Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Brüksel’de yürüttüğü yoğun propaganda sonucu bildirgede Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki egemenlik hakları hedef alındı.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarının “yasa dışı” olduğu öne sürülen bildirgede, Ankara’nın “iyi komşuluk ilişkilerine riayet etmesi” çağrısında bulunuldu. Bildirgede, “Konsey, AB Komisyonu ve Dış İlişkiler Servisi’ni gecikmesizin uygun tedbirleri almaya davet ediyor.” ifadesine yer verildi.

Bildiriye yansıyan ifadelere Türkiye Dışişleri Bakanlığından yanıt gecikmedi.
TC Dışişleri Bakanlığı’nın yazılı açıklamasında, kararların AB’nin, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar ile karşı karşıya kaldığı sınamalara rağmen attığı adımları anlamaktan ne kadar uzak olduğunu göstermekte olduğu ifade edildi.
AB’nin, 2004’te Güney Kıbrıs Rum Yönetimini üye olarak almakla büyük bir hata yaptığı belirtilen açıklamada, “Şimdi ise bu hatayı sürdürmek uğruna Türkiye-AB ilişkilerini Kıbrıs sorununa indirgemekte ve bu sorunun rehinesi haline gelmektedir. AB’nin, kararlarını yine tarafgir şekilde tamamen Rum bakış açısıyla kaleme aldığı görülmektedir. AB bu kararları alırken bir ilkeler ve değerler topluluğu olarak değil, pazarlıklara dayalı bir çıkar grubu şeklinde hareket etmiştir. Bu durum, AB’nin kuruluş felsefesine aykırıdır.” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, “AB’nin ‘Birlik dayanışması’ argümanıyla, egemenliğe dair ikili ihtilaflarda kendisini adeta bir mahkeme olarak görmesi ve fevkalade teknik boyutları bulunan deniz sınırlandırması gibi hassas konularda siyasi saiklerle taraflı açıklamalar yapması bölgesel barış ve istikrara hizmet etmeyen bir tutumdur. AB’nin, geçmişte hiçbir zaman kendi üyelerinin çakışan deniz yetki alanı iddialarına ilişkin ikili meselelerde taraf olmadığı bilinmektedir. AB’nin mevcut tutumu esasen Ege ve Doğu Akdeniz’e ilişkin Rum-Yunan ikilisinin Türkiye’nin ve Kıbrıs adasının ortak sahibi KKTC’nin haklarını gasbetmeye matuf, temelsiz ve maksimalist tezlerine dayanmaktadır. Bu tezleri bütünüyle reddediyoruz.” ifadeleri kullandı.

AB’nin Doğu Akdeniz’e ilişkin kararlarının hukuki temelden yoksun olduğunun hatırladığı açıklamada, “AB’nin bu taraflı ve gerçeklerden kopuk tavrını değiştirmeye davet ediyoruz.” denildi.

Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de barış ve istikrardan yana olduğu hatırlatılarak, “Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru hakları ve çıkarları hilafına adım atanlar, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’yi bölgede yok saymaya kalkışanlar, bu amaçlarına asla ulaşamayacaklar.” değerlendirmesi yapıldı.

Kıbrıs Türklerinin, Ada’nın enerji kaynakları ve enerji gelirleri için ortak enerji komisyonu kurulmasını önerdiği vurgulanan açıklamada, “Ancak bu öneri Rumlar tarafından reddedilmektedir. Ada’da çözüm bulunana kadar ortak enerji komisyonu olumlu bir adım olacak ve taraflar arasında güveni arttırarak kapsamlı çözümü kolaylaştıracaktır. Bu gerçekleşene kadar, Türkiye gerek kendi deniz yetki alanlarındaki hak ve menfaatlerini gerek Kıbrıslı Türklerin meşru hak ve çıkarlarını savunmak amacıyla gerekli adımları atma yönündeki kararlılığını koruyacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır” ifadelerine de yer verildi.

(BRT/AA)