Dünyada koronavirüs aşısı geliştirme çalışmaları yürüten şirket ve kurumlardan umut verici açıklamalar gelirken, uzmanlar "normale dönüş" konusunda, nüfusun çok büyük bir bölümünün aşılanması gerektiğini söylüyor.

Yapılan yorumlarda, seyahat üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, maske takma zorunluluğunun ortadan kalkması ve kalabalık etkinliklerin yeniden başlaması için daha uzun zaman olduğu belirtiliyor.

Aşıların onay alıp uygulanmaya başlamasının ardından dünya nüfusunun büyük bir bölümünün aşılanmasının aylar, hatta yıllar sürebileceği ifade ediliyor.

BBC yazdı bunları…

Ve Dünya çapındaki önemli uzmanların bu konudaki görüşlerini aktardı…

-*-*-

Özetin özetini “ülkemize uyarlayıp” yapacak olursak; “Turist akışı ve öğrencilerin gelişi için yıllar gerekebilir” diyebiliriz...

-*-*-

Turizm durdu, öğrenciler gitti...

Önce oteller ve otellerle iş yapanlar bundan ciddi şekilde etkilendi.

Taksiciler, artık casinoların taşımacılık yapmasından şikayet edemiyor çünkü “taşınacak” yani “uğruna kavga edilecek” yolcu kalmadı!

-*-*-

Süt, süt ürünleri satışı düştü.

Sektörden kişilere göre, içme suyu satışı yüzde 70’lere varan azalış gösterdi.

Mesela bu noktada “yerli sularımızı korumak adına”; kim bilir belki ithalat yasaklanabilirdi diyecektim ki vazgeçtim çünkü imalatçılarla ithalatçılar bir birine girecek...

-*-*-

Büyük otellere ciddi ürün satan küçük esnaf çöktü; hatta bazı köylerde, oteller için üretilen ürünler, tamamen durdu.

-*-*-

Güney – Kuzey geçişleri sıfırlandı...

-*-*-

Şöyle örnekleyelim; DAÜ bünyesindeki ve çevresindeki esnaf başta olmak üzere; üniversite ve otellerdeki “potansiyel müşteriyle” çalışan tüm iş yerleri kapandı.

Üniversitelerin çevresi “Kapalı Maraş” görüntüleri vermeye başladı.

-*-*-

Bir örnek daha aktarayım; Lefke Avrupa Üniversitesi’nin çevresindeki küçük işletmeler, marketler, yurtlar neredeyse yüzde 99 oranında boşaldı ve kapanmak zorunda kaldı...

-*-*-

Güzelyurt çarşısı, Girne çarşısı ünlü Arasta çarşısı kepenkleri indirdi...

Oralarda da “Kapalı Maraş” görüntüleri hakim oldu.

-*-*-

Hayvan, meyve, sebze üretimi arz ve talep doğrultusunda, hesapsız görüntüye girdi.

-*-*-

Narenciye kesim işi başlıyor ama narenciyenin ne olacağını henüz bilen yok!

-*-*-

Yenidüzen’de sevgili Cenk Mutluyakalı dün “Yılbaşı’na oteller 6 bin müşteri bekliyor” şeklinde özetleyebileceğimiz bir yazı yazdı...

Nereden?

Tabii ki Türkiye’den!

-*-*-

Şu anda, PCR testi yapsın yapmasın, Türkiye’den, deniz ya da hava yoluyla gelen her “turist” veya her “yolcu”, potansiyel Covid 19 bulaştırma makinesidir!

100 yolcunun en az 20’si yeni tip koronavirüs taşıyor...

-*-*-

Güney Kıbrıs’ta çalışmaya giden kardeşlerimiz; hem kendileri, hem de yakınları ve KKTC için “ciddi risk”tir. Her an koronavirüs bulaşıp, bulaştırabilir durumdadır!

-*-*-

İşte bu noktada; hem yılbaşı için, hem Güney’de çalışanlar için, hem önümüzdeki yılın geneli için, birilerinin oturup da “hesap” yapması gerekiyor...

-*-*-

Ne tamamen kapanmak bizi kurtaracaktır; ne de tamamen açılmak!

