Kahire'deki Arap Birliği merkezinde Filistinli mültecilerin sorunlarıyla ilgili düzenlenen konferansta, FKÖ'ye bağlı Filistinli Mülteciler Dairesi tarafından sunulan rapora göre, olayların ilk günlerinden itibaren (Mart 2011) Suriye'deki Filistinliler iç ve dış göçe maruz kaldı.

Filistinli mültecilerin siyasi ve yasal nedenlerle yurt dışına çıkmaları önünde kapıların kapanmış olması ve Filistinli mültecilerin bu konuda bilinçli olmaları, akıllıca davranmaları nedeniyle öncelikle Dera ve Humus'taki daha güvenli kamplar tercih edilerek, iç göçün tercih edildiğine dikkat çekildi.

Ancak 2012'de olayların daha da büyümesi ve Yermuk Mülteci Kampı'na yönelik Esed güçlerinin saldırılarına işaret edilen raporda, "Suriye'deki Filistinlilerin yaklaşık üçte birinin barındığı Yermuk Mülteci Kampı, en büyük kamplar arasında yer alıyor. Coğrafi, sosyal ve ekonomik şartları nedeniyle on binlerce Filistinli mülteciyi barındırıyordu" ifadeleri kullanıldı.

Raporda ayrıca, "Suriye'deki 990 Filistinli mültecinin öldüğü belgelendi. Bunun yanı sıra çok sayıda Filistinli kayıplar arasında" ifadeleri yer aldı.

İsrail'in uyguladığı baskı ve zulüm nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan Filistinli mülteciler için 1957'de oluşturulan Yermuk Mülteci Kampı, süreç içerisinde yarım milyonu bulan nüfusuyla Ortadoğu'nun en büyük kamplarından biri haline gelmişti.

Suriye rejiminin kuşatması altında mahsur kalan mültecilerden bazıları açlık nedeniyle hayatlarını kaybetmişti.

Olayların ardından Suriye'deki çok sayıda Filistinli mülteci, Ürdün ve Lübnan'a göç etmek zorunda kaldı. Bir kısmı ise Gazze Şeridi'ne gitme imkanı buldu.