Belçika'nın başkenti Brüksel'de toplanan 2 bin kişi, Çin'in Uygurlara yönelik baskılarını protesto etti.

Dünya Uygur Kongresinin çağrısı üzerine çeşitli ülkelerden çok sayıda gösterici Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu (AP) yakınlarında buluştu.

Çin'in Uygurlara yönelik uyguladığı baskıcı politikaları protesto eden 2 bin kişilik grup, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu karşısındaki Schuman Meydanı'na yürüdü.

Gösteride, Dünya Uygur Kongresi Onursal Başkanı Rabia Kadir ve Dünya Uygur  Kongresi Başkanı Dolkun İsa da yer aldı.

Gösteride  "Uygurlara özgürlük", "Adalet istiyoruz", "Soykırımı durdurun" sloganları atıldı.

 "Uygurlardan DNA toplanmasını durdurun", "1 Milyon Uygur keyfi biçimde tutuklu", "Uygur soykırımını durdurun", "Uygurları kurtarın" gibi çeşitli afişler ve pankartlar açılan protesto 3 saat sürüdü.

Protestocuların dağıttığı bildiride, Çin'de sebepsiz biçimde tutuklanan Uygurların serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.

Uygurların kültürüne, dinine, diline ve kimliklerine saygı gösterilmesi istenen bildiride, Çin'deki yeniden eğitim kamplarında 1 milyon Uygur'un tutulduğu ve AB'nin bölgeye inceleme yapmak üzere özel heyet göndermesi talep edildi.

Protestoculardan Tahsin Tek, "Bugün buraya, esaret altında tutulan Türkistan'ın mazlum halkına, Çin'de yapılan zulümleri protesto etmek için geldik." dedi.

Doğu Türkistan'da büyük bir zulüm ve esaretin yaşandığını vurgulayan Tek, "Bu esarete karşı dünya sessiz ve kör." ifadesini kullandı.

Protestoya katılan Ümit Hamit ise "Çin hükümetinin Uygur halkına uyguladığı devlet terörüne ve soykırıma 'dur' demek için buraya geldik." diye konuştu.

Bütün dünyanın Çin hükümetine "dur" demesi gerektiğine dikkati çeken Hamit, uluslararası kurumların Uygurlara destek vermesi gerektiğini dile getirdi.

Son yıllarda Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan çok sayıda Müslüman Uygur, Çin'in kendilerine baskı uyguladığını belirterek, bölgeden kaçmaya çalışıyor. Bunların çoğu Tayland üzerinden Malezya'ya yöneliyor.

 İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) konuyla ilgili yayımladığı raporda, Sincan Kamu Güvenliği Bürosunun 2016'da uygulamaya koyduğu "Bütünleşik Ortak Operasyonlar Platformu (BOOP)" adlı izleme programı aracılığıyla bireylere ait kişisel bilgileri ve gündelik hareketlerine dair kayıtları rızaları dışında topladığı öne sürüldü. Raporda, "potansiyel tehdit" olduğu iddia edilen kişilerin mimlendiği belirtildi.

Raporda, son iki yılda program aracılığıyla çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbiri" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu, siyasi açıdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın "siyasi eğitim merkezleri" denilen gözaltı merkezlerine gönderildiği ifade edildi.​