Beşinci yılına giren Suriye iç savaşı, 2015 yılında birçok dönüm noktasına sahne oldu. Terör örgütleri DAEŞ ve PYD arasındaki çatışmalarda PYD ABD'nin hava desteğiyle birçok stratejik noktaya ele geçirdi. Esed rejimi muhalif güçlerin ilerlemesi karşısında zora girdi. Rejimin yardımına koşan Rusya havadan, İran ise giderek artan kara gücüyle savaşa dâhil oldu.

2015, rejim ve muhalifler arasında müzakereleri başlatmayı öngören Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla sona eriyor.

Rejimin 2015 yılındaki en büyük kaybı, muhaliflerin çatı birliği Fetih Ordusu'nun İdlib'i tamamen kontrol etmesi ve Hama'nın kuzey kırsalındaki Gab Ovası'na girerek "rejimin kalesi" Lazkiye merkeze yaklaşabilmeleri oldu. Mart ayında Fetih Ordusu'nun başlattığı büyük operasyonlarla rejim kuzeydeki İdlib vilayetini tamamen kaybetti. 11 Mayıs'ta Fetih Ordusu tarafından fethedilen Cisr Eş Şuğur'un ardından Gab Ovası'na yürüdü. 10 Eylül'de Ebu Zuhur hava üssünün alınmasıyla rejim İdlib vilayetinde kuşatma altındaki Şii beldeler Fua ve Kefreya dışındaki tüm topraklarını kaybetti.

21 Mayıs'ta önce Palmira, daha sonra batısındaki Mahin ve çevresi DAEŞ'in eline geçti. Humus'taki Şear petrol ve doğal gaz sahaları da örgütün kontrolüne geçti.

Şam'ın güneyindeki Dera'da rejim muhalifler karşısında ardı ardına kayıplar verdi. 2015'in ilk ayında muhalifler kentin kuzeyindeki Şeyh Miskin ilçesini ele geçirdi. Mart'ta doğusundaki tarihi Busra Eşşam ilçesini rejimden alan muhalifler, Nisan ayında Ürdün'le Nasib sınır kapısını kontrolünü sağladı.

Kuneytra da muhaliflerin yoğun operasyonlarına sahne oldu. Mayıs'ta önde DAEŞ unsurlarını kentten çıkaran muhalif gruplar, Ekim ayında Kuneytra'da başlattıkları kapsamlı operasyonla bölgedeki stratejik beldeleri ele geçirdi.

Humus'ta ise DAEŞ Palmira'yı rejimden aldı ve batıya doğru ilerleyerek Karyeteyn ve Mehin beldelerini ele geçirdi.

ABD merkezli IHS düşünce kuruluşunun 22 Aralık'ta yayımladığı rapora göre, Suriye iç savaşındaki aktörler arasında en büyük kayıp veren Esed rejimi oldu. Rejimin, 185 bin kilometrekarelik ülkede kontrol ettiği alan, yaklaşık 30 bin kilometrekareye gerilemiş durumda. Ülkenin yalnızca yüzde 16'sına hakim.

DAEŞ BÖLGESİNDE PYD İLERLEMESİ

DAEŞ'in Suriye'nin kuzeyindeki gerilemesi, 2014 yazında kuşatmaya aldığı Kobani'den (Ayn el Arab) 25 Ocak'ta çekilmesiyle başladı. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin yoğun hava desteğiyle Kobani'ye yeniden hâkim olan PYD, 15 Haziran'da Tel Abyad'ı DAEŞ'ten aldı. Dört ay sonra PYD, Tel Abyad'ı yeni "kantonu" ilan etti. Temmuz başında DAEŞ Rakka'nın kuzeyindeki Ayn İsa ve Suluk beldelerini PYD'ye kaybetti.

Kobani'den Ayn İsa'nın alınmasına kadar geçen yaklaşık yedi aylık süreçte PYD, DAEŞ'ten yaklaşık 2 bin kilometrekarelik bir alanı alarak, DAEŞ'in Suriye'deki merkezi olan Rakka için tehlike oluşturmaya başladı.

