Meksika'da 18 ay önce polis tarafından gözaltına alındıktan sonra kayıplara karışan ve kaçırıldığı iddia edilen 43 öğrenciyle ilgili net bir açıklama yapılamıyor.

Başsavcılık, Avusturya Innsbruck Üniversitesinden adli tıp uzmanlarının, Iguala yakınlarındaki Cocula'da bir çöp kutusunda bulunan yanmış kalıntılardan alınan örneklere yapılan DNA testleriyle, kalıntıların öğrencilere ait olup olmadığını belirlemekte başarısız olduğunu açıkladı.

Açıklamada, insan kalıntılarından alınan örneklere yapılan DNA testleriyle öğrencilerin genetik profillerini belirlemenin mümkün olmadığı konusunda ailelerin bilgilendirildiği kaydedildi.

Kayıp öğrencilerin kimliğini belirlemede başarısız olan adli tıp uzmanların farklı bir DNA metodu uygulayacakları belirtildiği açıklamada, "Innsbruck Üniversitesi uzmanları, alınan saç örneklerinin bazılarının insanlara, bazılarının hayvanlara ait olduğunu tespit etti." ifadelerine yer verildi.

Olayı 2014'ün ekim ayından beri araştıran Arjantinli adli tıp uzmanları ise DNA testi sonuçlarının, kalıntıların yanmış ve ağır hasar görmüş olmasından dolayı güvenilir olmadığını söylemişti.

Ülkenin güneyindeki Guerrero eyaletine bağlı Iguala kentinde, 26 Eylül 2014'te öğretmenlerin çalışma koşullarını protesto eden öğrenciler ile polis arasında çatışma çıkmıştı. Polisin öğrencileri taşıyan araçlara ateş açması sonucu 6 kişi yaşamını yitirmiş, 25 kişi yaralanmıştı. Çatışmaların ardından öğrenciler, son kez olayın ertesi günü polis tarafından gözaltına alınırken görülmüş, ardından kayıplara karışmıştı. Ülkede büyük öfke yaratan ve protesto gösterilerine neden olan olayın ardından kentten kaçan eski Iguala Belediye Başkanı JoseLuisAbarca ile eşi Maria de los Angeles Pineda, 4 Kasım'da Meksiko'da yakalanmış, mahkeme tarafından organize suç işlemek, cinayet ve insan kaçırmak suçlamalarıyla tutuklanmıştı.

Hükümet, öğrencilerin polis tarafından uyuşturucu karteline teslim edildiğini, kartel üyelerinin de öğrencileri öldürüp cesetlerini Cocula'daki çöp alanında yaktığını açıklamıştı.

Amerika İnsan Hakları Komisyonu tarafından atanan uluslararası uzmanlar ise hükümetin açıkladığı senaryonun doğru olamayacağını savunmuş ve soruşturmadaki ciddi eksikliklere dikkati çekmişti. Uzmanlar, insan bedenini küle çevirecek boyutta bir ateşin çöplükte yakılamayacağına işaret etmişti.