Panama belgelerinde adı geçen İzlanda Başbakanı David Gunnlaugsson'un istifa etmesinin ardından, Başbakanlık görevine Sigurdur Ingi Johannsson getirildi.

İzlanda'daki koalisyon hükümeti, Gunnlaugsson'dan boşalan koltuğa, kabinede Tarım ve Balıkçılık Bakanı olarak görev yapan 53 yaşındaki Sigurdur Ingi Johannsson'un atandığını bildirdi.

Atamasına ilişkin açıklamada bulunan Johannsson, "Seçimleri bu sonbaharda yapmayı düşünüyoruz. İyi bir hükümete liderlik etmeye, son 3 yılda çıkardığımız iyi işleri sürdürmeye devam ederken başladığımız tüm işleri bitireceğiz." dedi.

İzlanda'nın başkenti Reykjavik'te hafta başında 10 binden fazla kişi parlamento önünde toplanarak protesto gösteri yapmış ve 2013 yılından bu yana İzlanda Başbakanlığı görevinde bulunan Gunnlaugsson'un istifasını istemişti. Yaklaşık 330 bin nüfuslu ülke için rekor büyüklükte olduğu belirtilen eylemde göstericiler, muhalefetin Gunnlaugsson'a yaptığı istifa çağrısına destek vermişti. Parlamentonun feshedilerek erken seçime gidilmesi talebi, İzlanda Cumhurbaşkanı Olafur Ragnar Grimsson tarafından reddedilen Gunnlaugsson, baskılara dayanamayarak istifasını 5 Nisan'da sunmuştu. 

Merkezi Panama'da bulunan hukuk firması Mossack Fonseca’ya ait yaklaşık 11,5 milyon belgenin sızdırılmasının ardından, Gunnlaugsson ve eşinin, 2007 yılında "Wintris" isimli bir off-shore şirketini satın aldıkları ve milyonlarca dolar yatırımı bu şirket aracılığıyla sakladıkları iddia edilmişti.

Gunnlaugsson'un şirketteki yüzde 50 hissesini 2009'da parlamentoya girdikten 8 ay sonra 1 dolar karşılığında eşine sattığı ancak şirketi ve bu satış işlemini parlamentoya yaptığı beyana dahil etmediği öğrenilmişti. Gunnlaugsson ise eşinin hisse devrinden herhangi bir finansal çıkar sağlamadığını savunmuştu.

“Panama belgeleri" olarak basına sızdırılan belgelerde çok sayıda kişi ve şirketin uluslararası vergi kaçakçılığı, kara para aklama, uluslararası yaptırımları delmek gibi amaçlarla off-shore şirketler ve hesaplar üzerinden finansal işlem yaptığı öne sürülüyor.

Genellikle vergi ödememek ya da düşük vergi ödemek için yurt dışında kurulan ve "vergi cenneti" olarak adlandırılan bazı ülkelerdeki "off-shore şirketlere” dünyadaki mevcut finansal varlıklar, vergi sistemlerinin dışına kaçırılarak yönlendiriliyor.

Sızdırılan belgelerde aralarında devlet başkanlarının da olduğu 100'den fazla politikacının yanı sıra birçok küresel şirket ve ünlü simanın da adı geçiyor.