Yani başka ülkelerle ilgili haberleri de takip ediyoruz ve haliyle huylanıyoruz...

Örneğin İngiltere’de, Maliye Bakanı demiş ki; “havaalanlarında gümrüksüz satışı kaldırabiliriz...”

Ortalık karıştı!

Şöyle zarar ederiz, böyle batarız açıklamaları yapılıyor...

Ama ortada bir hükümet var ve sonuçta her türlü riski ele alıp, hesabını yapıyor ve kararını da verecek...

-*-*-

Ve bir de KKTC’yi düşünün!

Turizmci ağlıyor...

Üniversite öğrencileri gelemedi...

-*-*-

Peki, turist getirebilir miyiz?

İşte buna da bir şekilde devlet karar vermeli.

Yani hükümet.

-*-*-

Karantinasına, testine, kontrolüne, takibine...

Her şeyine!

Mesela Güney, turizmi kapatmadı, hesabını ona göre yaptı, şu anda günlük 300 vaka!

Biz 300 vakayı kaldırır mıyız?

Bilemem!

Hükümet karar verecek!

-*-*-

Riski, hükümet alacak.

Bizim sistemimiz gereği; başbakan başta olmak üzere, iyi yönetilmeyen ülkenin tüm kabinesi, hesabını ilk seçimde verecek...

-*-*-

Şu doğruydu, bu yanlıştı demek akıl işi değil!

Çünkü elbette sınırları kapatmak, Covid 19 gelişini durduruyor...

Ama öte yandan da ekonomi duruyor...

İşte bu hesabı yapmanın ve bu sorumluluğu üstlenmenin adına “hükümet etmek” denir!

-*-*-

Yabancı gazetelere bakıyorum; bazı konularda sanırım bizim hükümetin üyelerinin de “bakması” gerektiği inancına kapılıyorum...

-*-*-

Bir örnek aktarayım...

Dünkü Daily Mail gazetesinde bir “advertorial”” vardı...

Yani, reklam ve tanıtım maksatlı kaleme alınmış bir yazı; bir haber, bir makale...

-*-*-

Varadero neresi?

Varadero’ya “Komünist Rivierası” deniyor...

Küba’nın bembeyaz kumlarla bezenmiş muhteşem tatil merkezi...

Gazetede yazıda deniyor ki, “burası çok sıcak, karantina da yok, Varadero’nun bembeyaz kumsalı, sizlere Karayiplerin en uygun tatilini sunuyor...”

-*-*-

Karantina yok!

Peki Küba korkmuyor mu?

-*-*-

Korkup korkmamaya Küba’daki yönetim karar veriyor...

-*-*-

Peki bu konuda turistlere ne tür tavsiyeler veriliyor?

“Sakın Küba’ya gitmeyin” deniyor...

Aslında, sadece Küba’ya değil, genelde, içinde olduğumuz dönemde, “sakın seyahat etmeyin” uyarısı yapılıyor...

-*-*-

Küba’da koronavirüs vakası yok mu?

Var!

Günde yaklaşık 50 civarında vakaya rastlanıyor ancak test sayısı düşük olduğu için, uzmanlar, “bu rakam çok daha yüksek” diyor...

-*-*-

Aynı uzmanlar diyor ki; “gitmeyin”...

Ama, gidecekseniz, mutlaka test yaptırın...

Baktınız, bazı belirtiler var, test sonucu ne olursa olsun, evde kalın, yatın...

Diyelim ki yatmadınız ve gittiniz...

Mutlaka maske takın, herkesten en az iki metre uzakta durun, sürekli olarak ellerinizi yıkayın, yüzünüze, burnunuza, ağzınıza, gözünüze de dokunmayın...

-*-*-

Ama Küba, turizmi durdurmuyor...

Reklamını veriyor...

“Şu anda çekiniyorsanız, yeniden normal seyahatler başladığında mutlaka bekleriz” diye de ekliyor...

-*-*-

Kısacası ortada bir “hükümet” var ve hareketli bir şekilde iş yapıyor!

-*-*-

Evet, bize göre kıyasladığınızda, Güney Kıbrıs yüzüne gözüne bulaştırdı.

Gerçi bizde de hala bu konuda, “fırtına gibiyiz” demek pek doğru değil çünkü 15 kasımın 14’üncü kuluçka günü bugün dolacak...

Yarınki rakamlar, 100 vaka derse; anlayın ki bizde de “patlama” başlamıştır...

-*-*-

Sonuca geleyim...

Bir kesim diyor ki; ne isterse olsun, KKTC’de de öğrenciler ve turistlerin veya “kumarcıların” gelişleri konusunda, çok ciddi ve çok sağlam testlerle, kontrolle, takiple, bir şeyler yapılabilirdi... Yapılandan daha iyisi beklentisinden söz ediyorum...

Ama bir kesim de diyor ki; “... Böyle tamamdır, hatta üç gün kuralı bile çok fazladır”...

Ve ben de diyorum ki; büyük bir risk alarak 8 uçak dolusu insanı tören için getirebiliyorsanız, turist de getirebilirdiniz!

-*-*-

Ama, tüm eleştiriler, görüşler, açıklamalar, yazılar “havaya” gidiyor!

Çünkü KKTC’de hükümet yok!

Kim, nasıl karar alacak?

Bırakın kararı, “risk” alması gerekenler ortada yok!

-*-*-

Bu yüzden, her türlü kişisel veya partisel hesaplar bir yana bırakılmalı ve “kurulabilecek en kolay hükümet kurulmalı”...

Ve iş yapmalı!

-*-*-

Günlerdir yazıyoruz...

Bütçe yok.

Türkiye’den gelen para da yok.

Her şey, ama her siyasetin – her sektörün, her konunun “yakın, orta veya uzun vadeli geleceği belirsiz...

-*-*-

Görünen o ki; HP, ya CTP ya da UBP ile koalisyon kurmak zorunda...

CTP ile olanında, başka partilerin katılımı da şart...

Yani son iki hükümet modelinden biri yeniden göreve gelecek ve bu kararı vermesi gereken “çok zor bir karar olsa da”, ne yazık ki sadece HP’dir. Ve HP, kararı neyse; hemen vermelidir.

Aksi takdirde; aşağıya doğru gidişat, zemine çakılmanın ta kendisi olacak.

Ne yazık ki sistem, “ne yani, UBP ile CTP de kuramaz mıydı?” diye bir mazeret ortaya koymanıza pek izin verebilen bir sistem değil...