatan Haq, Ban Ki-mun'un söz konusu çağrıda, "Suriye'deki katliamı durdurmak için Konsey'in ne bahanesi olabilir? Etkisi olan ülkeler daha ne kadar bu vahşetin devamına izin verecek?" ifadelerini kullandığını hatırlattı.

Haq, BMGK reformu ve veto konusunda ise yorum yapamayacaklarını belirterek, "BMGK'daki veto yetkisinde reform yapılması tamamen üye ülkelerin verebileceği bir karar." diye konuştu.

5 DAİMİ ÜYENİN VETO HAKKI VAR

2. Dünya Savaşı'nın ardından oluşan şartlar doğrultusunda kurulan BM'de güç kullanma yetkisi, BMGK'ya tanınmıştı.

Konsey, 5 daimi (ABD, Rusya, Fransa, Çin, İngiltere) ile 10 geçici üyeden oluşuyor. Daimi üyelerin karar tasarılarını veto yetkisi bulunuyor.

Bir karar tasarısının kabulü için 9 lehte oy ve daimi üyelerin hiçbiri tarafından veto edilmemesi gerekiyor.

BMGK reformu da yine Konsey'in onayını sunulacağından reform yapılması için ya beş daimi üyenin hepsinin veto haklarından gönüllü olarak feragat etmesi ya da daha fazla ülkeye veto yetkisi verilmesine rıza göstermeleri gerekiyor.

Mevcut durumda bunun çok da mümkün olmadığı yorumları yapılıyor.