Yeni tip koronavirüs, tam bir yıl önce bugünlerde (17 Kasım 2019) Dünya’nın yaşantısına adım attı...

Çin’in Wuhan kentinde ilk kez, bir hasta kardeşimizin vücuduna “yeni tip koronavirüs” girdi ve yeni bir hastalık belirdi.

Bu hastalığa da Covid - 19 dendi...

-*-*-

Gazetelerde ufaktan bazı haberler okumaya başladığımızda, Aralık 2019’du...

Kimse umursamadı...

Kuş gribi, domuz gribi falan, dikkate alan olmadı...

-*-*-

2020 Ocak’ta Finlandiya’ya gittik...

Eşimle birlikte, havaalanında, özellikle “Uzak Doğulu” bazı kişilerin, yüzlerine maske taktığını fark ettik...

“Neden?” diye tartıştık.

-*-*-

Şubat ayında Londra’daydım...

Nasıl ama... Okuyan da sanacak, her ay bir ülkedeyim... Yok öyle bir şey...

Ama övünmek gibi olmasın, dönemin başbakanı, şimdinin cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte Londra’da üç gün geçirdik...

Tatar çok heyecanlıydı çünkü Polly Peck geçmişi nedeniyle, uzun yıllar eğitim aldığı o ülkeye gidemiyordu...

-*-*-

Havaalanında maskeli çok fazla insan vardı...

Ama, “nedir be bu maskeli insanlar?” sorusuna yanıt bulamadık...

-*-*-

Mart 2020’de ülkemize bir grup Alman turist geldi...

İtalya ve İran’ın çok yoğun bir şekilde koronavirüs bulaşan insanlarla dop dolu olduğunu; Güney Kore’ye bu virüsün bulaştığını falan okuduk.

Sonra İspanya!

Ansızın, bizdeki Alman turist grubunun “Koronavirüs”lü oldukları haberi falan yayıldı...

Türkiye’de de insanlar hastalanmaya, hatta sokaklarda patır patır düşüp ölmeye başladı.

-*-*-

Bre aman zaman!

Sokağa çıkmak yasak!

Elleri yıkayalım!

Dezenfektan kullanalım!

Donald Trump, “dezenfektan için” bile dedi; içenler oldu!

-*-*-

Kimse bir şey bilmiyordu!

Nisan’da cumhurbaşkanı seçecektik; “Ekim’e aldık”.

Eve kapandık!

-*-*-

Geçen dönemin sonlarıydı, “uzaktan eğitim”e geçildi ama yeterli altyapının olmadığını anladık, çok yoksulduk çünkü, internetimiz yetmedi!

-*-*-

Öğrenciler kaçtı.

Turistler gitti.

“Kumarcılar gelsin mi gelmesin mi?” lobiciliği başladı.

Ciddi bir uçak skandalı yaşadık!

Mesele kapandı!

Unuttuk!

-*-*-

Esnaf dökülmeye başladı.

Meyhaneler ve barlar dışında, yazın keyfi “iç turizm” adı altında, azıcık Karpaz’da kımıldadı...

-*-*-

Sağlık sistemimiz yeterli değildi, hala değil ama kapanınca, “hastalık bize gelemedi”...

Bir tek şeyi net öğrendik, “koronavirüs uçamıyor ve yüzemiyordu”...

Ada’da olmamız avantajdı.

Kapıları kapattınız mı, virüs gelemiyordu!

-*-*-

Ama kapanmak, ekonomik anlamda bitmekti.

Arada bir kapı gındırdık, “hoooop” virüslendik, tekrar kapandık.

Tekrar açıldık, yine kapandık...

Falan, derken, Cumhurbaşkanı’nı değiştik.

-*-*-

Aslında, biraz da koronavirüsün etkisiyle, Dünya’da “Türkiye’den başka” kimsemizin olmadığını da gördük.

Belki kendi suçumuz, belki kaderin cilvesiydi ama “kimsesizdik”...

Bir tek Türkiye vardı.