Elbette ülkeyi salgına karşı korumak, sınırlardan içeri riskli insan girişini engellemek gerekiyor.

Ama aynı anda, “ekonominin çarklarının dönmesi” de kaçınılmaz bir hal alıyor.

-*-*-

Aşılanma, daha çok PCR testi uygulama...

Bilemiyorum...

Ama birileri “bilmek zorunda”...

-*-*-

Kimlerdir bu birileri?

Hükümet edenler tabii ki!

-*-*-

Peki onlar nerede?

En kısa zamanda, sahnedeki yerlerini almak zorundadırlar.

-*-*-

Acil bir hükümete ihtiyaç vardır...

Dünya bu işi nasıl çeviriyorsa; gireni – çıkanı nasıl kontrol ediyorsa; daha uzun süre uçaklar uçamayacaksa; ya da uçacaksa; buraya nasıl öğrenci ve turist gelebileceğinin hesaplarının, planlarının, kampanyalarının yapılması gerekmektedir!

-*-*-

Bir an önce, bizim yaptığımız gibi, sağdan soldan gözlemler veya sohbetlerle elde ettiğimiz bilgilerle değil; çok ciddi araştırma ve analizlerle; hangi sektörlerin, hangi iş alanlarının en ciddi şekilde etkilendiğinin belirlenmesi, ona göre tedbir alınması gerekmektedir.

-*-*-

Daha önce de yazdım; bu ülkenin paraya ihtiyacı vardır ve eğer turist – öğrenci 2021’de de olmayacaksa; gerekirse cannabis üretimine geçilmelidir.

Sanayi tipi, sağlık amaçlı hatta çok sıkıya gireceksek; evet keyif amaçlı ihracatı başarılmalıdır.

-*-*-

Suç mu?

Ahlaksızlık mı?

Bunu da tartışmamız gerekmektedir elbette ama sonuçta etkili ve de yetkili bir hükümetin karar vermesi kaçınılmaz olacaktır!

-*-*-

İçinde bulunduğumuz şartlar; Kıbrıs sorununun nasıl çözülmesi gerektiğinin; Serdar Denktaş’ın oğluna verildiği iddia edilen arsaların, Hüseyin Özgürgün’ün istifasının, rahmetlik nenemin kızlık soyadının tartışılmasını veya “şart” koşulmasını gerektiren şartlar değildir.

-*-*-

İçinde bulunduğumuz şartlar; var olan ama kanatları kırılan giksimizin değnecik ve ispaho yardımıyla yeniden uçabilmesi için uğraşmayı; uçamayacaksa, hayatta kalmasını sağlayabileceğimiz ortamı yaratmayı gerektirmektedir...

-*-*-

15 yaşlarındaydım...

Bir gün, aşırı rüzgarlı havada, servi ağaçlarının altında, giksi yavrusu buldum...

Belki rüzgardan düşmüştü, belki de o gün ilk uçma denemesinden başarısız sonuç almıştı...

Şimdiki gibi veteriner ne arar!

Taşkent Doğa Parkı ne arar!

Sene 1980’lerin başıydı...

O giksi bir buçuk sene kadar kafeste kaldı...

Evden kıyma çalıp yedirdim; serçe avladım yedirdim; alizavra öldürdüm yedirdim...

Kanadında kırık falan yoktu... Ama uçmadı, yaşamayı başardı... Kanadında kırık varsa iyileşsin ve uçabilsin diye, küçük değnecik ve ispaho ile destek takmayı dahi denedim...

Sonra bir gün, kafesten alıp biraz sevmek, biraz da yedirmek istediğimde; uçtu...

Önce alçak bir ağaç dalına kondu...

Yalpaladı...

Ama yeniden uçtu...

Çok ağladım arkasından ama olması gereken yerdeydi...

Ağlama sebebim, kaçması değil; uçamayıp tilkilere yem olması korkusuydu belki de...

Ama gerçekten uçtu...

Gitti olması gereken gökyüzüne...

Yükseklere...

-*-*-

Bilmem anlatabildim mi?

Şu anda uçamayabiliriz ama en azından tilkiler bizi yemesin; aç da kalıp ölmeyelim...

İnşallah, umarım, bir yıl sonra o giksicik gibi uçarız!

Bize hükümet lazım...