Bir grup doktor...

Bir miktar hemşire...

Ve onlarla birlikte olan diğer sağlık çalışanları...

Covid – 19 sürecinin ön cephesinde çarpışanlardan bahsediyorum...

Haklarını ödeyebildiniz mi?

Ödediniz mi?

Ödemeyi düşündünüz mü?

Hükümet yok değil mi?

Hükümet yok ama yenisi kurulursa, bu konuya bakılması kaçınılmazdır.

-*-*-

Polislerimiz...

Sabahın sekizinden, gece yarısına kadar; aç – susuz ve de tuvalet bile olmayan ortamlarda, hasta olmak pahasına ayakta tuttunuz mu?

Tuttunuz!

Neden?

1930’larda kalması gereken şaşaalı tören yüzünden!

Neden tören yaptınız?

Yoksulluğumuzu, çaresizliğimizi “yok” gösteresiniz diye!

Bunu geçtik!

Peki polisimizi ödediniz mi?

Bire bir buçuk, ek mesailerini verdiniz mi?

Vermeyi düşündünüz mü?

Hükümet de yok değil mi?

Doğru!

Hükümet yok!

Yenisi kurulursa, bu konuya da bakacak, bakmalı!

-*-*-

Direkler devrildi!

Teller yerlerde!

Hava soğuk!

Ama Kıb-Tek’in bir grup elemanı, o direkleri yeniden dikmek, o telleri yeniden çekmek için gecesini, gündüzüne kattı değil mi?

Elbette yukarıda saydıklarımın da ve elbette bu arkadaşların da “görevleri bu” ve bu görev yapılacaktı!

Ama, onları ödüllendirmek aklınıza geldi mi?

Hükümet yok değil mi?

Evet hükümet yok!

Başbakan yok!

Kıb – Tek özelleşir mi?

Türkiye bunu hala istiyor mu?

Yeni hükümet, buna da bakacak!

-*-*-

Her yağmur yağdığında, her evi su bastığında, her kedi ağaçta kaldığında onlardan yardım bekleriz!

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı personelimiz.

Biliyor musunuz; veya ben öyle biliyorum; yanlışsam beni düzeltin; onların ek mesai hakkı bile yok!

Ama onlar her yerde!

Var mı aklınızda, bu kahramanlarla ilgili bir “pozitif” düşünce?

Yok!

E hükümet de yok zaten!

Başbakansızız!

Hem de neredeyse iki ay oluyor değil mi?

Yeni hükümet, yağmurun, selin, küresel ısınmanın her türlü felaketinin de “icabına” bakacak, bakmak zorunda olacak!

-*-*-

Daha sayabilirim ve sıralayabilirim...

Ama hükümet yok!

Saysam ne olacak, saymasam ne olacak!

-*-*-

Şimdi “dörtlü” mü kurulacak?

Dörtlü zor!

Çünkü DP, “ikili” bir parti gibi duruyor!

Ama yine de bir şekilde dörtlü kurulursa; sıcacık evlerinde, ne koronavirüs, ne hortum, ne su baskını derdi olmayan “müşavir” kadro bir kez daha mı yer değiştirecek?

CTP’li müşavirler göreve, UBP’i müşavirler eve mi?

Ödül değil mi bu?

Elbette o insanların kişisel tercihi değil; haşaaaaa kimseyi eleştirdiğim yok da hükümet veya meclis, bu konuda gerçekten hiç bir şey yapamaz mı?

Yaptılar mı diyorsunuz?

Yaptılar da biz mi göremedik?

Yeni hükümet, bu kaos içerisinde eminim bu konuyla da uğraşacak!

-*-*-

Neyse...

Şimdi CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman “hükümet” kurmaya çalışacak...

HP, bu koalisyonda olacaksa, o zaman, bu koalisyonun bir buçuk yıl kadar önce neden bozulduğu hiç mi sorulmayacak?

Kimse bu konuda, net bilgi vermeyecek mi?

Yoksa, bırakın HP’nin “neden bozduyduk”un hesabını vermesini UBP’den bazı isimler, Erhürman başkanlığındaki “seçim hükümetine” “olur” mu diyecek?

-*-*-

Şimdi bu dedikodu dolaşıyor ortalıkta!

İddialara göre, UBP’de bir grup vekil, parti içinde bir yandan 12’ncisi yapılması gereken olağanüstü kurultaya odaklanacak ve öte yandan Erhürman’ın kuracağı hükümete de Meclis’te “onay” verecek...

-*-*-

CTP artı HP artı TDP eşittir 24...

Yetmiyor!

Yetişmiyor!

Hala DP vekili mi yoksa bağımsız mı pek anlayamadığım Serdar Denktaş ve Dr. Koral Çağman da destek verirse, etti 26... Nisap tamam, güven tamam, komiteler tamam!

UBP’den kimseye de ihtiyaç yok gibi duruyor ama yine de “bir grup UBP’li” destek verecek dedikodusu yapılıyor!

-*-*-

“Kimdir be bunlar?”...

Ünlü Naci Talat sloganı ile sormanın anlamı yok çünkü “kızılan” bir “grup”tan söz etmiyoruz!

Kendi partisine “çok kızgın” bir gruptan söz ediyoruz!

-*-*-

Bir UBP’li “ağır abiye” sordum, “UBP’li bir grup vekilin Erhürman’a seçim hükümeti kurması için destek vereceği söylendi, bu mümkün mü?” diye...

Önce, “mümkün değil abim” dedi...

Ama ardından iki gözünü de hafifçe yukarıya doğru kaldırdı; boynunu da aynı şekilde, güneşe doğru yükseltti ve “vallahi bu partide de bu ülkede de her şey olabilir” diye ekledi...

-*-*-

“11’inci olağanüstü kurultayı kazanmasına iki nefeslik süre kalan ama darbelenen Dr. Faiz Sucuoğlu bu grupta mı?”

İlgili abiye bunu da sordum!

“Yok, O yok!” diye kısaca yanıt verdi...

-*-*-

Gerçekten, Erhürman başkanlığında kurulacak bir “seçim hükümetine”, UBP’li vekil veya vekiller arasında “destek” veren olur mu?

Olursa, ilk seçimde adaylık vetosu yer mi?

Bunu göze alır mı?

-*-*-

Ve Türkiye işin içinde mi?

Asıl ve de en asil soru bu!

Cumhurbaşkanlığı seçimini anladık da; UBP’de kimin genel başkan olacağına dahi “darbe” vuran “her kimseler”; bu duruma acaba ne demektedirler?

-*-*-

Çok ilginç bir haftaya giriyoruz...

Bildiğim tek şey; “çok acil hükümete ihtiyacımız” olduğu...

Çünkü, bütçesiziz ve KKTC devlet sektörünün en önemli ayı olan “Aralık”a girmek üzereyiz!

Biliyorsunuz, Aralık ayını önemli kılan nedir?

Noel mi?

Yılbaşı eğlenceleri mi?

Değil!

Acaba nedir nedir?

Bisküvi değildir!

Peki nedir?

13’üncü maaş tabii ki!

-*-*-

Yeni bir hükümet olur mu?

Erhürman yeniden başbakanlık koltuğuna oturur mu?

13’üncü maaşlar unutturulur mu?

Yoksa, yeni bir kaotik durum mu?

-*-*-

Ve unutmayın, bu hafta, koronavirüs vakalarımızı “üçlü rakamlarla” sayacağız ki – inşallah yanılırım - bu da ayrı bir mesele!