Covid – 19’un olumsuz etkilemediği sektör yok gibi...
Sağlıkta ne kadar zavallı olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu.
Uluslararası siyasette Türkiye olmasa, kimsesiz pozisyonumuzu da...
Turizm çöktü.
Turizmden beslenen yan sektörler bitti.
En önemlisi eğitim darmadağın oldu.

-*-*-

Hükümetler veya hükümet, elinden geleni yaptı ama elinden 500 koyun ithali dışında pek fazla bir şey gelmediği de apaçık ortaya çıktı.

-*-*-

Yine de devlet sektörü çok şükür ayakta.
Herkesin mutlaka kendine yardımcı olan devlet çalışanı veya devlet emeklisi bir yakını vardır... 
Sosyal sigortası – ihtiyat sandığı yatırılan özel sektör çalışanı da bin 500’dü, 2 bin TL’ydi, en azından “sadece ekmek” alabilecek maddi desteği gördü.

-*-*-

Uzatmanın anlamı yok ama sosyal hayat darmadağın oldu.
Çocukların eğitim açısından geleceği sıkıntıya girdi.
Ülkenin geleceği endişelendiriyor.
“Bu salgın bitecek mi yoksa ilanihaye böyle mi devam edecek?” sorusuna yanıt bulabilen de yok...
Aşı gelecek mi gelmeyecek mi?
Bu soruya net yanıt verebilen de olamaz!

-*-*-

Ama yine de, iki grup insan var ki; onların durumu çok daha kötü... Ve sanırım onlarla ilgili empati yapmamız kaçınılmaz...
Birincisi, “günlük ya da gündelikçi olarak çalışan – kaçak kesim”...
“İşsiz kaldım, aç kaldım” diyerek polise gitse, sınır dışı edilecek!
Suçlu muamelesi görecek!
Ve tabii ki bu kesimin çok ciddi riskleri de söz konusu; aç kalıp suça yönelmek gibi...
Aç kalan ne yapar?
Çalacak abi, bunun kaçarı yok!


-*-*-

Peki çözüm?
Sosyal devlet mi?
İşte sosyal devlet, burada çok önem kazanıyor...
Bu insanlara barınak ve aş sağlanması lazım.
Nasıl mı?
Sağlayamıyor musun?
Böbürlenmeyeceksin o zaman “devletim” diye!
Susacaksın!

-*-*-

Ve ikinci bir grup insan...
Sayıları çok olmayabilir...
Belki 100, belki 300 kişi...
Bunlar tutuklular...
Davalarının görülmesini, hapishanede bekleyen insanlar.

-*-*-

Suçlu mu bu insanlar?
Kesinlikle değil!
Tutuklu!
Her tutuklanan ve her tutuklu yargılanan “suçlu “mudur?
Değildir!
Suçu mahkeme tarafından sabitlenmemiş kimseye “suçlu” diyemeyiz!

-*-*-

Aralarında, “suçlu” olup, aldığı cezayı istinaf edenler de olabilir.
Şartlı salıverilmeden yararlanmak isteyenler de.

-*-*-

Pendemi nedeniyle alınan tedbirlerin bence en ciddi yaraladığı kesim bu kesimdir.
Çünkü duruşma günleri belli değil...
İleriye atılıyor.
Mahkemeler çalışmıyor...
Düşünün, belki de bu hafta içinde duruşması olan ve mahkemeyi kazanıp salıverilmeyi umut eden bir tutukluya, “duruşmanız iki ay sonraya ertelendi” diyorsunuz!

-*-*-

Şirketiniz mi battı?
İşinizi mi kaybettiniz?
Maaşınızı mı alamadınız?
Maaşınız kesintiye mi uğradı?
Hatta PCR testiniz pozitif mi çıktı?

-*-*-

E bir de, suçsuz olduğunuzdan eminsiniz ve sürekli duruşmanız erteleniyor; 250 kişilik hapishanede, 800 kişiyle birlikte, bekliyorsunuz!
Lütfen empati yapın!

-*-*-

Ve ey dışarıdakiler, ne olur halinize şükredin!
Batsanız da, parasız kalsanız da, hasta bile olsanız da, özgürsünüz...
En azından “sokağa çıkma yasağı” olsa dahi, markete gidiyorsunuz, gezme kaçamakları yapıyorsunuz, dilediğiniz televizyon kanalını izliyorsunuz, dilediğinizle sohbet ediyorsunuz, internet denen derinliklerde dilerseniz kayboluveriyorsunuz, kitap okuyorsunuz, dilediğiniz yemeği pişiriyorsunuz, mangalınızı yakıyorsunuz, gelsin gitsin alkol, sevdiklerinizi kolyabailiyorsunuz...
Babasınız...
Annesiniz...
Ve çocuklarınız sağ salim yanınızda, kucağınızda...

-*-*-

Mahkumiyet almış, suçu ve cezası kesinleşmiş insanlar için de çok zor ama duruşma günü yaklaşan ama yine de ertelenen ve kesinlikle “masumum” diye düşünen biri yerinde olmak ister miydiniz?

-*-*-
Allah kimseyi düşürmesin!
Allah kimseyi kötü yola saptırmasın!
Allah kimseyi hele de masumken, demir parmaklıklar arkasında bekletmesin!

-*-*-

Azıcık da halimize şükretmeyi becersek, eminim çok daha fazla bir birimizi seveceğiz.

-*-*-

Daha özgür...
Dilediğini daha rahat düşünüp söyleyebilen; daha mutlu, daha sevgi dolu, daha sıcak, daha içten insanlar olmayı başarmak zorundayız.
Özgürlük çok değerlidir.

-*-*-

Koronavirüs mü?
Covid – 19 mu?
Şu anda en büyük tehlike bu!
Doğrudur, şu anda hepimiz o belayla uğraşıyoruz da hapiste bulaşa ne dersiniz?
Üstelik, “masum olduğunuzdan eminsiniz – duruşma gününüz yine ertelendi ve Covid – 19 oldunuz!”...
Allah göstermesin!

-*-*-

Bunları neden mi yazdım?
Belki bir çözüm, bir çare, bir formül bulursunuz da kimsenin mahkemesi ertelenmez; insan hakları incinmez, hukukun üstünlüğü zedelenmez, geciken adalet, adalet olmaktan çıkmaz diye... 
Ve tabii ki hepsinden önemlisi hapishanedeki mahkum ve tutukluların da insan olduğunu belki hatırlarsınız diye...