DAEŞ yaz sonunda Irak'ta eş zamanlı operasyonlar nedeniyle güçlerinin büyük bölümünü Irak'a kaydırdı. Musul-Rakka güzergahındaki ikmal yolunu kaybeden DAEŞ, Temmuz'da girdiği Haseke'de de tutunamayarak 15 Kasım'da kentin güneydoğusunda Irak sınırına yakın stratejik Hol beldesini PYD'ye bıraktı.

IHS'nin raporunda DAEŞ'in 2015'te kontrol ettiği toprakların yüzde 14'ünü kaybettiği belirtiliyor. Buna göre, 14 Aralık itibariyle DAEŞ'in kontrol ettiği alan 12 bin 800 kilometrekare azalarak, 78 bin kilometrekareye düştü. PKK'nın Suriye kolu PYD'nin kontrolündeki bölge ise üç katına çıktı.

İRAN'IN KARA GÜCÜ ARTTI

Fetih Ordusu'nun İdlib ve Gab'taki ilerlemesine karşılık İranlı General Kasım Süleymani, ağustos sonunda Gab bölgesindeki Curin'in düşmemesi için 9 bin İranlı kara gücünün bölgeye getirileceğini açıklamıştı. Bu gelişmenin hemen ardından İran aracılığı ile Şam'a getirilen İran kökenli ya da destekli grupların sayısının beş bini geçtiği, bu militanların ise ağırlıklı olarak Lazkiye ve Halep'in güneyinde konuşlandırıldığı muhalif kaynaklarca ifade edilmişti.

Muhalif kaynaklar, Halep'in güneyinde İran unsurlarının ve destekliği güçlerin sayısının 10 bine yaklaştığını bildiriyor. Türkmendağı'ndaki operasyonlarda da İran güçleri etkin rol oynuyor ve sayılarının üç bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

RUSYA İÇ SAVAŞA DÂHİL OLDU

2015'in en önemli gelişmesi ise Rusya'nın iç savaşa müdahalesi oldu. Rusya Devlet Başkanı Putin, Eylül'de BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Suriye'ye müdahale edeceklerinin sinyallerini verdi. 30 Eylül'de "terörle mücadele" bahanesiyle başlayan saldırılar, DAEŞ unsurlarından çok, ılımlı muhalifleri ve bu grupların kontrolündeki bölgelerde yaşayan sivil halkı hedef aldı.

Rus hava saldırıları ekim ayında, İdlib, Hama, Humus, Halep'in kuzeyine yoğunlaşmıştı. Ekimin ikinci yarısından itibaren ve kasım ayı boyunca saldırılar, Halep'in güneyi ve kuzeyi, İdlib'in güneyi ile Lazkiye kırsalında Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Bayırbucak bölgesinde muhaliflerin elindeki bölgeleri hedef aldı.

Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü (SNHR), 15 Aralık'ta Rusya'nın, Suriye'de 30 Eylül-1Kasım arasında düzenlediği saldırıların, 152'si çocuk, 60'ı kadın olmak üzere toplam 583 kişinin ölümüne neden olduğunu açıkladı.

REJİM BEKLEDİĞİNİ BULAMADI

Rus savaş uçaklarının Esed güçlerinin kara saldırılarına yoğun hava desteği, muhalifleri savunma pozisyonuna geçmeye zorlarken, terör örgütü DAEŞ'i ise geriletmedi. Buna rağmen, muhalifler rejim karşısındaki kazanımlarını büyük ölçüde korudu.

Rus uçaklarının hava desteğiyle rejim Halep'in güneyinde Han Tuman beldesi, Ays beldesi, Tel Ays (Ays Tepesi), Hadır beldesi ile Abtin, Şağiyled, Banis köyü ile onlarca köy ve çiftliğin kontrolü ele geçirdi. Rejim, Gab Ovasında Rus uçaklarının desteğiyle Foro, Bahsa ve Mansura köyünün kontrolünü sağladı. Muhalifler, rus hava saldırılarına rağmen Atşan ve Kefer Nabude köyü ile stratejik Morik beldesini rejimden aldı.

