Bir çok ülke koronavirüs tedbirlerini yumuşatmaya başladı.
Hatta vaka sayısı açısından Avrupa’nın rekortmen ülkeleri de bu tedbirleri yumuşatmayı konuşuyor!
Neden?
Çünkü tabiri caizse, bir çok kişiye göre, tedbirler yumuşatılmasa da yumuşatılsa da “insanlar ölecek” de ondan!

-*-*-

Bu ne demektir?
Bu şu demektir: Şu anda savaş vardır ve bu savaştan gayet iyi çıkma ihtimalimiz yüksektir ama peki ya sonrası?

-*-*-

“Ekonomik savaş?”...
Hani 1974’ü kazandık ama sonrasında tamamen döküldük ya!!!
“Dökülmedik mi?”.
Dökülmeyenler olabilir elbette, ganimetten köşe dönen olmuştur mutlaka ve hala o ganimeti yiyenler de olabilir ama kabul etmek şarttır ki, 1974 sonrasını yönetemedik!

-*-*-

Şimdi durum daha da kötüdür!
Artık ganimet de yok!
Dolayısıyla koronavirüs bağlantılı ölümleri önleme başarısı “büyük zafer” olur ama sonrasını toparlayamazsak, kesinlikle yoksullaşırız...
Hem de çok ciddi anlamda...

-*-*-

Haklı veya haksız tartışmasına girmeye gerek yok; bir çok kişi “yavaş yavaş açılmalar başlasın” demeye başladı!

-*-*-

Buna karar verecek olan ve sorumlusu da Sağlık Bakanlığı ve Hükümet’tir...
Yavaş yavaş açılımlara hazır mıyız değil miyiz?
“Kesinlikle önerilen maske takma olayı” dün Lefkoşa’yı dolaştım, çok ciddi oranda “dikkate alınmıyor!”...
Kimse sallamıyor!
Bu arada belirtmekte fayda var; sokağa çıkma yasağını veya “evde kal” uygulamasını takmayanların sayısı da çok ciddi anlamda artmıştır.

-*-*-

Dünya’da veya Avrupa’da “yavaş yavaş” açılımı savunanların sayısı çok fazlalaşmaya başladı...
Karşı olanların sayısı da az değil...
Özellikle yavaş yavaş açılıma karşı olan çevrelerin en büyük endişesi nedir?
Bu soru çok önemli!
Endişe; “İkinci dalga” denen ve hatta “Üçüncü dalga”, “Dördüncü dalga”yı da yaratabilecek “bulaşma – yayılma riski”dir!

-*-*-

Bu riski en alt seviyeye; hatta sıfıra indirmeden “açılmaya” karşı olanlar mı haklıdır; yoksa “yavaş yavaş açılmak şarttır, kaçınılmazdır” diyenler mi?
Buna karar vermek kolay değil!
Kararı; özellikle sağlıkla alakalı “bilen insanlara” danışarak “hükümet” verecektir diye düşünüyorum ve bazı bilgiler paylaşmak istiyorum...

-*-*-

1918 yılında 50 milyon insanın ölümüne sebep olan salgın; çok önemli bir örnektir.
Salgının birden fazla dalgasının olabileceğinin en bilinen kanıtı 1918’deki grip salgınıdır.
Ve sonradan gelen dalgalar, ilk dalgadan çok daha öldürücüydü.

-*-*-

1957 ve 1968’de Dünya yine öldürücü grip salgınlarını yaşadı ve tüm kaynaklar, bu salgınlarda ikinci ve üçüncü dalgaların daha öldürücü olduğunu yazıyor.

-*-*-

2009’da H1N1 denen grip pandemisini yaşadık.
Nisan ayında ilk kez görüldü; “bitti” dendi. Sonbahar’da bir daha vurdu.

-*-*-

Uzmanlar diyor ki; aşı ile birlikte insanlardaki bağışıklığın gelişmesi söz konusu olmadan, bu pandeminin önüne geçilemez.
Ve aynı uzmanlar “öneriyor” ki; “Yavaş yavaş da olsa, açılım konusunda aceleci davranmayın!”...

-*-*-

Dün bile Lefkoşa’da sokaktaki “maskesiz insan sayısı” çok yüksekti.
İnsanımızın veya “KKTC’deki insanların” maske takarak, hijyene dikkat ederek, sosyal mesafeyi koruyarak davranması ne kadar mümkündür?

-*-*-

Bu konuda ne kadar eğitimli, kültürlü, duyarlı, bilinçli, kuralcı bir toplumuz?
Bu soruya “hamasi yanıt” vermek, ciddi sıkıntıyla mücadelede “komik” olmaktır.

-*-*-

Test sayımız azdır.
Yetersizdir.
Bu salgınla yeterince mücadele edemiyoruz demektir.
Pandemi hastanemiz neresidir?
Ne kadar yeterlidir?
Laboratuvarlarımızın durumu nedir?
Mağusa’da yapılan test hatalı mı çıkmıştır?
Yoksa Lefkoşa’daki test mi hatalıydı?

-*-*-

Şu anda açık olan iş yerlerinde çalışanlara test yapıldı mı?
Dün benzincide durdum, sordum, “yapıldı mı?” diye, “hayır” dendi!
Markette, kasapta sordum!
Yapılmadı!
Eczacı bir arkadaşa sordum, “yapılmadı” dedi!

-*-*-

Ve son olarak görüşümü belirtmek istiyorum: “... Eldeki zavallı olanaklarımızla mümkün olduğunca iyi götürdük; sağlıkta çok daha güçlü ve etkili bir yapı kurmak için canımızı dişimize takalım, bekledik, çok az daha bekleyip, ondan sonra yavaş yavaş açalım”...

-*-*-

Neyse!
Aşı ve yaygın bir bağışıklık yoksa; koronavirüsün dalgalarının önüne geçilemeyeceği net bir şekilde açıklanmaktadır...
Dünya Sağlık Örgütü diyor ki, “Daha en kötüsünü yaşamadık”...
Sonuç: Açılımlar için acele etmemek şart!