ABD Başkanı Donald Trump'ın seçim kampanyasını yürüten Cambridge Analytica adlı şirketin 50 milyon Facebook kullanıcısının verilerini uygunsuz şekilde kullandığının ortaya çıkmasının ardından Facebook, verisi çalınan her kullanıcı başına 40 bin dolar cezaya çarptırılma olasılığı ile karşı karşıya. 

Facebook'un, akademik bir araştırma için toplanan verilerin kötüye kullanımına imkan vermek sebebiyle ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ile olan 20 yıllık anlaşmasının ihlal edilmiş olabileceği üzerinde duruluyor.

FTC'nin Facebook hesaplarından elde edilen kişisel bilgilerin ülkede Kasım 2016'da yapılan başkanlık seçimlerini etkilemek için kullanıldığı iddiaları üzerine inceleme başlattığı basına yansıdı. FTC Basın Sözcüsü, "Kişisel bilgilere yönelik kurallarımızın ihlaline yönelik tüm suçlamaları, 2012'de Google'a ilişkin davada olduğu gibi çok ciddiye alıyoruz. Şu anda ortaya atılan iddiaların farkındayız ancak soruşturma açıp açmadığımız hakkında yorum yapamayız" değerlendirmelerini yaptı.

Öte yandan, sosyal paylaşım sitesi Facebook, FTC'nin kişisel verilerin paylaşımına ilişkin kuralların ihlal edilip edilmediğini belirlemek amacıyla başlattığı inceleme kapsamında şirkete bazı sorular yönelttiğini teyit etti.

CEZA TUTARI 40 MİLYAR DOLARI AŞABİLİR

FTC'nin, Facebook ile 2011'de vardığı uzlaşmadaki kuralların ihlal edildiği sonucuna varması durumunda, şirkete günlük 40 bin dolar ceza verme hakkı bulunuyor. ABD'de Kasım 2016 yapılan başkanlık seçimine yönelik siyasi kampanyaların 2015 baharında başladığı göz önüne alındığında, Facebook'a verilecek ceza tutarının 40 milyar doları aşabileceği belirtiliyor.

Sosyal iletişim ağı Facebook, kullanım koşullarını ihlal eden Cambridge Analytica üzerinde verilerin silinip silinmediği üzerine soruşturma başlatarak, FTC ile olan anlaşmanın herhangi bir şekilde bozulduğunu yönündeki iddiaları da yalanladı. 

Bir Facebook kullanıcısı, sosyal ağ üzerinden gizlilik ayarlarını değiştirerek belirli bilgileri sadece arkadaşları ile paylaşabilir, ancak veri, Facebook arkadaşlarının sözleşme içerisinde olduğu üçüncü taraflarla hala paylaşılabiliyor. 

Öte yandan, Facebook kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg, CNN'de katıldığı bir mülakatta Londra merkezli Cambridge Analytica adlı veri analiz firmasının 50 milyon Facebook kullanıcısının hesaplarından izinsiz topladığı kişisel verileri ABD ve İngiltere'de siyasi seçimleri etkilemek için usulsüz kullanıldığına yönelik iddialara cevap verdi.

VERİLERİN SİLİNMESİNİ TALEP ETTİK

Facebook'un veri sızıntısı durumunu ilk olarak 2015'te öğrendiğini kaydeden Zuckerberg, bunun ardından şirketin Cambridge Analytica'ya resmi bir talepte bulunarak Facebook'tan elde ettiği verileri silmesi gerektiğini ilettiği bilgisini paylaştı.

Cambridge Analytica'nın bu verileri sildiğini bildirdiğini ve bunun için resmi belge gösterdiğini vurgulayan Zuckerberg, şöyle konuştu:

"İnsanlar bana bir şeyi yapacaklarına dair yasal onay gösterdikleri zaman buna inanırım. Açıkçası bu bir hataydı. Bu tür hataların ileride gerçekleşmemesinden emin olmamız lazım. Bunun olduğu için gerçekten çok üzgünüm. İnsanların verilerini korumak için sorumluluğumuz var."

İFADE VEREBİLİRİM

Zuckerberg, veri skandalı hakkında ABD Kongresi'nde ifade verebileceğini belirterek, "Eğer bu yapılacak doğru şeyse bundan mutluluk duyarım" dedi. Facebook'un daha fazla regüle edilip edilmemesi konusunda, "Regüle edilmememizden emin değilim" yanıtını veren Zuckerberg, internet ortamında ise özellikle reklamların şeffaflığına daha fazla düzenleme getirilmesi gerektiğini savundu.

Öte yandan, tüm bu çalkantının merkezinde bulunan siyasi danışmanlık şirketi Cambridge Analytica'da da sular durulmuyor. Şirketin yönetim kurulu, söz konusu verilerin ABD Başkanı Donald Trump'ın lehine kullanıldığının itiraf edildiği gizli kamera görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından, şirketin CEO'su Alexander Nix'i şirketten uzaklaştırma kararı aldı.

DİJİTAL VERİLERİN SİYASET İÇİN KULLANIMI

Son yıllarda, teknoloji kullanımının artması ve sosyal medya ağlarının genişlemesiyle küresel anlamda dijital verilerin çeşitli kampanyalarda kullanımı popüler bir hal aldı. Seçimler ve kampanya yöneticileri bu trende ayak uydurdu ve söz konusu dijital verileri kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başladı. Siyasi partiler, veri uzmanları aracığıyla seçmen e-postalarını, seçmen gelirlerini ve siyasi yönelmelerini toplama yarışına girdi.

Bu veriler, kişiye özel kampanya yapılmasına, rakip adayların olumsuz ifadelerle kontrol altına alınmasına ve sosyal medyada bazı adayların desteklenmesine imkan sağladı.

Öte yandan, AB Komisyonu verilerine göre, Avrupalıların yüzde 90'ı mobil uygulamaların izinsizce kendi verilerini toplamalarından rahatsızlık duyuyor. Vatandaşların yüzde 70'i ise şirketlerin bu verileri kullanma ve kendilerinin bazı özelliklerini ifşa etmelerinden kaygılanıyor.

Bu arada, Avrupa'da gelecek ay yürürlüğe girecek "Genel Veri Koruma Düzenlemesi"nin dijital veri kullanımını önemli ölçüde sınırlandıracağı açıklanmıştı. Yeni düzenlemeyle seçmenlere ait verilerin toplanması, kullanılması veya saklanmasına ilişkin daha sıkı kuralların yürürlüğe girmesi bekleniyor.