Hukuk, herkes içindir!
Adalet, herkese eşit dağıtılmalıdır!
Ve evet, ifade özgürlüğü çok değerli bir özgürlük türüdür!

-*-*-

Peki ifade özgürlüğü sınırsız mıdır?
Hayır değildir!
Hukuk sistemi içerisinde, bu özgürlüğün sınırları belirlenmiştir!

-*-*-

Kişiler, gazeteciler, gazeteler, “ifade özgürlüğü” kapsamında, başka kişilere karşı dilediklerini söyleme veya dilediklerini yazma hakkına sahip değildir.
Bu sahip olmama haline de ülkemiz hukuku kapsamında “zem ve kadih” denir!

-*-*-

Bizim ülkemizde “kabataslak” bir şekilde “anladığım kadarıyla” anlatacak olursak, bu mesele, Fasıl 148 “Haksız Fiiller Yasası” çerçevesi içerisinde incelenir... 
En basit şekliyle de şudur:
Bir kişiyi “haksız yere” suçlayamazsınız… 
Yine bir kişiyi, kamu görevinde “sosyal açıdan ahlaksız, onursuz, aşağılık” sayılan bir suç işlemekle itham edemezsiniz…
Ve herhangi bir diğer kişinin mesleği, ticari işi, zanaatı, işi, meşguliyeti veya makamı veya mevkii yönünden doğal olarak şöhretine zarar vermeye veya şöhretini zedelemeye veya haleldar etmeye yönelik “suçlama” getiremezsiniz…

-*-*-

Yine herhangi bir diğer kişiyle ilgili; genel nefret, aşağılanma ve istihzaya maruz bırakması muhtemel yayın yapamazsınız… 
Hatta sadece yayın yapmak değil, jest ve mimikle ima etmiş bile olamazsınız…

-*-*-

Herhangi bir diğer kişiyi, başkalarının ondan kaçınmasına veya uzak durmasına sebep olması muhtemel herhangi bir şekilde suçlayamazsınız… 
Bu suçlama işini, baskı, yazı, boyanmış şey, resim, maket, jest veya mimik, söylenen sözler veya başka seslerle veya telsiz telgrafla yayınlamak dahi hukuka aykırıdır…

-*-*-

Dün “Kabak kesenler” diye bir yazı yazdık…
Kısaca alıntı yapayım; şu ifadeler yer verdik bu yazıda:
“… Ne yapar kabak kesenler?
Mesela Kıbrıs konusuyla ilgili bir şey yazdığınız zaman; sizin yazdığınıza karşı bir yazı yazmaz!
Yazamaz!
Ne yapar?
Size saldırır!
Anında yalanlar uydurur!

-*-*-

Rumcu der!
Hain der!
Bunlar para alıyor der!

-*-*-

Bilmeyenler yanında, bir de bilip de aynı şekilde saldıranlar vardır!
Onlar da iki türdür; birincisi dönekler, ikincisi bu işten parasını kazananlar!
Dönek, döndüğünü ispat için saldırır; para kazanan ise aldığı parayı hak etsin diye!
-*-*-

Peki mesela gerçekten sizin inandıklarınızın karşıtı olan şeylere inanan birileri olamaz mı?
Onlar, asla size saldırmaz!
Dürüstçe inandıklarını yazarlar!
Ne yazık ki sayıları azdır bunların!

-*-*-

Ve şu gerçek de asla unutulmamalıdır; inandıklarınızı eleştirmek yerine size saldıran kabakçılar aslında söylediklerinizin doğru olduğunun da bir tür ispatıdır!”

-*-*-

Evet bunları dün yazdık ama bir arkadaşım aradı, “yazın güzel ama eksik” dedi.
“Neden?” dedim, “Taraflıdır” dedi…
Ve şu uyarıyı yaptı:
“… Bu konuda objektif olmak lazım… Zem ve kadih, sadece faşistlerin işi değil ki; siz solcular da yapmıyor musunuz?”

-*-*-

Arkadaş haksız değil!
Evet, sol kanattan da mutlaka “zem kadih” olarak kabul edilebilecek suçlamalar kesinlikle vardır.

-*-*-

Ortada büyük bir sorun vardır.
Nedir bu sorun?
Bu sorun, “demokrasiyi öğrenememe halidir”…
Ki demokrasiyi öğrenememenin adı “geri kalmışlık”tır!
Üzgünüm ama geri kalmışlığımızdır.
Bu geri kalmışlığın içerisinde, çağdaş değişiklikleri bilmeme, öğrenmeme ve haliyle bilip öğrensek bile kabullenmeme bulunmaktadır!

-*-*-

En başta, “ya bizdensin ya onlardan” mantığının çirkinliğini sayabiliriz.
“Solcuysan, benim gibi düşüneceksin, benim oy verdiğime vereceksin, vermezsen, bizden değilsin” diyenlerimiz çoktur mesela…
Tıpkı “milliyetçi gericiliğin” düştüğü “yanlışa” düşülmektedir oysa…

-*-*-

Sağda en belirgin “zem ve kadih” içerebilecek suçlama çerçevesi, “Rumcu” suçlamasıdır.
Bu ileriye taşınır, “vatana ihanet” suçlamasına getirilir…
Genelde en belirgin “sol suçlama hedefi” ise “Türkiye’nin işbirlikçisi”dir…

-*-*-

Çözüm mü?
Çözüm, siyasetin demokratikleşmesidir.
Siyasetin demokratikleşmesi, fikirlerin serbestçe tartışılması anlamına gelir…
Siyasetin demokratikleşmemesinin zararı, sadece toplumadır, halkadır veya KKTC devletinedir…
Fikirleri tartışalım…
Beğenmediğimizde, beğendiğimiz fikirleri ortaya koyalım…
Elbette bunu yapanlar belki de çoğunluktadır…
Ama azınlıkta olsalar da bunu yapmayıp, fikirler yerine, fikirleri ortaya atan kişilere “zem ve kadih” içeren ifadelerle saldırmak, ortalığın “daha güzel ve daha çözüm odaklı” bir şekilde oluşmasını engellemektedir.

-*-*-

Haliyle birbirimizle ve birbirimizi mahkemelere vermekle uğraşmaktan, doğru ve gerekli şeylerle uğraşamaz hale gelmekteyiz!