İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, ülkesinin, Suriye’nin kimyasal silah hedeflerine yönelik ABD ve Fransa ile düzenlediği operasyonun, Batı'nın oraya daha fazla müdahil olacağı anlamına gelmediğini belirtti.

Sunday Telegraph gazetesinde makale yayımlayan Johnson, Suriye rejimine kimyasal silah kullanmanın yanına kar kalmayacağını göstermenin "İngiltere’nin ödevi" olduğunu yazdı.

Esed’in kimyasal silah yeteneklerini azaltarak halkını bu spesifik zulüm türünden korumak için ellerinden geleni yapmayı amaçladıklarını belirten Johnson, “Barbarlığa son veremeyebiliriz ancak dünyaya, barbarlık türlerinden birinin yasak olduğunu ve yasak kalmayı hak ettiğini söylüyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Suriye’de kimyasal silah kullanımına karşı harekete geçilmemesi halinde dünyanın farklı yerlerinde başka rejimlerin de benzer bir yolu izleyebileceğini savunan Johnson, Suriye’ye yönelik operasyonun sınırlı olduğunu ve ülkenin kimyasal silah kapasitesiyle ilgili belirli hedeflere yönelik olarak gerçekleştirildiğinin altını çizdi. 

Johnson, şunları kaydetti:

“Rusya ile ilişkilerimizde anlaşılabilir bir gerilimin yaşandığı bir dönemde, bu eylemin Rusya’nın Suriye’deki stratejik hedeflerini engellemeye dönük bir girişim olmadığını vurgulamamız önem taşıyor. Bu (operasyon) İngiltere ya da Batı’nın Suriye’ye daha fazla müdahil olacağı anlamına gelmiyor. Bu konuda dürüst olma cesareti göstermeliyiz.”

GEREKÇE "SÜRATLİ OLMAK İHTİYACI"

Öte yandan İngiltere’nin Ortadoğu’dan Sorumlu Devlet Bakanı Alistair Burt, ülkenin, ABD ve Fransa ile düzenlenen operasyona parlamentoya danışmadan dahil olmasının gerekçesini “süratli olma ihtiyacı” olarak açıkladı.

Hedeflerin vurulmasında başarıya ulaşılması için hızlı olma zorunluluğu bulunduğunu belirten Burt, “Başbakan yalnız başına hareket etmiyordu, operasyonda yer alan müttefikleriyle çalışıyordu.” dedi.

Bu arada Başbakanlık Ofisi, İngiltere'nin Suriye'ye yönelik askeri operasyona katılmasının hukuki gerekçelerini de yayımladı. Dört maddeden oluşan dokümanda, Suriye rejiminin kimyasal silah kullanma sicili üzerinde durularak "İngiltere uluslararası hukuka göre istisnai durumlarda büyük insani acıları hafifletmek için tedbir almaya mezundur. Güç kullanımının hukuki temeli insani müdahaledir." ifadeleri kullanıldı.

Öte yandan “Mail on Sunday” gazetesinin yaptırdığı anket, İngiliz halkının yüzde 54’ünün parlamentoya danışılmadan operasyona katılmanın yanlış olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Başbakan Theresa May’in operasyona parlamento onayı olmadan dahil olmasına destek verenlerin oranı ise yüzde 30’da kaldı.

Ana muhalefetteki İşçi Partisinin lideri Jeremy Corbyn de bugün yaptığı açıklamada, hükümetlerin gelecekteki askeri müdahaleler öncesinde parlamentodan onay alması zorunluluğu getiren yeni bir yasal düzenleme için çağrıda bulundu.

MAY'E ELEŞTİRİLER

Başbakan May, Suriye operasyonuyla ilgili olarak pazartesi günü parlamentoyu bilgilendireceğini ve milletvekillerinin sorularını yanıtlayacağını söylemişti. May, herhangi bir oylama sözü vermekten kaçınmıştı.

Muhalefet partilileri parlamentoya danışılmadan harekete geçilmesini eleştirirken, May'i de ABD Başkanı Donald Trump'tan talimat almakla suçlamıştı.

İngiltere'de hükümetlerin askeri müdahale kararı almak için parlamentodan onay alması zorunluluğu bulunmuyor.

Ülkede böyle bir onay için parlamentoya ilk defa 2003'teki Irak işgali öncesinde tezkere sunuldu. O tarihten itibaren hükümetler teamül olarak parlamentoya tezkere sunuyor.

Ancak 2011'de Libya'ya, 2014'te de Irak'ta DEAŞ'a karşı askeri hareketler katılan ülke, parlamentoya müdahaleler gerçekleştikten sonra tezkere sundu.

İngiltere, ABD ve Fransa ile Suriye rejimine yönelik gerçekleştirilen hava harekatına Kıbrıs Rum kesimindeki Ağrotur Hava Üssü'nden kalkan 4 uçakla katılmıştı.