Avrupa ülkelerinde aylardır gündemin ilk sıralarında olan IŞİD saldırıları nedeniyle medyada oluşturulan korku havası ve Müslümanların şiddet yanlısı olduğu algısı, başta cami dernekleri ve cemaatler olmak üzere tüm Müslümanlar için 11 Eylül sonrası yaşanan baskıların yeniden görülmesine yol açtı.

IŞİD eylemlerinin ve medyadaki yansımalarının Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlara yönelik saldırıları artırdığı ve İslamofobiyi ateşlediği belirtilirken bazı ülkelerde polis ve diğer kuruluşların Müslümanların oluşturduğu sivil toplum kuruluşları üzerinde psikolojik baskı kurduğu belirtiliyor.

İngiltere'deki Müslümanlara yönelik saldırıları takip eden "Tell Mama" isimli grup, Irak'ta ve Suriye'de yaşanan son gelişmeler ışığında Müslüman karşıtı nefret olaylarında yaşanan artışa dikkati çekti. Grubun yayımladığı verilere göre, Amerikalı gazeteci James Foley'nin terör örgütü IŞİD tarafından infaz edildiğine dair görüntülerin yayınlanmasının ardından aynı ay içerisinde İngiltere'de 200'den fazla Müslüman hedef alındı. Benzer olayların sayısı bu yılın ocak ayında 112 olarak kaydedildi.

Tell Mama, bu rakamların tüm tabloyu yansıtmadığını, saldırıya maruz kalan çoğu Müslüman vatandaşların korkudan, başlarından geçenleri anlatmadığını bildirdi.

Merkezi İngiltere'de bulunan İslami İnsan Hakları Komisyonu'nun (IHRC) Başkanı Massoud Shadjareh Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, IŞİD'in eylemlerinin dünya genelindeki Müslümanları zor durumda bıraktığını söyleyerek, bu düşmanlığın aslında hiçbir zaman son bulmadığının altını çizdi.

Shadjareh, "İslam düşmanlığı 11 Eylül öncesinde de vardı. Ancak New York'ta yaşananlar Müslümanlara yönelik düşmanlığı meşru hale getirdi. O seviyedeki düşmanlık halen devam ediyor. Zaman zaman yaşanan gelişmelerle bu düşmanlık seviyesinde artış yaşanıyor ancak hiçbir zaman 11 Eylül öncesindeki seviyeye inmiyor. Müslüman karşıtlığı giderek artıyor, gerilemiyor" diye konuştu.

Massoud Shadjareh, birçok Müslümanın "peçelerinin çekilmesi", "tükürülmesi", "terörist olarak adlandırılması" gibi çeşitli saldırılara uğradığını, medyada her gün iki ya da üç haberin mutlaka İslamiyete veya Müslümanlara yönelik olumsuz içerikli olduğunu gördüklerini ve İslamofobinin gündemden hiç düşmediğini kaydetti.

"IŞİD ASLINDA BİNLERCE MÜSLÜMANIN DA BAŞINI KESİYOR"

"Araştırmalarımıza göre İslamofobi artık bir kültür. Artık sadece aşırı sağdan gelen birşey değil, medyada hergün Müslümanlara karşı olumsuz söylemler yer alıyor. Bu; polis, silahlı kuvvetler, yerel otoriteler gibi kurumlardan da geliyor" diyen Shadjareh, şunları kaydetti:

"Gerçek şu ki IŞİD genel olarak Müslümanlara karşı. Müslüman olmayan her kişinin başını keserek aslında binlerce Müslümanın başını kesti. IŞİD Batıya, Avrupa'ya tehlike oluşturuyor ancak ilk olarak IŞİD'in Ortadoğu'da Müslümanlar üzerinde oluşturduğu tehlikeyi ele almalıyız."

Londra polisinin açıkladığı verilere göre, 2013 yılında sadece başkentte 500 Müslümana karşı nefret suçu işlendi. Bu sayı 2012 yılında 336, 2011 yılında ise 318 olarak kaydedilmişti. İngiltere ve Galler'deki bazı emniyet birimleri inanç gruplarını hedef alan saldırıları kayıt altına almadığını inkar etmiyor. Dolayısıyla, Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarının kayıt altına alınan verilerden çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Birleşik Krallık'ta 2011 yılındaki son verilere göre, yaklaşık 3 milyon Müslüman yaşıyor. Bu sayı, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 5'ini oluşturuyor.

DANİMARKALI STK'LAR BASKI ALTINDA

Danimarka'da yaz aylarından itibaren medya gündeminin ilk sıralarında olan IŞİD'in özellikle Musul'dan Hristiyan ve diğer inanç mensuplarını sürmesi, sosyal medyada Müslümanlara yönelik saldırıların artmasına neden oldu.

