Hürriyet'ten Ömür Kurt, bizdeki 'özçekim'in, 'görçek' olduğu o dönemi yazdı...

Bir furya olarak başlayan ve hayatlarımızın normal bir parçası haline gelen 'selfie'lerin seneler önce ilk defa Türkçe olarak tanımlandığını biliyor muydunuz? 

Emrullah Âli Yıldız’ın Galatasaray’da bir fotoğraf stüdyosu varmış. Stüdyonun özelliği, fotoğraf çektirmek isteyen müşterinin kabine girmesi, karşısındaki aynaya bakarak istediği pozu vermesi ve kordonun ucundaki düğmeye basarak kendi fotoğrafını çekmesini sağlayan bir düzeneğe sahip olmasıymış. Şimdilerde bir insanın telefonu elinde tutarak kendi kendini çekmesine ‘selfie’ deniyor. TDK’nın önerdiği ‘özçekim’ sözcüğü ise pek rağbet görmüyor.

Emrullah Âli Yıldız ise ta 1930’lu yıllarda ‘görçek’ sözcüğünü Türkçeye kazandırıyor. Bizler her ne kadar kendi tarihimizi iyi öğrenip anlamasak da, birbirinden yaratıcı insanlar bu topraklarda yaşamış. Birçok konuda öncü olmuşlar. Yokluk içinde mucizeler başarmışlar.

Emrullah Âli Yıldız’ı tanıyordum, ama ‘görçek’ hikâyesine Sunay Akın’ın ‘Hayal Kahramanları’ adlı kitabında rastladım. Kitapta sadece Emrullah Âli Yıldız mı var? Hayır. Birbirinden ünlü hayal kahramanları ile birlikte Vecihi Hürkuş da, Nuri Demirağ da, Şeker Ahmet Paşa da, Hasan Âli Yücel de… Tenten de, Red Kit de, Mona Lisa da…