Cenevre’den ülkeye döndük ve yavaş yavaş da Kıbrıs Konusundan kendi özel konularımıza ve sorunlarımıza yeniden adapte olmaya başladık sevgili dostlar.

Tüm dünya Covid belası ile uğraşırken biz ne yapıyoruz? Geleceğe nasıl hazırlanıyoruz? Bu soruların yanıtları son derece önemli.

Zira salgının başladığı geçen yılın Mat ayından bu yana KKTC’den 140 Bin civarından insan göç etmek zorunda kalmış. Bunların büyük bir çoğunluğu turizm emekçileri.

Kapanan oteller ve gazinolar yüzünden pek çoğu ülkeyi terk etmek zorunda kalmış. Tabi sadece kendileri değil onlarla beraber yaşayan aileleri de ülkeyi terk etti.

Hal böyle olunca üretim ve tüketim arasında büyük bir boşluk oluşmaya başladı iç piyasada. En basitinden su üreticisinin yıllık kaybı yüzde 60’ları geçti.

Fırınıydı marketiydi derken büyük bir kayıp var ekonomide. Peki, bu kaybı yerine nasıl koyacağız? Bununla ilgili bir yol planımız var mı bu ülkede?

Yok…

Kayıpları yerine getirebilmek için bir yol planımızın olmadığı gibi var olan sektörleri de korumak gibi bir gailesi yok devleti yönetenlerin. Eğer Türkiye para gönderirse maaş var. Türkiye’den para gelmezse o da yok.

İyi de Cenevre’de “TANINSIN” dediğimiz KKTC, bu hali ile nasıl bir “EGEMEN” devlet olacak ki?

Bakın, şu sıralar Maliye Bakanlığı bürokratları ülkeyi nasıl daha da batırırız arayışına girmişler, Yükseköğretim ve Turizm’den sonra ki en büyük gelirimiz olan Bahis Şirketlerini ülkeden kaçırmak için yasa hazırlığı yapıyorlar.

Her yıl on milyonlarca lire vergi ödeyen bu şirketlerden bir tanesi geçtiğimiz hafta ülkeyi terk etme kararı aldı. World Star Betting çalışanlarına aybaşı işten durdurma yazısı gönderdi.

Diğer bahis şirketleri de sırada. Girne’de sadece bu işten ekmek yiyen 10 bin kişi şimdi işsiz kalma gerçeği ile yüz yüze.

Bu insanların da işlerinden olması hatta pek çoğunun Ada’yı terk edecek olmasının faturasını kim ödeyecek?

Sırf iki üç kişiyi, geçmişteki mahkemelerden kurtarmak ve bu işten rant elde etmek için Maliye Bakanlığı ülkeyi daha da kötü bir duruma soktuğunun farkında bile değil.

Söz konusu yasa nasıl olduysa Ekonomik Programa da dahil edilmiş. Bizim bürokratlar “bunu Türkiye istedi” yalanın arkasına saklanıyor. Türkiye’nin makamlarına sorunca da “KKTC’den talep geldi” deniliyor.

Kısacası 10 bin kişi daha bu aybaşı işinden olmak üzere. Batan bir ekonomiyi büyütme derdinde olmayan bir anlayış ile Cenevre’de KKTC’nin tanınmasını ve Egemen olmasını istemek, abesle iştigal etmekten başka bir şey değil sevgili dostlar…