Avrupa’da soğuklarla birlikte koronavirüs vakaları ve ölümlerde artışın önü tüm önlemlere rağmen kesilemedi. Bir çok Avrupa ülkesi Noel’e ve akabinde de yeni yıla karantina önlemleriyle girmeye hazırlanıyor…

Konunun uzmanları en az üç ay daha sıkı önlemlerle yaşamak gerekebileceğine dikkat çekiyor…

-*-*-

Ve bizde de durum farklı değil…

“Yendik biz koronavirüsü” diye yapılan tüm açıklamalar; “Bakın Güney ne halde, biz vallahi başardık” şeklindeki tüm böbürlenmeler şu anda çürümüş maydanoz kadar değerlidir!

Çünkü bizde yapılan test sayısına göre çıkan vaka oranı; neredeyse Avrupa genelinin çok üzerindedir…

Kısacası, buna “patladık” diyebilir miyiz?

Görünüşe bakılırsa “evet diyebiliriz”.

-*-*-

Peki ne yapacağız?

Ne yapacağımıza, biz vatandaşlar karar veremeyiz!

Daha doğrusu, bizler sadece “maske tak”, “mesafeni koru” ve “hijyene dikkat et, sabahtan akşama kadar ellerini yıka, yüzüne, gözüne dokunma”dan başka tedbir alamayız!

Haaaa, misafirliğe gitmeyiz, misafir kabul etmeyiz falan!

Ama patladık!

-*-*-

Kim bilir, belki bir çoğumuz koronavirüs bulaşmışız…

Belirtiler bizi çok sıkıntıya sokmayabilir…

Uzmanlar hep bunu söylüyor…

Ama, bizde hiç belirtisi olmadığı halde, bu virüsün öldürebileceği bünyeleri zayıf insanlar vardır…

Ve bu insanların, özellikle yaşlılar olduğunu herkes dillendirmektedir…

Bu nedenle de, mümkünse hiç görüşmemek en doğru olandır…

Acil değilse, kalabalıklara girmemek, mağazalara doluşmamak en akla yakın “koruyucu” eylem olacaktır.

-*-*-

Lütfen ciddiye alalım…

Bizden çok uzaklarda patır patır insanlar ölüyor…

Sevdiğimiz onlarca insan Londra’da yaşamını yitirdi…

Özellikle Londra’daki ölümler bize gösteriyor ki; buralarda da bu mesele yayılırsa, Lefkoşa Kabristanlığı, Gönyeli ile rahat birleşir; Mağusa Kabristanlığı, Maraş’a taşacağı için, siyasi kriz bile yaratır!

-*-*-

Evet, okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla bu hastalıktan ölenlerin oranı, kurtulanlara göre elli kat daha az…

Ama kurtulanlar da ömür boyu hastalığın izlerini, olumsuz etkilerini taşıyabiliyor…

Yaşam kalitemiz, kesinlikle düşebiliyor…

Ve evet, bunlar bu hastalığa karşı bizim yapabileceklerimiz…

-*-*-

Peki, devlet veya şu anda devleti yöneten hükümet ne yapabilir?

Bir çok ülke, “tamamen eve kapanmayı” seçmiş durumda…

Ancak bu ülkeler, “kapanmadan dolayı” zarara uğrayan esnafını, işçisini, işverenini tazmin edebiliyor, onları açlığa mahkum etmiyor…

-*-*-

Bir çok uzman, koronavirüsün yayılmasını önlemek için eve kapanmanın şart olduğu iddiasındadır.

Ancak, “eve kapanmak” veya “ülkeyi kapatmak” gibi çözüm yöntemlerini kaldırabilecek bir ekonomik yapımız olmadığı net bir şekilde ortadadır!

-*-*-

Geçmişle ilgili hesap sormak istemem…

Bunu yapmam da!

Geleceğe bakmayı tercih ederim!

-*-*-

Ama geçmişte yapılan hatalar günümüzde de hiç umursanmadan devam ettiriliyorsa; yazar ve de basar geçerim!

-*-*-

Nedir geçmişte yapılan en büyük hata?

Efendiler, hanımefendiler; Kıbrıs Türk toplumunun özellikle 1974 sonrasındaki yaşamında yapılan en büyük hata, milliyetçi hamasetçiliği; yani yalanla, propagandayla toplumu kandırıp maddi çıkar veya benzeri çıkar elde etmeyi “siyaset” haline getirmiş olmaktır.

-*-*-

Nedir bu?

Mesela, Kıbrıs sorunu çözülmesin diye, hep karşı tarafı suçlamaya yönelik çıkışlarla, Kıbrıs Türk toplumunun top yekun yok oluşuna sebep olabilecek ve gerçek anlamıyla “ihanet” içeren siyasetler gütmek veya tam anlamıyla bu tür siyasetlerin güdülmesine, koyun gibi boyun eğmektir!

-*-*-

Şu anda resmen çaresiz haldeyiz!

Ve hala sürekli yalanlarla kandırılıyoruz…

Kıbrıs Türk toplumunun hak ve menfaatleriyle hiç alakası olmayan bir takım siyasetlerle; Dünya’dan iyice izole oluyoruz; gün geçtikçe yoksullaşıyoruz ama hepsinden önemlisi, her şeyimizi yitiriyor ve yok oluşa doğru hızla “dökülüyoruz”…

-*-*-

Makul bir aşı veya ilaç gelene kadar bu hastalık bizi vuracak…

O ilacın nasıl geleceği bile bizim için “hamasi” bir aptallık içermektedir…

-*-*-

Ne acıdır ki; 1974’te yendiğimiz “Rum toplumu”, her açıdan bizden onlarca yıl ileridedir.

Resmi devletin sahibidir.

Bizim hatalı çıkışlarımız nedeniyle, resmi devlet onlara kalmıştır.

Bizim hatalı çıkışlarımız ve hamasi salaklığımız nedeniyle, o resmi devlet Avrupa Birliği üyesi olmuştur…

Bizim kendi kendimize sırf ganimet uğruna söylediğimiz yalanlardan dolayı, o toplum, bugün tüm Dünya ile kucaklaşmış bir şekilde, aşılanacaktır, ilaçlanacaktır ve Mart ayında yeniden turist getirmenin planlarını yapabilmektedir.

-*-*-

Bayındırlığında sorun yoktur.

Yarım kalan yolları bulunmamaktadır.

Gençleri işsiz değildir veya göç etmek zorunda kalmamıştır.

Yok olma gibi bir endişeleri söz konusu değildir.

Havaalanları ile ilgili yolsuzluk ya da usulsüzlük kavgası, mahkemeleşme söz konusu değildir.

Alacak – verecek davaları bizdeki gibi patlama noktasına varmamıştır.

-*-*-

Bir de bize bakar mısınız?

Amerika’yı yazılı açıklama yapıp protesto eden bir yönetim…

Ne diyeyim?

Ne yazayım?

-*-*-

Haaaaa, ne mi yapmak lazım?

Cesur kararlar alabilmek mesela…

Evet, elinizi korkmadan, çekinmeden, gelecek seçim endişesi veya kirli sırlarınızın açığa çıkması korkusu bulunmadan “baaaammm” diye masaya vuracaksınız ve “bu ülkeyi 21 gün kapattık” diyeceksiniz!

Bu süre içerisinde de gerekli olan herkese aşı yapmak için, hamasetten uzak, Anastasiadis ile konuşacaksınız.

Ve barış için uğraşacaksınız!

Çözüm için çalışacaksınız!

Başkaları için değil; kendi toplumunuz için!