Maske verdi, tulum verdi, oksijen falan verdi, maaşlara katkısını sürdürdü hattaama 45 günde bir adet de acil durum hastanesi yaptı.

Maraş’ı gezmek amaçlı açtı.

Piknik ve tören yaptı.

Piknik ve törenden dolayı, “yeni bir virüs patlaması” yaşar mıyız?

Ben acayip fermadayım Sayın Ali Pilli bakanım, bilesin!!!

-*-*-

Covid – 19, Dünya’da 1,2 milyondan fazla insanı öldürdü.

55 milyondan fazla insana virüs bulaştı ve aşısı bulunmasına rağmen, hala da bulaşıyor ve bulaşmaya devam edecek.

-*-*-

Bizde ölenler çok az...

KKTC’de ölen sayısı sadece 5... İnşallah artmaz.

Londra’da 130 Kıbrıslı Türk öldü.

-*-*-

Sağlık Bakanlığı, bu işi kötü yönetmedi.

Sosyal hayatımızda en etkili hatta tek etkili eğlencemiz olan meyhaneler açık kaldı ama mesela futbolumuz durdu!

Av kapanmadı.

Plajlar kapanmadı.Kıbrıslı öğretmen ve memur camiasının son yıllardaki en önemli tatil keyfi olan curise gemisi işi bitti; Antalya tatili off oldu!

-*-*-

Üniversiteler ve oteller çalışmadığı için, ciddi iş gücü ve öğrenci nüfusu ülkeden ayrıldı.

Esnaf daha da sıkıya girdi.

Sterlin – Euro bu dönemde çok yükseldi.

-*-*-

Hükümet, cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bozuldu!

Veya dağıldı!

Şimdi toplanmaya çalışıyor ama olmuyor!

UBP’nin genel başkanı cumhurbaşkanı oldu!

UBP genel başkan seçmeye çalıştı!

Olmadı!

-*-*-

Hala marketlere girerken, eczanelere girdiğimizde maskeliyiz.

Meyhanede değiliz!

-*-*-

Dünya Sağlık Örgütü bizim hasta veya ölü sayımızı “saymıyor”!

Kimse bizi takmıyor!

Umursamıyor!

-*-*-

Kimsesizdik!

Bir Türkiye vardı!

O’nunla da sorunluyduk, şimdi daha sorunluyuz!

Hatta bence “çok sorunluyuz”!

Her an, her şey olabilir, Türkiye’nin istediği gibi olmazsak, koronavirüs sorunu aşılmazsa veya aşılsa da hep “parasızız!”

-*-*-

Ama hala birileri bize diyor ki; “Devletimiz var, sonsuza kadar da yaşatacağız”...

Benim de iki sorum var:

1 – Zeki Müren de bizi görecek mi?

2 - Covid 19 aşısı da alacak mısınız?

-*-*-

Paranız yok mu?

Son ganimet Maraş!

Verin, karşılığında size aşı verirler belki!

Sophia Loren’i de arayın, “acaba gelip mülkünü isteyecek mi?”.

Yoksa, o ev Sophia Loren’in değil, Abdullah Paşa Vakfı’nın mıydı?

-*-*-

Hala geçmedi 2020!

Önümüzdeki bir kaç hafta bence çok riskli!

Çünkü geçen hata sonu Türkiye’den tam 8 uçak dolusu insan geldi!

Kalan bir buçuk aylık süreyi, umarım atlatırız ve koronavirüs anılarımıza, “üçlü rakamlarla günlük vaka sayısı” yazmış olmayız!

-*-*-

Maskeni tak!

Ellerini sık sık yıka!

Sosyal mesafeni koru!

Korkmayın!

Tamamık!

Aha Gambiya da bizi tanıyacak, daha nesterik!

Thank you – Long live Gambiya!

(Başkenti Banjul... Para birimi Gambiya Dalasisi... 1 Gambiya Dalasisi, 15 Türk Kuruşu...)

-*-*-

Gerisi yalan!

Aşılanalım, ilk fırsatta Gambiya’ya tatile gidelim!

Slogan da belli:

“Ersin başkan bizi Banjul’a götür!”