Koronavirüs ile ilgili ikinci aşı da bulundu.

Üstelik birincisi yüzde 90, ikincisi ise yüzde 95 “koruma” sağlıyormuş.

Dünya’yı içinden çıkılması çok güç bir cehenneme çeviren bu korkunç hastalığın, 2022 yılında artık “salgın” olmaktan çıkacağı konuşuluyor.

-*-*-

Bir çok ülke, normale en erken zamanda dönmek için aşı siparişi vermeye başladı.

Çok yakın bir zamanda, daha çok aşı çalışmasının da başarıyla sonuçlanacağı konuşuluyor...

-*-*-

İngiliz gazetelerinden birinde (Daily Mail) dün çok ilginç bir de reklam gördüm...

Cruise gemisi reklamı!

2022 yılı için kampanya yapmışlar, 14 günlük fiyatı bin 800’lü rakamlardan, bin 700’lü rakamlara indirmişler... Sterlin cinsinden tabii ki...

Turizmin bir buçuk yıl sonrasının hesaplarını, satışlarını şimdiden başlatmış insanlar...

-*-*-

Bir başka İngiliz gazetesinin başyazısında aşıyla ilgili çok çarpıcı bir de ifade dikkatimi çekti...

Ne miydi bu ifade?

Efendim, İngiliz hükümeti, aşı siparişi vermekte geciktiği için, ilkbahara kadar aşılama yapılamayacakmış!

Bu gazetenin, İngiliz hükümeti veya İngiltere’yi yönetenler için kullandığı ifade nasıldı biliyor musunuz?

“... Ülkemizi yöneten bu palyaçolar, aşı sipariş vermeyi unuttular...”

Aynen böyle!

Palyaçolar!

-*-*-

Peki bizde?

Bizimkilerin bazıları, hükümet ortağı olmak istemiyor...

Bazıları, illa ki bakan olmak istiyor...

Bazıları, spor dairesi ve turizm bakanlığı gibi “mammalı birimleri” mutlaka talep ediyor...

Hep palyaço!

Çok üzücü bir durum!

-*-*-

Bizde durumlar tamamen “havacıva”...

Aşı mı dediniz?

Kim, KKTC mi?

Ya Türkiye alıp bize verecek, ya da Kıbrıs Cumhuriyeti alacak, biz de Güney’e gidip aşılanacağız!

-*-*-

Haaa başka?

Kimse kusura bakmasın ama siyasi palyaçoluk çok fazla!

Bütün izinler, işlemler tamamsa, mesela Lefkoşa’ya değer katacak müze veya boğa olayında “barış” oldu mu?

Olmadı!

Zor da olur!

Neden?

Çünkü hala, “seçim kavgası” ve “kaybetme hırsı” bağlamındaki sıkıntı yaratmalar devam ediyor!

Kesinlikle palyaçoluk!

Kin, hırs kaynaklı cezalandırma duygusallığı!

-*-*-

Oysa, “toplumsal huzur”a müthiş ihtiyacımız olan günlerden geçiyoruz...

Başkentte bu toplumsal huzur, sanatsal güzellikle bütünleşebilmeli...

-*-*-

Biz aşıyı maşıyı bıraktık...

Hükümet yok!

Kimisi küstü, oynamıyor; kimisi doymak bilmiyor – istiyor da istiyor!

Hep palyaço!

-*-*-

Ve hep palyaçoluk!

Baksanıza, dün bir Türkiye gazetesi (Adı da öyle) ne yazmış?

Azerbaycan, KKTC’yi tanıyacak!

Libya, Gambiya ve Pakistan da!

-*-*-

Sonra da doğal gaz gelecek...

Akabinde elektrik...

Su tarıma verilecek...

Yeni bir sarayımız olacak...

Maraş’ta kesin yazın denize gireriz ama ötesini bilemem...

Lefkoşa’ya yeni bir hastane inşaatı da başlayacak...

-*-*-

Konusu açılmışken sormak istiyorum; Maraş Osmanlı toprağı değil miydi?

Ne oldu o proje?

Erdoğan geldi, iptal mı etti?

Maraş’ın yasal sahipleri, falanca paşa – filanca ağa değil miydi?

Hep palyaço, hep palyaçoluk!

-*-*-

Resmen palyaçoluk!

Playaçoyuz işte!

Hiç aklıma gelmemişti!

Bütün bu gelişmeler, siyasetimizi ve siyasetçilerimizi “palyaçoluk ve palyaço” pozisyonuna sokmuyor mu?

-*-*-

Üzülmüyor musunuz?

Rahatsız olmuyor musunuz?

-*-*-

Aşı siparişi mi?

Biz hiç ilgilenmiyoruz o işlerle!

Aslında biz hiç bir işle ilgilenmiyoruz, ilgilenemiyoruz!

Hükümet kuramıyoruz!

UBP’ye genel başkan seçemiyoruz!

-*-*-

Palyaço olmak mı?

Palyaçoluk aslında büyük bir sanat olayıdır!

Herkes yapamaz!

-*-*-

Büyük bir sanat olayı kabul edilen “gölge oyunu”, Karagöz – Hacivat hiç değildir!

-*-*-

Burada veya o İngiliz gazetesinde anlatılan, “büyük bir sanat işi olan palyaçoluk” değildir...

-*-*-

Burada anlatılan, o İngiliz gazetesinin de yazdığı; rezil olmaktır ki anlayana!

-*-*-

Ve palyaço olmaktan hiç çekinmeyenlere gelsin günün sözü...

Şöyle diyor Necip Mahfuz:

“Başkalarından daha iyi olmayı arzu etme; önceki halinden daha iyi olmayı arzu et. Zihinler başkaları ile meşgul olduğunda küçülür; kendisi ile meşgul olduğunda büyüyüp gelişir ancak.”