Güçlü olmak!

Dünya’da güç olmak!

Ne demektir?

Nasıl bir şeydir?

-*-*-

Mesela Fransa’da siyasi hiciv dergisi Charlie Hebdo, son sayısının kapağında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili bir karikatür yayınladı...

Dergi, Türkiye'de büyük tepki toplayan bu karikatürü nedeniyle bir kez daha gündeme geldi, yine tartışma konusu oldu...

Bu, derginin yayınladığı ve tartışma yaratan ilk karikatür değil. İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed ile ilgili çizimleri büyük tepki toplamış ve ağır dille eleştirilmişti. 2015 yılında El Kaide'nin üstlendiği saldırıda Charlie Hebdo'nun Paris'teki binası silahlı kişiler tarafından basılmış ve 12 kişi hayatını kaybetmişti. BBC’ye göre, “… El Kaide saldırıyla ilgili açıklamasında derginin Muhammed Peygamber karikatürlerini yayımlamasının ‘intikamının alındığını’ duyurmuştu.”

-*-*-

BBC’ye göre ABD merkezli bağımsız sivil toplum kuruluşu Gazetecileri Koruma Komitesi, Eylül sonunda yayımladığı bir yazıda dergiyi "özü itibarıyla tartışmalı" bir yayın olarak nitelendirdi.

Komite dergiyi, "Her ne kadar hiçbir sınırlama olmadan, özgür düşünce, ateizm ve laiklik adına dinlerin ve dini otoritelerin iğneleyici bir şekilde eleştirilmesini temsil eden köklü bir Fransız geleneğine ait olsa da, bunların yayınlanma hakkı için canını vermeye hazır insanlar olmasına karşın yayımladığı karikatür ve köşe yazıları sıklıkla başkalarını rahatsız etti ve skandal yarattı" sözleriyle tanımladı.

BBC'nin Paris muhabiri Hugh Schofield da 2015 yılında yazdığı bir yazıda, bu geleneğin köklerinin 1789 Fransız Devrimi öncesine kadar gittiğine dikkat çekti.

Schofield'a göre, Charlie Hebdo, devrim öncesi Marie-Antoinnette'i ağır dille eleştiren "skandal broşürler" geleneğinin bugünkü temsilcileri arasında sıralanıyor.

18'inci yüzyılda kraliyet ailesindeki seks skandalları ve yolsuzlukları hicveden bu gelenek, bugün sağ siyasetçileri, polisi, bankacıları ve dinleri hedef alıyor.

-*-*-

Charlie Hebdo, yayın hayatı boyunca bazı kesimleri rahatsız eden ve tepki toplayan tartışmalı içeriklere imza attı… Üstelik bunu “solculuk” adına yaptı…

Yine BBC’nin yazdığına göre, “… Derginin kökenleri 1960'ların başında yayınlanmaya başlayan Hara Kiri dergisine dayanıyor. Dergi, Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'ün ölümüyle dalga geçen bir kapak yayınlamasının ardından kapatıldı…”

Charlie Habdo ile ilgili tartışmalar devam ediyor…

Yapılan “basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü” mü, yoksa “değerlere saldırı sınırlarını aşmak ve saygısızlık” mı?

-*-*-

Güçlü olmak ve güç olmakla bu yazdıklarımın ne alakası mı var?

Sonuç bölümünde belirteceğim…

-*-*-

Gelelim ikinci bir konuya... İngiltere'de ana muhalefet İşçi Partisi'nin eski lideri Jeremy Corbyn'in, parti içinde Yahudi düşmanlığı ile ilgili yürütülen bir soruşturmada, lider olduğu dönemde partinin "hukuksuz ayrımcılık ve taciz olaylarından sorumlu tutulması" üzerine parti üyeliği askıya alındı.

BBC Türkçe’nin haberine göre, “… İngiltere'deki insan hakları ihlallerini denetleyen Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu, Yahudi düşmanlığı içeren ırkçılığa karşı tavır almada İşçi Partisi'nin "ciddi kusurları olduğu" sonucuna vardı.

Komisyon ayrıca, Yahudi düşmanlığı ile ilgili gündeme getirilen şikayetlerin ele alınması sürecinde Corbyn'in ofisinin "siyasi müdahalede" bulunduğunu kaydetti.

Corbyn, İşçi Partisi içinde anti-Semitizmin (Yahudi düşmanlığının) "ciddi biçimde abartıldığını" ifade etti.

