İnsanlık tarihindeki en kanlı savaş olarak bilinen İkinci Dünya Savaşı'nın bıraktığı derin izler, savaşın sona ermesinin üzerinden 73 yıl geçmesine rağmen hala görülebiliyor.

Nazi Almanyası, İtalya ve Japonya liderliğindeki Mihver devletleriyle İngiltere, Fransa, ABD ve Sovyetler Birliği önderliğindeki İttifak devletlerinin çarpıştığı savaş, Nazi Almanyasının teslim olmasıyla Avrupa'da 8 Mayıs 1945'te son buldu.

Buna karşın savaş, Mihver devletlerinden Japonya’nın teslim olmayı reddetmesi ile Pasifik cephesinde bir süre daha devam etti.

ABD’nin iki atom bombalı saldırısında yaklaşık 150 bin vatandaşını kaybeden Japonya’nın teslim olmayı kabul etmesinin ardından İkinci Dünya Savaşı, 2 Eylül 1945’te tüm dünyada bitti.

Aradan geçen 73 yıla rağmen büyük yıkıma yol açan savaşın hayatta kalan mağdurları ve ölenlerin yakınları, yaşanan insani krizlerin acısını hala taşıyor.

İttifak devletleri ile Mihver İttifakı'ndan 70 milyondan fazla askerin çarpıştığı İkinci Dünya Savaşı, dünya tarihine en çok can kaybının verildiği savaş olarak geçti.

Savaşın sürdüğü 6 yıl boyunca asker ve sivil 60 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti. Bu rakam, 1940'lı yıllarda 2,3 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 3'ünü oluşturuyordu.

Savaşın sebep olduğu kıtlık ve hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedenler de eklendiğinde ölü sayısı, ilerleyen yıllarda 80 milyona yaklaştı.

Savaşın etkilediği ülkelerde yaşanan sınır dışı ve zorunlu tahliye gibi uygulamalar, milyonlarca insanı yerinden etti.

Nazi Almanyası’nın ırkçı politikaları yüzünden Avrupa’nın çeşitli bölgelerindeki çok sayıda Yahudi yerlerinden edilirken Finlandiya, Polonya, Baltık ülkeleri, Sırbistan ve Macaristan’dan da birçok sivil göçe zorlandı.

ÖLÜM KAMPLARI VE YAHUDİ SOYKIRIMI

İkinci Dünya Savaşı'nın zihinlere kazınan en acı yanlarından biri de toplama ve imha kamplarında işlenen katliamlardı. Naziler, toplu katliam işlemek için çeşitli ülkelerde imha kampları kurdu.

Polonya’daki Auschwitz-Birkenau Kampı, bu kampların en büyüğüydü. Kampa gönderilen 1,3 milyon kişiden 1,1 milyonu katledildi.

İnsanlık tarihinin en büyük dramlarından biri olarak kayıtlara geçen Nazi kamplarında insanlar üzerinde deneyler yapıldı. Ölenlerin cesetleri, krematoryumlarda yakıldı.

Başta Yahudiler olmak üzere farklı ırklardan milyonlarca insan, Nazi Almanyasının üstün Alman ırkını yaratmak için yürüttüğü politikalar çerçevesinde öldürüldü.

İkinci Dünya Savaşı sırasında 6 milyondan fazla Yahudi katledildi. Bu katliamlar, daha sonra Birleşmiş Milletler tarafından Yahudi Soykırımı (Holokost) olarak kabul edildi.

ABD’nin de savaş yıllarında ülkede yaşayan 127 bin Japon asıllı vatandaşı yerleştirdiği gözaltı kamplarında en az bin 800 Japon kötü muamele, şiddet ve yetersiz beslenme gibi sebeplerden hayatını kaybetti.

 

OLAĞANÜSTÜ SAVAŞ YATIRIMLARI

İkinci Dünya Savaşı, muharip devletlerden büyük güçlerin savaş sanayisine yaptığı olağanüstü yatırım ve askeri harcamalar açısından da önem taşıyor.

Savaş döneminde ortalama bütçesi 1 trilyon dolar olan ABD, savaşa 341 milyar dolar yatırım yaptı.

