Yeni gösterime çıkan final sezonu dünyada izlenme rekorları kıran Game of Thrones dizisindeki uzak diyarlar krallıkları misali Japonya'daki imparatorluk tahtında da bugün itibarıyla oyuncular yer değiştiriyor, taşlar yerine oturuyor.

Japonya tahtında geçen yıl bir televizyon konuşmasıyla başlayıp Ekim ayındaki muhteşem bir törenle sonlanacak olan bu değişim, ülkede an be an naklen yayınlanıyor ve dünyadaki Japonya hayranları ve monarşi taraftarları kadar karşıtları tarafından da dikkatle izleniyor.

Güneş İmparatorluğu tahtındaki bu değişim neden önemli ve bundan sonra ne olacak?

Tahttan feragat eden eski İmparator Akihito (sağda) ve yeni İmparator Naruhito

Akihito iniyor, Naruhito çıkıyor

Krizantem Tahtı olarak da adlandırılan ve 1500 yıllık geçmişiyle dünyanın bugün hala ayakta kalan en eski saltanatına sahip Japonya'da 30 yıldır tahtta bulunan 85 yaşındaki İmparator Akihito, yaşı gereği görevini yerine getirmekte zorlandığını söyleyerek geçen yıl tahttan feragat edeceğini açıklamıştı.

Akihito ve 84 yaşındaki eşi İmparatoriçe Michiko'nun yerine çiftin 58 yaşındaki büyük oğlu Naruhito ve 55 yaşındaki eşi Masako 126'ncı imparator ve imparatoriçe olarak bu hafta tahta geçti.

Neden önemli?

Bayrağında güneş amblemi bulunan, Şinto inancına bağlı Japonya'da imparatorların doğrudan güneş tanrısı Amaterasu'nun soyundan geldiğine inanılıyor.

Güneş İmparatorluğu adıyla da anılan ülkede imparator ulusal bir sembol. Aynı zamanda Şinto dininin de başı sayılıyor ve çevresinde ona taparcasına bağlı milyonların oluşturduğu bir imparatorluk kültü mevcut.

Bu nedenle Japonya'da imparatorun tahttan feragat etmesi çok ender görülen bir olay. En son bir Japon imparatoru tahttan feragat ettiğinde takvimler 1817 yılını gösteriyordu.

Şinto inancında Japon imparatorlarının Güneş tanrısı Amaterasu'nun soyundan geldiğine inanılıyor.

Prosedür nasıl işliyor?

Japonya'da tahtın el değiştirmesi bir dizi tören sonucu gerçekleşiyor.

Buna göre geleneksel kıyafetler içindeki Akihito, 30 Nisan Salı günü Tokyo'daki İmparatorluk Sarayı topraklarında yer alan ve Amaterasu'nun türbesinin de bulunduğu kutsal tapınağa girerek tanrılara tahttan feragat ettiğini bildirdi.

Aynı gün sarayın en prestijli tören odası olan Matsu no Ma'da (Çam Salonu) yanında imparatorluk ailesi fertleriyle 300 kişilik misafirlerin karşısına son kez imparator olarak çıktı.

Başbakan Şinzo Abe'nin, yaptığı hizmetlerden dolayı Akihito'ya teşekkür ettiği konuşmasının ardından Akihito da kısa bir konuşma yaparak tahta veda etti.

1 Mayıs günü yeni imparator Naruhito'nun tahtın yasal varisi olarak tanınmasının ilk adımı olarak saray görevlileri tarafından önüne imparatorluk mührüyle beraber Japonya'nın Üç Kutsal Hazinesi olan kılıç, mücevher ve ayna konuldu.

Kılıç kahramanlığı, ayna bilgeliği, mücevher ise cömertliği temsil ediyor.

Üç kutsal hazine tahta çıkış seromonisinin en önemli parçaları arasında olsa da kimseye gösterilmiyorlar.

Bu törene imparatorluk ailesine mensup kadınlar alınmadığından Naruhito'nun yanında eşi İmparatoriçe Masako ve 17 yaşındaki kızları Prenses Aiko yoktu.

Ancak Abe kabinesinin tek kadın bakanı olan Satsuki Katayama, modern tarihte bu törene tanıklık eden tek kadın oldu.

Bundan sonra İmparator Naruhito ve İmparatoriçe Masako 4 Mayıs günü saray balkonunda gün içinde altı defa belirip halkı selamlayacak.

Son olarak 22 Ekim'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da davet edildiği, dünyanın neredeyse tüm ülkelerinden devlet başkanlarının ve resmi davetlilerin huzurunda tahta geçişleri belgelenecek.

14-15 Kasım'da ise Naruhito her imparatorun yaptığı gibi imparatorluk atalarına ve tanrılara yeni hasat edilmiş pirinç ve sake (pirinç şarabı) sunarak şükranlarını iletecek, bolluk ve ulusal barış için dua edecek.

Tüm bu törenler için Japon hükümeti 2,7 milyar yen (yaklaşık 24.2 milyon dolar) bütçe ayırdı. Ancak bu kadar dini yönü ağır basan törenler için halkın parasının kullanılması monarşi karşıtı kesimlerde tepkilere yol açtı.

Kyoto

Ne değişti?

Japonya'da imparator değişimi dünyadaki diğer monarşilerin aksine basit ve sıradan bir olay olarak algılanmıyor. Tahtın babadan oğula geçmesinin dışında başka bir anlamı daha var.

