Geldik bir 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ne daha... Yine siyasilerin şaşalı sözlerinin havada uçuşacağı ve yine yıllardır aynı çığlığı atan engelli vatandaşlarımızın hiç duyulmayan sesinin savrulacağı gün... Ve ben bugün yine çok gereksiz bir yazı yazmaya karar verdim... Gereksiz...Çünkü gerekli yerlere ulaşmayacağından adımın Gizem olduğu kadar eminim..
Hatırlanmak elbette de çok güzel ancak 3 Aralık engellilerin engelini kutlama günü değil... Gün aslında engeli olanları anlamanın, empati kurmanın, farkında olmanın, “yaşamı O'nlar için nasıl daha yaşanılır kılarız” ı  tartışmanın günü....
Yazıyı kaleme aldığım sırada bir arkadaşım aradı ve "Senin elin kolun uzundur. Bir engelli annemiz var. Tekerlekli sandalyesi hareket edemeyecek  kadar eskidi. Eve mahkum olmuş durumda. Hem parasızlık hem çaresizlikle mücadele ediyor.  Bak yardım et lütfen" dedi.   Ben elimden geleni yapacağım... Peki ya hiç tanıdık bulamayanlar ne yapacak? 
Koskoca bir devletiz ya hani!!! Engellesine sahip çıkamayan o devlet... Yanlarında sapasağlam durabilmemiz, kol kanat olabilmemiz gerekenleri görmezden geldiğimiz KKTC...  
Sosyal devlet olmak diye de bir şey var ya hani... Halkına yaşam güvencesi vermek,  işsizlere işsizlik yardımı, yaşlılara, engellilere ve fakirlere insanca yaşam şansı tanımak, hayatlarını kolaylaştırmak, sağlık ve eğitim haklarından eşitçe yararlanmak gibi hakları yaratan devlet demek istiyorum yani… Eeee bu işler  buralarda pek kolay değil…Sosyal devlet olmak da… Sosyal haklar, demokrasiye, insana saygısı olan devletler ve hükümetler tarafından tanınır… Bunu başaran devletlerde, vatandaş siyasetçiye, kamu çalışanına kısacası devletine güvenir…
Ve biz bir 3 Aralık'ta daha aynı gerçeklerle başbaşayız... Özel gereksinimi olan bireyler ne gerekli eğitimi ne  ilgiyi ne saygıyı ne de yaşam hakkını bulabiliyor. Toplumsal ve devletsel ayıpları yüzümüze yine  bir tokat gibi vuruyor.  Binalarımız, kaldırımlarımız, yollarımız, devlet dairelerimiz, işletmelerimiz engellilerin “engeli” durumunda… 
Yani işin özeti, gerçek engeli olanlar fiziksel, zihinsel, görme, işitme  engeliler değil... Aklı olup da onu çalmaya, çırpmaya kullananlardır... Gözleri görmesine  rağmen bakmayı bilmeyenlerdir...Kalbi atmasına rağmen sevmeyi bilmeyenlerdir...  “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyerek  işitebilen kulağını  her şeye kapayanlardır.  Demem o ki; ‘Engelli’ olan devlet ve bizleriz… Engellileri dikkate almayan ve çoğu zaman yok sayan zihniyetleriz...
Bir Engelliler Günü'nde daha çok  üzgünüm...