Kuzey Atlantik ile Kuzey Buz Denizi arasında bulunan 326 bin nüfuslu İzlanda bu ay, AB üyelik başvurusunu geri çektiğini açıkladı. Bu karara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ülkenin Dışişleri Bakanı Sveinsson, İzlanda için uzun süredir belirsiz olan bir duruma verilen kararla açıklık getirildiğini ifade etti.

Sveinnson bu ay AB'ye gönderdikleri mektupla, birlik ile üyelik müzakerelerini sürdürme niyetinde olmadıklarını dile getirdiklerini belirterek, "İzlanda'da hükümeti oluşturan iki siyasi partinin görüşü oldukça açıktı. Bu da İzlanda'nın çıkarlarının AB dışında kalarak daha iyi karşılanacağı yönündeydi" dedi.

2013 yılında İzlanda'daki koalisyon hükümetinin kurulmasından bu yana ülkenin AB dışında kalması gerektiğini savunduklarını belirten Sveinsson, iktidara gelmeleriyle beraber müzakere sürecinin askıya alındığını anımsattı. AB üyeliğini reddettiklerini ancak AB ve birlik üyeleriyle özellikle enerji ve iklim gibi konularda işbirliğini sürdüreceklerini kaydetti.

Sveinsson, "Bu kararla AB ile köprüleri yakmış değiliz. AB ve birlik üyeleriyle, Avrupa Ekonomik Alanı üyeliğimiz, Schengen anlaşması ve diğer yasal araçlar temelinde mevcut iyi ilişkilerimize çok önem vermeye devam ediyoruz" diye konuştu.

"AB'NİN ÇIKARLARI BİZİMKİNE UYMUYORDU"

Avrupa Serbest Ticaret Birliği, Avrupa Ekonomik Alanı ve Schengen Bölgesi'ne dahil olan İzlanda, Brüksel ile müzakerelerde en büyük anlaşmazlığı balıkçılık konusunda yaşadı. AB yetkilileri, aşırı avlanmakla suçladıkları İzlanda'dan sıkı kotalar kabul etmesini isterken, İzlanda uzun yıllardır süre gelen uygulamaların geleneksel balıkçılığa uygun olduğunu savundu.

İzlanda Dışişleri Bakanı Sveinsson da üyelik başvurusunun geri çekilmesinin önemli nedenlerinden birinin balıkçılık olduğunu belirtti. Balıkçılık sektörünün ülkenin ekonomisinin temel ayağı olduğunu dile getiren Sveinsson, ülkesinde uygulanan politikanın dünyadaki en iyi balıkçılık politikası olduğunu savundu. İzlandalı Bakan, şöyle konuştu:

"Balıkçılık ekonomik sektörümüzün temeli ve İzlanda toplumu ile kültürünün parçası. AB'nin Balıkçılık Politikası, İzlanda'nın bu konudaki çıkarlarına uymuyordu. AB'nin balıkçılık politikasındaki sorunlar biliniyor. İzlanda'nın bu konuda AB'ye ödün vermesi mantıklı değildi."

İzlanda'nın AB üyeliğiyle ilgili kararındaki bir diğer neden de ülkenin ekonomik büyümesi oldu. Küresel ekonomik krizin 2008 yılında etkisini hissettirmeye başlamasıyla iflasın eşiğine gelen İzlanda ekonomisi, krizden çıkmasıyla birlikte benzer durumdaki Avrupa ülkeleri için örnek gösterilmeye başlandı.

İzlanda'da uygulan ekonomik ve finansal reformlar sayesinde ülke ekonomisi geçen yıl sonu itibariyle yüzde 1,9 büyüme kaydederek, kriz önceki seviyesinin üzerine çıkmayı başardı.

Dışişleri Bakanı Gunnar Bragi Sveinsson İzlanda'nın ekonomik durumunun AB'ninkinden oldukça farklı olduğunu dile getirerek, "2008'deki ekonomik krizin ardından gösterilen yoğun çabalardan sonra İzlanda ekonomisi tekrar büyüdü. Ancak aynı şey Avrupa için söylenemez. Avrupa'daki kriz hem AB vatandaşları hem de AB kurumları için zorluklar yarattı. İzlanda, Avrupa ile iç pazarı paylaşıyor dolayısıyla Avrupa ekonomisinin yeniden büyümeye başlamasının küresel anlamda önemli olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

"DOĞRU BİR KARAR VERDİK"

Türkiye'nin AB üyelik müzakere sürecine ilişkin bir soru üzerine de Sveinsson, "İzlanda için iyi olan, diğer ülkeler için de iyi olacak anlamına gelmez. Türkiye'nin açık ve dürüst bir şekilde AB konusundaki çıkarlarını değerlendirmesini ve bu temelde bir sonuca varmasını ancak tavsiye edebilirim. Bazı ülkelerin birliğe katılmayı çıkarları doğrultusunda görmelerini anlıyorum ancak bunun bizim için en iyisine olduğuna inanmıyorum. Avrupa haritasına şöyle bir bakmak bile bunu anlamak için yeterli olacaktır" diye konuştu.

AB'deki ekonomik istikrarsızlık nedeniyle İngiltere gibi ülkelerde birliğin geleceğinin tartışılmasıyla ilgili ise İzlanda Dışişleri Bakanı, birliğin son birkaç yıldır yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İnsanların böyle dönüm noktalarında soru sormaları doğal. Avrupa'yı aynı kalıba sokulamayacak birçok farklı ülkenin oluşturduğunu unutmamalıyız. Güçlü ve müreffeh bir Avrupa'nın yanı sıra halklarını yansıtan bir Avrupa da görmek istiyoruz. Bir Avrupalı olarak, kurumların sorunlarla başedebilmesinin, demokratik tartışmaya katılmasının ve yeni gerçekliklere uyum sağlanmasına izin verilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. İzlanda için verdiğimiz karar doğru bir karardı ancak bu diğer ülkeler için bir model ya da gösterge olarak okunamaz. İzlanda hükümeti, bundan sonraki hükümetler AB üyeliğini isterse bunu halka sormadan yapmamaları konusunda önemli bir örnek ortaya koymuştur."

103 bin kilometrekarelik alanda yaklaşık 326 bin kişilik nüfusuyla Avrupa'nın en seyrek nüfuslu ülkesi İzlanda, AB üyeliğine ekonomik krizden olumsuz etkilendiği ve sol bir hükümetin görevde olduğu 2009 yılında başvurmuştu.

İzlanda Dışişleri Bakanı Gunnar Bragi Sveinsson ise bu ay başında bakanlığın internet sitesinde yer alan açıklamasında, "İzlanda'nın çıkarları AB dışındayken daha iyi karşılanacaktır" ifadelerini kullanarak, ülkesinin AB üyeliğinden vazgeçtiğini duyurmuştu.