Suriye'ye savaşmaya gidenler ile ilgili haberler de, ülke içerisinde Müslümanlara olan olumsuz bakışı artırırken, bu savaşçıların özellikle Aarhus şehrindeki bir Arap camisinde toplandığı iddiaları basında uzun süre yer aldı. Gençlerin cami çevrelerinde toplandığı haberleri yoğun şekilde verilse de, camilere yönelik herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.

Bu arada Danimarkalı yetkililerin, kendileriyle daha sıkı işbirliği yapmaları konusunda Müslümanların faaliyet gösterdiği sivil toplum kuruluşları üzerinde psikolojik baskı kurduğu öne sürülüyor.

NORVEÇ'DE MÜSLÜMANLAR IŞİD KARŞITI GÖSTERİ YAPTI

Bazı Norveç vatandaşı gençlerin IŞİD adına savaşmak için bölgeye gitmeleri Norveç kamuoyunun dikkatini, ülkedeki Müslümanların ve İslami cemaatlerin üzerine yoğunlaştırdı.

Norveç medyası özellikle "Profetens Ummah" ve "İslamnet" isimli iki gençlik derneğinin başkanlarını gündemin merkezine alarak aşırı gruplar olarak tanımladı. Ubaydullah Hussain ve Fahad Qureshi isimli dernek başkanları medya tarafından aşırı İslamcı gruplara örnek gösterilerek, açıklamalarına bolca yer verildi. Bu kişilerin İslam dininin barış anlayışını anlattıkları sözleri ikinci plana atılarak IŞİD yanlısı sözleri ön plana çıkartıldı. IŞİD faaliyetleri ve Norveç'e karşı potansiyel terör tehdidi ilanından sonra toplum, Müslüman azınlığa karşı tepki göstermeye başladı.

BALKAN ÜLKELERİ

IŞİD saldırıları, Balkanlarda yıllardır Müslümanlarla birlikte yaşayan Hristiyan nüfusun kafasında soru işaretleri oluşturmaya başlarken İslamofobiyi de artırıyor. Makedonya İslam Birliği (Diyanet İşleri) Başkanı Suleyman Recepi, Suriye ve Irak'taki savaşlar bahane edilerek, İslam'ı karalama kampanyası yürütüldüğünü söyledi.

Savaşmak üzere bölgeden Suriye ve Irak'a gidenlerin ülkelerine döndüklerinde tehlikeli olmayacaklarına inandığını söyleyen Recepi, bu kişilere yönelik polis operasyonlarının "daha az gösterişli" olması gerektiğini ifade etti.

Bölge ülkelerinde bu kimselere yönelik yapılan operasyonların İslam dinine ve imajına zarar vermeden yapılması gerektiğini kaydeden Recepi, "Ancak bazı montajlar yapılıyor. Yaşananlar, bize yönelik bazı montajların olduğunu gösteriyor. Balkanlar'da, barışı, hoşgörüyü, bir arada yaşamı bozmak, İslam'ı kötülemek için bazı çevrelerin var olduğunu biliyoruz" ifadesini kullandı.

"İMAMLARA YÖNELİK GÖZALTILAR, İSLAM BİRLİĞİ'Nİ RAHATSIZ ETTİ"

Kosova İslam Birliği Başkanı Naim Tırnava da Kosova İslam Birliği olarak Suriye ve Irak'ta savaşa katılmak üzere gidenlere, "Allah adına" yapılan katliamlara karşı olduklarını söyledi.

Kosova Polisi'nin geçen hafta yaptığı operasyonda 12 imamı "Suriye ve Irak'taki savaşlar için asker toplamak, dinler arasında nefreti körüklemek" iddiasıyla gözaltına almasını da değerlendiren Tırnava, imamlara yönelik iddiaların doğru olmadığını söyledi.

"İSLAM TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIDIR"

Karadağ İslam Birliği Başkanı Rifat Feyziç ise kendini "İslam devleti" olarak adlandıran IŞİD'in İslam dinini lekelediğini belirterek, IŞİD'in eylemleri nedeniyle İslamofobinin yayılmasından endişe duyduğunu söyledi. IŞİD'in en büyük kötülüğü Müslümanlara yaptığını ifade eden Feyziç, "Her ne kadar dünyada en büyük dikkati öldürdükleri gazeteciler çekse de onlar en fazla Müslüman öldürdüler. Yaptıkları tüm katliamları kınıyorum" şeklinde konuştu.

