2010 yılından bu yana İngiltere Başbakanı olan 49 yaşındaki David Cameron, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in resmi konutu Buckingham Sarayı'na eşi Samantha ve üç çocuğuyla gitti. Yaklaşık yarım saat süren görüşmede Cameron, Kraliçe'ye istifasını sundu.

Buckingham Sarayı'na gitmeden önce Başbakanlık resmi konutu ve çalışma ofisi olan "10 Numara"nın önünde ailesiyle kameraların önüne geçen Cameron, "Kolay bir yolculuk olmadı ve her kararımız doğru değildi ama bugün ülkemizin çok daha güçlü olduğuna inanıyorum" dedi.

Ülkenin ekonomisinin bugün daha güçlü olduğunu ve siyasetin her zaman kendisi için kamu hizmeti anlamına geldiğini belirten Cameron, "6 yıl boyunca bu ülkenin Başbakanı olarak ve 11 yıl boyunca da Muhafazakâr Parti'nin lideri olarak hizmet vermek hayatımın en büyük onuruydu. Buradan ayrılırken tek dileğim, çok sevdiğim bu büyük ülkenin başarısının sürmesi" diye konuştu.

İngiltere tarihinde ikinci kez bir Başbakanın kadın ve Muhafazakâr Parti'li olmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Cameron, Theresa May'in güçlü ve istikrarlı bir liderlik ortaya koyacağına inandığını belirtti.

Cameron'ın ardından ülkenin yeni Başbakanı Theresa May Çarşamba günü Buckingham Sarayı'na gitti ve yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.

theresa-may-ve-esi-main.jpg

2. Kadın Başbakan

Birleşik Krallık'ın 76'ncı Başbakanı olarak görevi David Cameron'dan devralan 59 yaşındaki May, Kraliçe ile yaklaşık 30 dakika görüştü. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in tahta çıktığı 1952 yılından bu yana görev yapan 13'üncü Başbakan olan Muhafazakâr Partili Theresa May, Margaret Thatcher'dan sonra ülkenin 2'nci kadın Başbakanı oldu.

AB'den tebrik

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, İngiltere’nin yeni Başbakanı Theresa May’e tebrik mesajı gönderdi. Tusk'un mektubunda, "AB Konseyi adına, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Başbakanlığı görevinizi tebrik ediyorum. Sizi, AB Konseyi’nde karşılamayı ve verimli çalışma ilişkimizi sabırsızlıkla bekliyorum"  ifadeleri yer aldı.

Juncker de yayımladığı tebrik mektubunda, şu ifadeleri kullandı:

"Birleşik Krallık Başbakanı olarak göreve başlamanızı en sıcak şekilde kutlamamı kabul edin lütfen. Sizin şimdi önemli sorumluluğunuz olan hükümeti kurma göreviyle meşgul olmanızı anlıyorum. Size önünüzdeki görevinizde başarılar diliyorum. Birleşik Krallık referandumunun sonucu yeni bir durum yarattı ve bu duruma Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği olarak yakın zamanda değineceğiz. Sizinle, bu konuda yakın çalışmayı istiyor ve bu alanda niyetleriniz öğrenmeyi bekliyorum."

Yeni kabine

Ülkenin son 30 yıldaki 3'üncü "seçimle göreve gelmeyen" Başbakanı da olan May'in yeni kabineyi oluştururken kadınlara ağırlık vermesi bekleniyor.

1990'da istifa eden Margaret Thatcher'ın yerine John Major ve 2007'de istifa eden Tony Blair'ın yerine Gordon Brown Başbakanlık görevini üstlenmişti. İngiltere'de son 116 yılda toplam 15 Başbakan, ara dönemde herhangi bir seçime girmeden koltuğa oturdu.

İngiliz basını, Theresa May'in Maliye Bakanlığı'na Dışışleri Bakanı Philip Hammond'ı, Dışişleri Bakanlığı görevine Uluslararası Kalkınma Bakanı Justine Greening'i, İçişleri Bakanlığı'na ise Enerji Bakanı Amber Rudd'u getirebileceğini yazıyor.

Yeni kabinenin önümüzdeki birkaç gün içerisinde açıklanması bekleniyor. Ayrıca yeni kabineye "Brexit"ten sorumlu bir bakanın da atanması öngörülüyor. Cameron'ın kabinesindeki 22 bakanın 7'si kadındı.

theresa-may-kralice.jpg

"İngiltere'nin yeni Demir Leydi"si

2010 yılından bu yana İçişleri Bakanlığı yapan May, bir papazın kızı ve Oxford Üniversitesi mezunu.

Sert mizacı ve disiplini dolayısıyla ülkenin ilk kadın Başbakanı Margaret Thatcher'a benzetilen ve "İngiltere'nin yeni Demir Leydi"si olarak görülen Theresa May, ülkesinde yapılan AB referandumu sürecinde çok fazla dile getirmese de birlikte kalınmasından yana tavır takınmıştı.