İşçi Partisi'nden yapılan açıklamada Corbyn hakkında soruşturma açılacağı, soruşturma tamamlanana kadar eski liderin üyeliğinin ise askıya alınacağı belirtildi.

-*-*-

Biliyor musunuz, Charlie Hebdo’nun yayın hayatı boyunca sadece İslam değil, Hıristiyanlık ve Yahudilik ile ilgili de birçok karikatür ve yazı yayımlandı. Derginin sayfalarında mastürbasyon yapan rahibeler, prezervatif takan Papalar gibi çizimler de yer aldı.

Bir karikatüristin 2008 yılında bir çizimde Yahudilik'le ilgili kullandığı ifadeler, dergiye yönelik Yahudi düşmanlığı suçlamalarının yapılmasına yol açtı. Derginin yayın yönetmeni, çizerden özür dilemesini istedi. Bunu kabul etmeyen çizer ise işten çıkartıldı. Çizer, haksız yere işten çıkarıldığı iddiasıyla açtığı davayı kazandı…

-*-*-

Ve biliyor musunuz, İngiliz İşçi Partisi’nin tarihinde, ilk kez bir “topluluğa” saldırılmıyor…

Örneğin bu parti, defalarca, Kıbrıs sorunu nedeniyle, Türkiye’yi eleştirirken, “siyasi eleştiri ve diplomasiyle alakalı gelenekleri” hiçe saydı; açıkça saldırdı, suçladı…

Bizzat Jeremy Corbyn, bu konuda son derece Türkiye karşıtı oldu ve kendi ağzından işittiğim bir çok eleştiri; Türkiye’nin resmi siyaseti adına asla kabul edilemezdi…

-*-*-

Güç mü?

Charlie Haebdo, ifade ve basın özgürlüğünü dibine kadar kullanırken, belki de yayın tarihinde sadece bir kez özür dilemeye zorlandı. Yahudiler tarafından…

Ve İngiliz İşçi Partisi; yaşamını bu partiye adamış, yaşayan en eski parlamenterini, eski bir liderini Yahudilerin baskısıyla partiden ihraç etmeye doğru gidebiliyor…

-*-*-

Dünya’da benzer lobicilik baskılarına çok sık rastlarsınız...

Mesela İngiliz eski başbakanlarından Tony Blair’in eşi Cherie Blair, çok popüler bir karakterdi. Taaa ki, “ben de Filistinli olsam, bunlara taş atardım” diyene kadar...

Tüm popülaritesi sıfırlandı...

-*-*-

Amerika’da çok önemli bir gazete, Blair’in dediği gibi bir şeyler yayınladı... Bir yazarın görüşüydü...

Birinci ay sonunda, gazetenin ve bağlı olduğu medya grubunun reklam gelirleri neredeyse dörtte üç oranında düştü...

Gazete, Yahudilerden özür yazısı yayınladı ve o yazarın işine son verdi...

-*-*-

Musevi Cemaati, tüm Dünya’da çok güçlüdür...

Neden?

Irkçı bir tespit olacak ama “çok zeki olduklarından” da diyebiliriz; Dünya’nın en büyük medya organı olan “Hollywood”un ellerinde bulunmasından da diyebiliriz...

Hatta Dünya ekonomisini yöneten beyin takımının çoğunluğunun Musevi kökenli olmasından da...

-*-*-

Lobicilik nasıl mı yapılır?

Charlie Hebdo’ya nasıl mı ders verilir?

Ekmeğini keserek, ekmeğiyle tehdit ederek!

Ama gerçekten bunu yapabilecek gücün varsa!

“Fransız mallarını protesto ediyoruz”la olur mu?

Fransa bu nedenle aç kalacaksa olur ama fare dağa küsecekse, bunun adı “çocukluk”tur!

-*-*-

Haaaaa, “kapitalizm” mi?

Sömürgeci kapitalizm, aha tam da budur!

-*-*-

Not: İsterseniz, Charlie Hebdo ile ilgili yazdıklarımı, başka ülkelerdeki benzer olaylarla kıyaslayabilirsiniz...

Tabii ki “ana karakterleri” değiştirerek...

Sömürgeci kapitalizmin nasıl bir şey olduğunu daha net anlayabiliriz...

-*-*-

Çözüm mü?

Benim çözümüm değil, sizlerin ne tür bir çözüm istediğiniz önemli!

(Topu size attım durumu)...