Bu ülkede sistem, “başbakan”ın, “cumhurbaşkanı”ndan daha önemli olduğu bir sistemdir aslında...

Çok heyecanlı ve son derece kırıcı bir cumhurbaşkanlığı seçimi geçirdik.

Şimdi, UBP, “Başbakan”ı seçecek...

UBP’nin bir buçuk hafta sonra seçeceği kişi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan hükümet kurma görevini alacak.

O güne kadar Cumhurbaşkanı Tatar, ne bir isim açıklayacak, ne de birine görev verecek!

-*-*-

Kabine görevini sürdürecek!

UBP Genel Başkanlığı’na Genel Sekreter, Başbakanlığa ise “bir UBP’li bakan” bakacak!

Çok yüksek bir olasılıkla, 2 Kasım Pazartesi günü bir UBP’li vekil, Tatar’dan “hükümeti kurma görevi”ni alacak...

-*-*-

UBP Genel Başkanı sıfatlı bu kişi, CTP, HP, DP, YDP, TDP ile görüşecek...

UBP – CTP olabilir; rakam yetiyor...

UBP’nin şu anda 20 + Hüseyin Özgürgün’ü var...

12 de CTP, etti 32...

UBP, HP ile de devam edebilir... 20 + 9...

-*-*-

UBP – YDP – DP yetişir mi?

20 + 2 +2 eşittir 24... Serdar Denktaş DP’den istifa etmişti... Destek verirse eder 25...

Olmaz!

Peki, “başka bir partiden” ki bu HP’dir, birileri, birden çok, beşten az kişi istifa edip, bağımsız olarak destek verir mi?

Böyle bir söylenti var ama bu söylenti gerçekleşirse, HP’nin ÖRP gibi tarihe karışması kuvvetle muhtemeldir!

Kudret Özersay üniversiteye, Tolga Atakan işinin başına, Ayşegül Baybars da ofisine geri döner...

Bu olasılığa ihtimal vermiyorum...

-*-*-

15 gün içinde UBP’nin yeni genel başkanı hükümeti kuramazsa, bu kez CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a görev verilir mi?

Sanmam!

Peki ne yapılır?

Erken seçime karar verilir.

-*-*-

Erken seçim bizi gerçekten kurtarmaz...

Bu inançtayım...

Çok acil bir şekilde, Covid 19 ve yarattığı yıkımla ilgilenecek bir hükümete ihtiyaç vardır...

Ya UBP – CTP ya da yeniden UBP – HP...

Bu bir olağanüstü hal hükümeti olacak...

Haaaaa, sosyal medyanın baskısından veya küfürlerinden mi korkuyorsunuz?

-*-*-

Doğru bildiğinizi, inandığınızı ama ondan önce, “doğru olanı” yapın...

Dileyen dilediğini söylesin!

-*-*-

Erken seçim, başımızı göğe erdirmez.

İstikrar da sağlamaz...

Üstelik, Recep Tayyip Erdoğan ne dedi?

“Erken seçim, kabile devletlerinin işidir”.

Siz kabile devletinin siyasileri olmak istemezsiniz eminim!

-*-*-

Kısacası, önümüzdeki 15 – 20 gün siyasi açıdan hareketliliği yitirmeyecek...

UBP’de genel başkanlık, akabinde de hükümet senaryoları ile çırpınacağız...

Yine dinlenmek yok anlayacağınız...

-*-*-

Haaa UBP’de ne mi olur?

Belli ki “bir isim” üzerinde uzlaşamayacaklar...

Yarışacaklar, üyenin seçeceğine de selam verip, yola devam edecekler...

“Ben yenildim, kaçıyorum” da yok artık...

Zaten ismi geçenlerin çoğu daha önce aday oldular, yenilme tecrübeleri de yok değil...

Neyse...

-*-*-

Gelelim esas meselemize...

Kimse kusura bakmasın ama önümüzdeki Pazar günü büyük av başlıyor...

Profesyonel anlamıyla avcı değilim...

Ama bu geleneği, bu keyfi, her Pazar yaşamak isterim...

Önce bir yürüyüş, sonra Salih, Günhan, Kenan Örgen ve Ersan Nuri ile piknik keyfi.

-*-*-

Kenan, UBP Genel Sekreter Yardımcısı...

İkinci hafta, UBP kurultayına denk gelecek, herhalde gelemeyecek ama ilk hafta gelir mi gelmez mi, gelebilir mi gelemez mi bilemem; ben, Ersan ve Salih kesin gidiyoruz...

-*-*-

Şu andan itibaren yazacaklarım; en başta Avcılık Federasyonu’na, sonra İçişleri Bakanlığı’na ve daha sonra da hükümetedir.

-*-*-

Avlanma ruhsatı çıkaranlara saygısızlık da etmek istemem ama ben avlanma ruhsatı çıkarmıyorum.

Neden?

Protesto maksadı mı?

Hayır!

Ama, bin 500 TL civarında bir parayı ödeyebilecek takat yok!

Ava gidebilmek için verecek bin 500 liram bulunmuyor!

-*-*-

Git bir avcılık kulübüne üye ol, 250 plastik fişenk kovanı topla, sonra 400 müdür, 500 müdür kadar TL’yi götür ve avlanma ruhsatı çıkar diyorsanız, onu da yapamam, yapacak zamanım da yok. Kaldı ki 250 boş plastik fişeği nereden toplayayım?

-*-*-

Bir arkadaşa bahsettim, “ben sana borç veririm, ne demek” dedi.

Sağ olsun...

Bir başka arkadaşım, “Gardaş ben öderim” dedi; o da sağ olsun!

-*-*-

Evet, avlanmak için ruhsatım yok.

Ama ava gideceğim!

Polis kardeşlerimden ricam, benim gibi olanlara göz yummaları falan değil ama lütfen söylesinler, başka şansım var mı?

-*-*-

Gitmeyeyim mi?

Bu mudur yani amacınız?

Parası olmayan gitmesin mi?

-*-*-

Hükümet, federasyon ve her kim bakıyorsa bu işe; ekonomik durumları da göz önünde bulundursun lütfen...

Yok canım benim; bin 500 TL avlanma ruhsatı param yok!

Hem çok pahalı, hem zaman kötü!

Acilen oturun, bir şeyler düşünün...

Ava gideceğim!

Ve benimle aynı durumda olan “bu işin hastası” onlarca kişi biliyorum...

Onlar da gidecek!

Hepimizi ya toplayacak, içeri sokacaksınız!

Ya da oturun, çare düşünün!

Yok kardeşim, bin 500 TL ruhsat parası yok yani!

Ayıbı da yok bunun ayrıca!

Yok çünkü!

Yok!