May, referandumun ardından yaptığı açıklamada, Brüksel ile AB'den çıkış müzakerelerini başlatacak Lizbon Antlaşması'nın 50'nci maddesinin yıl sonundan önce yürürlüğe sokulmaması gerektiğini söylemişti.

Referandum sonucunun ardından ülkeyi ve partiyi birleştirmenin önemini vurgulayan Theresa May, "Referandum, AB'den ayrılık kararının yanı sıra ciddi değişiklik kararı anlamına da geliyor. Brexit, 'Brexit' demektir. AB'de kalma yönünde ya da ikinci bir referandum için herhangi bir girişim olmayacaktır. Birliğe arka kapısından tekrar üye olma girişimimiz olmayacak. Ülke, AB'den ayrılma kararı vermiştir. Bunun olmasını sağlayacağım" demişti.

AB, İngiltere’den AB'den çıkış müzakerelerini başlatacak Lizbon Antlaşması'nın 50. maddesi hızla yürürlüğe koymasını bekliyor. Üye bir devletin AB'den ayrılmasına yönelik süreci belirleyen 50. madde, ayrılık sonrasında ilişkilerin yeniden müzakere edilebilmesi için 2 yıl süre tanıyor.

Referandum sonrası istifa kararı aldı

23 Haziran'da yapılan AB referandumunda birlikten ayrılma (Brexit) yönünde sonuç çıkmasının ardından, ülkenin birlikte kalınmasından yana kampanya yürüten David Cameron görevini bırakacağını ilân etmişti.

Cameron’ın kararıyla birlikte Muhafazakâr Parti liderliği ve başbakanlık için başlayan yarışta, İçişleri Bakanı Theresa May ile Enerji Bakan Yardımcısı Andrea Leadsom karşı karşıya gelmişti. Leadsom’ın bu hafta yarıştan çekildiğini açıklamasıyla, May’in genel başkanlığı ve başbakanlığı kesinleşmiş oldu.

theresa-may-ve-esi-promo2.jpg

Partisini iktidara taşımıştı

Birleşik Krallık'ın 75'inci Başbakanı olan 49 yaşındaki David Cameron, 2010 yılından bu yana bu görevi yaptı.

2001'de Muhafazakâr Parti'den milletvekili seçilen Cameron, 2005-2016 yıllarında ise Muhafazakâr Parti liderliğini üstlendi. Cameron 2010-2015 yıllarında, Liberal Demokrat Parti ile oluşturdukları koalisyon hükümetinin büyük ortaklığını yaptı.

Geçen yılki genel seçimle partisini tek başına iktidara taşıyan Cameron, görev süresinin başında resesyonda olan ülke ekonomisini iyileştirmek için birçok alanda kesintilere gitti.

Cameron yönetiminin kemer sıkma politikaları ülke genelinde kimi zaman protestolara neden olurken, göç, eğitim, sosyal yardım sistemi ve sağlık gibi alanlarda Cameron görevde bulunduğu 6 yıl boyunca köklü değişiklikler yaptı.

David Cameron geçen yılki genel seçim dönemi öncesinde seçilirse, ülkesinin AB üyeliğini referanduma götüreceği sözü verdi. Referandum öncesi süreçte ülkesinin AB'de kalmasından yana kampanya yürüten Cameron, halkın yüzde 52'sinin "AB'den çıkalım" kararının ardından, "Ülkesini AB'den çıkaracak Başbakan olmayacağını" belirterek, istifa edeceğini açıkladı.

cameron-aile-main.jpg

Son 200 yılın en genç Başbakanıydı

Oxford Üniversitesi mezunu Cameron, Başbakan olduktan kısa bir süre sonra ilk resmi yurt dışı ziyaretlerinden birini 2010 yılında Türkiye'ye yapmıştı. Konuşmalarında sıklıkla Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği vurgulayan Cameron AB referandum sürecinde ise, "Türkiye'nin AB üyesi olmasının 3000 yılını bulabileceğini" söylemişti.

Cameron'ın başbakanlığı döneminde Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkileri geliştirmek ve iki ülkenin iş, akademi, siyaset ve medya temsilcilerini bir araya getirmek için 2011 yılında "Tatlıdil Forumu" oluşturulmuştu.

43 yaşında Başbakanlık koltuğuna oturarak, 1812'den bu yana göreve gelen en genç Başbakan olan Cameron'ın bundan sonraki süreçte partisinin arka sıralarında bulunarak, milletvekilliğini sürdürmesi bekleniyor.

Cameron, 2010 yılından beri Forbes dergisinin yayımladığı "Dünyanın En Güçlü Kişileri" listesinde yer alıyordu.

Kaynak: AA, Reuters