Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisi Sözcüsünün yaptığı açıklamanın; “AB’nin yalnızca Kıbrıs sorununda karşıt taraf değil, Kıbrıs Türk halkının her türlü hak ve çıkarlarının karşısında olduğunun açık bir göstergesi” olduğuna vurgu yaptı.

Ertuğruloğlu, “AB geleceğimize kendi çıkarları doğrultusunda hükmedebileceği sanrısını tahammül edilmez bir boyuta taşıdı” dedi.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, AB’nin; KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na Gözlemci Üyeliğine dair açıklamasına yanıt verdi.

Ertuğruloğlu, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisi Sözcüsünün dün yaptığı açıklamanın, AB’nin yalnızca Kıbrıs sorununda karşıt taraf değil, Kıbrıs Türk halkının her türlü hak ve çıkarlarının karşısında olduğunun açık bir göstergesi olduğuna vurgu yaptı.

KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı Gözlemci üyeliğiyle ilgili bu açıklamanın, AB’nin Kıbrıs Türk halkının geleceğine kendi çıkarları doğrultusunda hükmedebileceği sanrısını tahammül edilmez bir boyuta taşıdığına işaret eden Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı’nın kararını duyuran açıklamalarını reddetmek veya Teşkilata üye devletleri uyarmak, kendi üyelerine dahi söz geçiremeyen Avrupa Birliği’nin haddi değildir. Esasen bir başka uluslararası kuruluşun kararlarına karışma hakkı olmadığını çok iyi bilen AB, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına duyduğu hazımsızlığa yenilerek, komik duruma düşmüştür.

AB açıklamasında, doğrudan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili yer alan unsurlar kabul edilemez olmakla kalmayıp tümüyle yanlıştır. AB’nin yanlı ve yanlış politikaları, KKTC’nin, her zaman kendi kaderini kendi tayin etme hakkı olan Kıbrıs Türk halkının, 1960 Anlaşmalarıyla da teyit edilen egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü gibi müktesep haklarını kullanarak kurduğu demokratik bir devlet olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Kıbrıs Türk Halkının kendi kaderini kendi tayin etme hakkını, Kıbrıs adası üzerindeki meşru hak ve çıkarları ile Kıbrıs’ın geleceği üzerinde en az Rum tarafı kadar söz sahibi olduğu gerçeğini göz ardı etmeye devam eden Avrupa Birliği’ne artık son çağrılarımızdır. AB, Rum tarafını, tek taraflı olarak üyesi yaparak başladığı yanlış kararlar zincirine yeni halkalar eklemektedir. Bu durum başta üye ülkelere zarar verebilecek bir çıkmaza sebebiyet verecek bir boyuta gelmektedir. Gerek Rumlar, gerekse AB Kıbrıs sorunu için herhangi bir çözüm şekli dikte etme hakkına da erkine de sahip değildir.

Tüm bu gerçeklerin bilinciyle, Kıbrıs Türk tarafı olarak gelinen aşamada iki devletli çözümün en doğru ve sonuç verici model olduğuna dair inancımız artarak devam etmektedir.

Bu açıklama, AB’nin yeni vizyonumuzun zemin bulması ve yanlı yaklaşımının artık değerini yitirmeye başlamasından duyduğu rahatsızlığı yansıtmaktadır.

Avrupa Birliği, özgür iradesini iki devletli çözümden yana kullanan Kıbrıs Türk tarafı ve halkına yönelik bedel ödetme, baskı yapma ve her alanda haklarını kısıtlama politikasına, esasen kendi değerleri doğrultusunda, bir an önce son vermelidir.

Bu vesileyle, KKTC hükümeti olarak AB’nin mevcut tutumunun devam etmesi halinde Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi, tüm seçenekler ile birlikte, ivedilikle gözden geçirip, yeni bir düzenlemeye gitme yönündeki kararlılığımızı duyururuz.”