PYD VE DAEŞ'E RUS DESTEĞİ

Rusya, 24 Kasım'da Türk hava sahasını ihlal eden savaş uçağının düşürülmesinin ardından, Türkiye sınırı ve Halep arasındaki koridoru kapatmak amacıyla terör örgütleri PYD ve DAEŞ'in ilerleyişine destek verdi. Rus hava saldırılarından istifade eden PYD, koridorun batısındaki Afrin yönünden, DAEŞ de doğusundan baskı yapma imkanı bulurken, Rus bombardımanının ardından ilerleyen DAEŞ, Türkiye sınırındaki Azez ilçesinin 5 kilometre yakınına kadar sokulabildi.

Ancak Rusya ve PYD ekim ayından bu yana özel bir ilişki geliştirdi. ABD-Rusya rekabetinden istifa eden PYD, Rusya yetkililer ile Moskova ve Paris'te gerçekleşen görüşmelerin ardından sahada aktif Rus hava desteği almaya başladı. 2 Aralık'ta Rusya'ya ait askeri kargo uçağı, Halep'in kuzey ucunda PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'nin kontrolündeki Şeyh Maksud bölgesine 5 ton mühimmat bıraktı.

Siyasi çözüm süreci canlandı

Mayıs'ta BM özel temsilcisi Mistura'nın daveti ile rejim dışında 40'ın üzerinde Suriyeli grup ile yaklaşık 20 bölgesel ve uluslararası aktörün katılımıyla Cenevre görüşmeleri yapıldı.

Yılın son aylarında diplomatik adımlar hızlandı. ABD ve Rusya'nın öncülüğünde oluşturulan inisiyatif çerçevesinde önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Kerry baş başa görüştü, daha sonra dönemin Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr'inin de katılımıyla "dörtlü görüşme" yapıldı.

Bu görüşmelerden bir hafta sonra 30 Ekim'de, Suriye krizine çözüm bulmak amacıyla ABD ve Rusya'nın girişimleriyle Viyana'da, Esed rejimine destek veren İran'ın da ilk kez katıldığı uluslararası toplantı düzenlendi. 14 Kasım'da yapılan ikinci tur görüşmelerde Suriyelilerin önderliğinde 6 ay içinde geçiş süreci, taraflar arasında müzakerelerin başlaması ve ateşkes sağlanması, yeni bir anayasa, 18 ay içinde adil bir seçim yapılması ve BM denetiminde "kimin terörist, kimin muhalif" olduğunun belirlenmesi konularında anlaşmaya varıldı.

3. tur görüşmeler ise New York'ta 18 Aralık'ta yapıldı. Çıkan sonuç Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) oylanarak karara dönüştü. Suriye'de ocak ayı başında ülke genelinde ateşkes uygulanması ve Cenevre Bildirisi ile Viyana toplantılarında mutabık kalınan zeminde siyasi geçiş sürecinin başlatılması çağrıları, BMGK'nın 15 üyesi tarafından karara bağlandı. BMGK Kararı, Esed'e yaklaşık 2 yıl zaman kazandırmış oldu.

MUHALİFLER MÜZAKERE HEYETİ OLUŞTURDU

New York toplantısına hazırlık sürecinde Suriyeli muhalifler, 9 Aralık'ta Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir araya geldi. Toplantının ilk gününde Cenevre mutabakatı gereğince Esed'in tam yetkili geçiş hükümetinde ve Suriye'nin geleceğinde yer almaması şartıyla rejim ile müzakereye oturabilecekleri yönünde karar alan muhalifler, rejimle müzakere için kurulan yüksek komisyonun genel koordinatörlüğüne eski başbakan Riyad Hicab'ı seçti.

Görüşmelerin, yeni yılın ilk ayında Cenevre'de devam etmesine, o vakte kadar muhalefetten hangi isimlerin katılacağının belirlenmesine karar verildi. Rusya, bu süreçte kendisine yakın sözde muhalifler ve rejimle işbirliği yapan unsurların da gerçek muhaliflerin göndereceği heyete dâhil olması için çalışmalara başladı.