Her değişim, ülkenin kendini yeniden sorguladığı ve halkın, ülkeyi yönetenler aracılığıyla gelecekte nasıl bir toplum olarak yaşamak istedikleriyle ilgili ipuçlarını verdiği bir fırsat olarak görülüyor.

Bu amaçla her imparator değiştiğinde doğan yeni devire ışık tutacak şekilde dönem isimleri de değişiyor. Bu ismin ne olacağı aylarca tartışılıyor.

Bu defaki taht değişimi diğerlerinin aksine bir önceki imparatorun ölümü gibi hazırlıksız yakalanılan bir olay yerine feragat nedeniyle gerçekleştiği için Japonların dönem ismini düşünmek için bir yıl gibi uzun bir zamanları oldu.

Sadece Japon tarihi değil, bilimden sanata değişik alanlarda onlarca uzmandan görüş alındı.

Naruhito'nun 1 Mayıs'ta başa gelmesiyle açılan yeni döneme "Reiwa" ismi verildi. Soyut anlam yüklü Reiwa kelimesi Çince "rei" (güzellik) ve "wa" (uyum) anlamına geliyor.

Reiwa

Yazılışını Çince karakterler oluştursa da şimdiye kadar Çin edebiyatından alınan kelimelerle adlandırılagelmiş dönem isimlerinin aksine ilk kez bu defa 8'inci yüzyıldan kalma klasik bir Japon şiir antolojisinden alınma bir kelime olan Reiwa'nın, özellikle sağcı Japon milliyetçilerinin desteklediği Başbakan Şinzo Abe yönetiminin, Japonya'nın ezeli rakibi Çin'den bağımsız bir güç olarak dünyada yerini sağlamlaştırmaya duyduğu özlemi ifade ettiği konuşuluyor.

Elbette sonuçta bir dönemin isminin önemi, ancak o dönem bitip yaşanan olayların bir muhasebesi yapıldığında ortaya çıkacak.

Japan Times'da konuyla ilgili bir makale kaleme alan Dış Politikalar Enstitüsü'nden Kuni Miyake, örneğin tahttan inen Akihito'nun, babası Hirohito'nun hüküm sürdüğü 1940'lardaki Showa döneminde Japonya'nın aynen şimdinin Çin'i gibi jeopolitik ağırlığını hızla arttırmak amacıyla fütürsuzca ve emperyalist bir politika izlediğini, yaptığı hatalar sonucunda İkinci Dünya Savaşı'nı kaybeden imparator olarak tarihe geçtiğini hatırlatıyor.

1946'da Hirohito'nun yaşayan tanrı olmadığını açıklayıp tanrısal güçlerinden vazgeçmek zorunda bırakılmasıyla beraber Japonlar'ın tebaa olmaktan çıkıp vatandaşa dönüştüğü ve ülkenin 1960'larda hızla kendini toparlayıp bugün dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olarak Japon mucizesini yarattığı gözleniyor.

Heisei olarak anılan pasifist ve alçakgönüllü Akihito'nun döneminde ise hızla yaşlanan Japonya'nın artık enerjik bir yer olmadığı ama "Asya'da onurlu, olgun ve liberal bir demokrasi" olarak dünyaya damga vurmak istediğinden bahsediliyor.

Bugün girilen Reiwa döneminde ise ülkenin kendini yeniden canlandırdığı, ticaret serbestisi ve açık dünya düzeninin bir parçası olarak dünyanın bu bölgesinin en eski demokrasisi olarak hatırlanmak isteneceği tahmin ediliyor.

Ancak Amerikan Başkanı Donald Trump'ın kendi ordusunu kurmasında ısrar ettiği ve milyarlık silah satışıyla cesaretlendirmek istediği Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı gibi bir deneyimi bir daha asla yaşamak istemeyeceği gerçek.

Naruhito

Bundan sonra ne olacak?

Yurtdışında okumuş ilk Japon imparatoru olan Naruhito, yeni imparator olarak yaptığı ve merakla beklenen ilk konuşmasında halka yakın duracağı sinyalini verdi. Bu yolda en önemli rol modeli, tahtı teslim aldığı babası Akihito.

Zira imparatorluğu bırakma, geçen yıl beklenmedik şekilde televizyona çıkıp tahttan feragat edeceği yönündeki açıklamasıyla ülkede şok etkisi yaratan İmparator Akihito'nun Japonya'yı modernleştirmek için geleneksel Japon kurallarına bir anlamda meydan okuduğu tek vukuatı değil.

Akihito, 1959 yılında halkın içinden gelen ve Katolik eğitimi almış Michiko Shoda ile evlendiğinde, Japon imparatorluk soy ağacında soylu olmayan biriyle hayatını birleştiren ilk imparator olarak tarihe geçmişti. 30 yıl boyunca birlikte engelliler, ayrımcılığa uğrayanlar ve afetzedelere ulaşmak için özel çaba sarf ettiler.

Saray görevlilerine bırakmak yerine kendileri yetiştirmeyi tercih ettikleri oğulları yeni imparator Naruhito da ebeveynlerinin açtığı yolda ilerledi ve 1990 yılında yine soylu olmayan, Harvard ve Oxford'da okumuş diplomat Masako Owada ile evlendi.

Saray gözlemcileri, modern dünyada gittikçe anlamını yitiren monarşilerin makus talihine uğramamak için Naruhito'nun iklim değişikliği, sürdürülebilir kaynakların korunması gibi genç nesil Japonlara hitap edecek konulara ağırlık verebileceğine işaret ediyorlar.