Feyziç, dünya üzerinde yaklaşık 1,5 milyar Müslümanın yaşadığını, ancak son dönemde İslam dininin sayıları on binler olan IŞİD mensuplarının eylemleri ile bağdaştırılmak istendiğini belirterek, "Onlara İslam'a ve Müslümanlara zarar veriyor. İslam terörün her türlüsüne karşıdır" dedi. Sırbistan Müftüsü Muhamed Yusufspahiç de IŞİD militanlarının İslam dinine ve Müslümanlara karşı savaşmak için seçilmiş kişiler olduğunu belirterek, bunların Müslümanlara zarar verdiğini söyledi. Müslümanlara Allah yolunda ayrılmama çağrısında bulunan Yusufspahiç, "Allah en iyileri kendi yanına alır. Bizler, en iyi olmak için mücadele etmeliyiz" dedi.

YUNANİSTAN'DA ANTİSEMİTİK SALDIRILAR AZALIRKEN, İSLAMOFOBİDE CİDDİ ARTIŞ VAR

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, IŞİD'in faaliyetlerinin bölgedeki İslam karşıtı çevrelerin işine geldiğini belirterek Batı Trakya Türk toplumunun bundan muzdarip olduğunu söyledi. Bölgede Müslümanlarla bir arada yaşayan diğer unsurların IŞİD'in terörist faaliyetlerinin Müslümanlıkla hiçbir alakası bulunmadığını çok iyi bilmekle birlikte, Müslümanları tanımayan ve onlara farklı gözle bakanların IŞİD'in işlediği cinayetlerden etkilendiğini belirtti.

Müftü Mete, IŞİD'in İslami bir hareketi temsil etmediğini, Ortadoğu'nun yeniden dizaynı için Batı dünyasının ürettiği bir oyun olduğunu vurgulayarak, "Bu İslam'a ve Müslümanlara yapılmış bir oyundur. Hiçbir şekilde gerçek İslam ile alakası yoktur ve İslam'ı temsil etmez. İslam dinini bu şekilde karalamak isteyenler de Müslüman değildir" ifadelerini kullandı.

ALMANYA'DA 400 IŞİD'Cİ İDDİASI, 5 MİLYON MÜSLÜMANI ETKİLEDİ

Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkanı Süleyman Çelik, İŞİD saldırıları sonrasında Almanya'da yaşayan Müslümanların yaşadığı psikolojik baskıları ve artan İslamofobiyi AA muhabirine değerlendirdi.

Sakallı ve kafasında takke olanların IŞİD mensubuymuş gibi muamele görmesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden Çelik, "IŞİD bir terör örgütüdür. Bir camiye içerisinde sakallı insanlar var diye baskın yapılıyorsa, gerçekten yanlış yoldalar. Başka yerlerde araştırma yapmaları gerekir. Bizim içimizde de sakalı seven, sakal bırakan insanlarımız var fakat bunların radikallikle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur" dedi. İslamofobinin IŞİD saldırıları sonrasında arttığını anlatan Çelik, IŞİD'in Suriye ve Irak'ta yaptığı katliamlar sonrasında İslam düşmanlığının artmaya başladığını, ekranlardan gösterilen katliam görüntülerinin tüm Müslümanlara mal edildiğini dile getirdi.

Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı İhsan Öner de Almanya'da yaşayan yaklaşık 5 milyon Müslümanın, İŞİD'e katıldığı söylenen 400 kişiyle ilişkilindirilmesinin yanlış olacağını söyleyerek, "Almanya'daki 5 milyon Müslüman içerisinde 400 kişinin böyle bir gruba katılıyor olması, çok küçük bir grup olduklarını gösterir ve Müslümanların tamamının böyle gösterilmesi yanlıştır" dedi.

Öner, IŞİD konusunun da sadece Hristiyanların veya Alman toplumunun değil, Müslümanların da meselesi olduğunu vurguladı ve "IŞİD cani bir kuruluştur ve terör organizasyonudur. Bu nedenle biz gençlerimizi bu konuda nasıl muhafaza ederiz sorusunu sorarak, bunun gayreti içerisindeyken, bizlere IŞİD'e mensupmuş gözüyle bakılması veya camilerde IŞİD'e karşı mücadele veren insanlara IŞİD'çi gözüyle bakılmasının tasvip edilebilir bir yönü olamaz. Bu ön yargılardan insanların kurtarılması, siyasetçilerin ve medya mensuplarının görevidir" şeklinde konuştu.

Öner ayrıca IŞİD terör örgütüne Almanya'dan katılan gençler konusunda hükümet ve sorumluların asıl soruyu kendilerine sormaları gerektiğini savundu.