Yaklaşık 400 milyar dolarlık bütçeye sahip Nazi Almanyasının askeri harcamaları 272 milyar dolar, 350 milyar dolar bütçeli Sovyetler Birliğinin askeri harcamaları ise 192 milyar dolardı. İngiltere de 340 milyar dolarlık bütçesinin 120 milyar dolarını savaşa ayırmak zorunda kaldı.

Savaş sırasında ABD 300 bin savaş uçağı, 89 bin tank ve 363 bin ağır silah üretirken Sovyetler Birliği 120 bin uçak ve 660 bin ağır silah imal etti.

Nazi Almanyası ise 104 bin uçak, 65 bin tank ve 255 bin ağır silah üretimi yaptı.

İkinci Dünya Savaşı sırasında çok sayıda da bomba kullanıldı. 1939 ile 1945 arasında sadece İttifak devletleri, düşman hattına 3,4 milyon ton bomba attı.

SAVAŞIN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ

İkinci Dünya Savaşına dahil olan ülkelerde sağlam kalabilmiş fabrikaların büyük çoğunluğu, savaş malzemesi üretecek biçimde düzenlenmesi nedeniyle savaş boyunca sanayi ve zirai üretimde verimlilik azaldı.

Böylece savaşın ardından Avrupa devletlerinin endüstriyel altyapı kapasitesi yüzde 70 düştü.
Birçok ülkede ekmek karneye bağlandı ve et fiyatları olağanüstü artış gösterdi. Gıda sorunu özellikle İtalya, Avusturya ve Doğu Avrupa ülkelerinde had safhaya ulaştı.

Savaş zamanında nüfusu 27 milyon azalan Sovyetler Birliği de savaştan neredeyse tüm sermaye kaynakları yok olmuş halde çıktı.

SAVAŞIN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR

İkinci Dünya Savaşı'nın yaşattığı bir diğer felaket, savaştan etkilenen ülkelerdeki insanların sağlığında yaşandı. Binlerce kişi, ölümcül hastalıklarla boğuşurken binlercesi engelli kaldı ve psikolojik travma yaşadı.

Pasifik cephesinde Amerikalı ve Japon askerler, sıtmayla mücadele ederken Avrupa ve Kuzey Afrika cephelerinde de tifüs yüzlerce kişiyi kırdı geçirdi.

1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombalarının yol açtığı sağlık riskleri, savaştan sonraki uzun yıllar tehlikesini sürdürdü.

Bombaların nükleer etkileri, çok sayıda insanın vücudunda şekil bozukluğu, sakatlık ve başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara sebep oldu.

DEĞİŞEN AVRUPA HARİTASI VE YENİ DÜNYA DÜZENİ

İkinci Dünya Savaşı'ndan İttifak Devletleri'nin galip çıkması, Avrupa'da Nazi Almanyasının yarattığı tehlikeyi bertaraf etmeyi başardı. Savaşın sonunda Sovyetler Birliği'nin ve komünist ideolojinin güçlenmesi ise yeni bir dünya düzenini ortaya çıkardı.

1943-1945 yıllarında "Büyük Üçlü" olarak adlandırılan ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere arasında gerçekleşen Tahran, Moskova, Yalta ve Potsdam konferanslarında yeni dünya haritası adeta bu üç ülkelerin liderleri tarafından çizildi.

Avrupa'da Romanya, Yugoslavya, Macaristan, Bulgaristan ile Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya Sovyetler Birliği hakimiyetine geçerken Batı Avrupa'nın kontrolü ABD ve İngiltere'de kaldı.
Almanya, savaşın ardından ikiye bölünerek 4 farklı devlet tarafından paylaşıldı. Doğu Almanya'da Sovyetler Birliği hakim olurken İngiltere, ABD ve Fransa da Batı Almanya'da farklı bölgeleri kontrolüne aldı.

Savaşın ardından Sovyetler Birliğinin Avrupa'da yayılmacı politikasını devam ettirmesi, ilerleyen yıllarda dünyayı iki kutuplu bir hale getirecek sürecin temellerini attı.

Bu durum, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından süper güç haline gelen ABD'nin dünya lideri rolünü İngiltere'den devralması ve Sovyetler Birliği'nin karşısına Batı blokunu temsil eden tek süper güç olarak çıkması sonucunu getirdi.

Böylece 1950'li yıllardan itibaren Sovyetler Birliği ile ABD'nin başını çektiği Batı bloku arasında uzun yıllar sürecek Soğuk Savaş dönemi başladı.