Suç işlemek nedir?

Mesela kendi adıma söyleyeyim, “yasak bölgede avlanmak”tır!

Hiç yasak bölgede avlandım mı?

Evet!

Ne zaman?

Askerdeyken!

-*-*-

Komutanın haberi var mıydı?

Vallahi Erenköy’deki bölük komutanın haberi vardı!

Üstelik Erenköy yani!

Değil avlanmak, orada “yürümek” bile yasak!

Tabii askerdim!

Yeni de bir av tüfeği satın almıştım!

İlk asteğmen maaşımla!

-*-*-

Hani devlet bana maaş vermedi falan hep yalan!

Askerdeyken çatır çatır 19 ay maaş aldım!

22 aydı bizim zamanımızda askerliğimizin süresi!

İlk üç ay temel eğitimde, maaş yoktu...

-*-*-

Neyse!

Askerdeyken, yasak bölgede avlandığımı gerekçe gösterip, bu Pazar günü, av kapalıyken, sokağa çıkma yasağı varken avlanabilir miyim?

-*-*-

“Deli misin sen?”

Bu soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim!

Cevap veriyorum; hayır deli değilim!

-*-*-

Sayın Başbakan Ersan Saner’e bir soru sormak istiyorum!

Eminim, çok yakından tanıdığınız, çok değerli hukukçularımız vardır!

Şaka yapıyorum!

Sayın Başbakan’ın eşi, kaza mahkemesi başkanı bir değerli yargıcımızdır.

-*-*-

Soruyu sormadım mı?

Sormadım!

Soruyorum: Sayın Başbakan, yarın düzenlenecek olan kokteyl ile ilgili olarak, “hastane açılışına izin verdik, buna da veriyoruz” dediniz! Hastane açılışına izin vermek elbette başka bir şeydir ama o da bir çeşit suçtu; şimdi daha önce suç işlendiği için bir kez daha işleme hakkınız olduğunu mu söylemek istediniz?

-*-*-

Pandemi hastanesinin açılışı da, Maraş meselesinin açılışı da suçtu ya da bir nevi “yanlıştı”...

Ne açıdan yanlıştı?

Tabii ki salgın tedbirleri veya salgınla ilgili yasaklar açısından!

Ama hadi diyelim ki, orada Türkiye Cumhurbaşkanı misafirdi; göz yumduk falan...

Daha önce suç işlendi ya da hata yapıldı diye şimdi de aynı suçun işlenmesinin veya hata yapılmasının hakkı mı doğuyor?

-*-*-

Peki Pazar günü ben ava gidersem ne olacak?

Bu akşam arkadaşım barını açarsa, 50 kişi parti yaparsak ve saat 23.23’e kadar da barda yiyip içersek ne olacak?

-*-*-

Yapmayın Sayın Başbakan!

Lütfen aklımızla dalga geçmeyin!

-*-*-

Haaaaa, barda diyelim ki 50 kişi parti yaparken polis geldi!

Ne mi diyeceğiz?

“Benim televizyon programlarının kutlamasını yapıyoruz dersek?”

Hep birlikte ceza yiyeceğiz değil mi?

-*-*-

Bakın; dileyen dilediği diziyi, dilediği filmi çeksin.

Dilediği programı da yapsın.

Saygım yerden göğe kadardır.

Kokteyli yapılacak dizide bir birinden değerli sanatçılar rol alıyor, bir birinden değerli insanlar görev yapıyor...

Ellerine sağlık...

Keselerine de bereket...

Gözü olanın, kıskananın, en küçük bir siyasi garabet arayanın gözü çıksın, kalbi dursun inşallah!

-*-*-

Ama mesele o değil ki!

Sen barları kapatmışsın, eğlence yerlerini açmamışsın, karantina kuralları demişsin, salgın önlemleri diye anlatmışsın, Harmancı başkan dün program sırasında mesaj gönderdi; yüzlerce iş yeri sıkı bir şekilde denetleniyor ve hepsinden öteye insanlar zarar etmiş, iflasa sürüklenmiş...

Bir yığın insan sosyal yaşamdan kopmuş, ne bileyim belki delirmiş...

Belki ruhsal dengesi kaybolmuş ya da.

Öyle diyelim!

-*-*-

Şimdi nedir bu?

Devlet eliyle fiyasko değil midir?

-*-*-

Sağlık Bakanı buna ne diyecektir?

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi bu konuyla ilgili ne diyor?

-*-*-

Sanki birileri bu tür işleri, aklımızla dalga veya bizimle maytap geçmek için yapıyor!

-*-*-

Salgının Türkiye’de üçüncü dalganın zirvesine çıktığı bir dönemde; bu ülkeden 150 kişiyi davet edip, tüm salgın kurallarını hiçe sayıp, bir televizyon kanalı için yapılmış bir diziyle alakalı 400 – 500 kişilik kokteyl düzenlemek, doğru bir karar değildir!

-*-*-

İstifa edin diyeceğim; ne gereği var ki!

Nice istifa edilmesi gereken şeyler yaşıyoruz, bir bu mu battı?

O da doğru!

Devam edin canım, devam edin!

Hayırlı, uğurlu ve de kutlu olsun!

-*-*-

Ne diyeyim yani?

Beddua mı edeyim?

“O kokteyle giden herkes Covid 19 olur ve entübe edilir” mi diyeyim?

Demiyorum!

Allah herkesi korusun!

-*-*-

Ama korkuyorum!

Biz bunca kurala uyuyoruz, gerçekten bulaşmayalım, bulaştırmayalım diye anamızı – babamızı aylardır uzaktan görüyoruz...

Komşumuzla kahve içmiyoruz!

-*-*-

Vallahi diyecek bir şey bulamıyorum!

Helal olsun!

Vallahi, inşallah, maşallah, helal olsun!

Ne diyeyim ki!!!