Bir “yatırımcı” ile sohbet ediyorduk…

“Borçlandım, apartman yaptım, öğrencilere kiralayacaktım, dairelerin hepsi boş… Borcumu ödeyemiyorum… Ve borcum Sterlin… Ne yapayım?”

Nasıl bir yanıt verirsiniz?

“Aha UBP’nin genel başkanı da belirlendi - belirleniyor; Cumhurbaşkanı’nı da seçtik; Türkiye de yanımızda; korkma” diyebilir miyiz?

Diyemeyiz!

Türkiye’nin ekonomik varlığı, özellikle devlet maaşları ile ilgili destektir aslında…

Özel sektör çok sıkıntılı…

-*-*-

Çok büyük bir ikinci el otomobil satan şirketin yöneticisi ile sohbet ediyorduk…

“İki aydır tek bir araç satmadık; borcu olanlar da ödemiyor…” dedi…

“Bankaya bağlamadınız mı?” diye sordum…

“Bankaya bağladıklarımız da var ama şahsi kredi kullandırdıklarımız da var” dedi…

Ve bir çok müşteri, otomobil veya araç taksitini ödemiyor, ödeyemiyor…

Peki ne yapıyorlar?

Kimisi, “gelin otomobilinizi alın, sorry ödeyemiyoruk” diyor; bir kısmı ise “mahkemeye verin, ödeyemiyoruz” diye tabiri caizse pişkince davranıyor…

-*-*-

Nasıl bir yanıt verirsiniz bu insanlara?

“Aha UBP’nin genel başkanı da belirlendi - belirleniyor; Cumhurbaşkanı’nı da seçtik; Türkiye de yanımızda; korkma” diyebilir miyiz?

Türkiye, devletimizin maaşlarına katkı koyuyor…

Özel sektör işsiz, aç, zor durumda!

Çaresiz!

-*-*-

Salgın, en çok özel sektörü etkiledi…

Kalkınma Bankası’na da özel bankalara da “geri dönüşler” yani “borç ödemeleri”nin çok düştüğünü, çok azaldığını yani insanımızın “borcunu ödeyemediğini veya ödemediğini” işitiyoruz…

-*-*-

Bir tek devlet çalışanları ve bazı özel sektör çalışanları hala maaşlarını “tam” alabiliyor…

-*-*-

Pek yakında dövize bağlı olarak her şey daha pahalı olacak…

Özel okullar sıkıntıya girer mi?

Girecek!

-*-*-

Oteller battı, zor toparlayacak…

Seyahat acenteleri kapatmadıysa, kapatacak…

-*-*-

Daha çok örnek verebiliriz…

Eğlence yerleri, restoranlar, kafeler “tam anlamıyla ayakta kalmayı” unutacak, küçülecek…

-*-*-

Çok derin bir sıkıntılı döneme giriyoruz…

Her ne kadar “aşı bulundu bulunacak” dense de, Avrupa’daki korkunç yükseliş; Güney Kıbrıs’taki durum; Pazartesi bizde yaşanacak “bileklikli” girişler endişemizi azaltmıyor…

-*-*-

Doğrusu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Kasım’da gelecek olması; mevlit canlı yayınının Haspolat’taki camide yapılması; “mide doldurmuyor”…

-*-*-

Ne mi yapmak lazım?

Ya çok yoksullaşıp, 50 sene öncesine döneceğiz…

Ya da Türkiye için çok “büyük bir miktar” sayılmayan yüklü maddi kaynakla 2021’i öyle veya böyle atlatacağız!

Son bir çare daha var aslında; “Hepimiz yurt dışına kaçacağız!” (Yurt dışı seçeneklerinden biri Güney Kıbrıs olacak…)

-*-*-

Yani, ikinci seçenek dışındakiler ürkütüyor değil mi?

O zaman, Cumhurbaşkanı, yeni seçilecek UBP Genel Başkanı, muhalefet partileri ve liderleri; çok iyi düşünmek zorundadır!

Siyasetimizin şova, kişisel hesaba ve katakulli okumaya son vermesinden başka şansı yoktur!

Ya da son şansımız, siyasetimizin kişisel hesaptan, şovdan ve katakulliden vazgeçip, elle tutulur “iş” yapmasıdır!