Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, sürecin yurt dışına taşınması noktasındaki ısrarını en sonunda Rum Lider Nikos Anastasiadis’e de kabul ettirdi. Ara bölgede yer alan bir toplantıda güvenlik ve garantilerle ilgili yapılan “fikir eksersizi” Anastasidis’in ikna olmasını sağladı.

Üstelik, iki lider, garantörlerin de yer alacağı “Beşli konferans” konusunda da uzlaşmıştı. New York’a, dönemin genel sekreteri ban ki Moon ile pozitif bir görüşme için yola çıkan Türk heyeti, büyük bir şok yaşamıştı.

Akıncı’nın ilk kez “şok yaşadığı ve Anastasiadis’e güveninin kırıldığı” bu olay, sürecin değir aşamalarında da devam edecekti.

“Limasollular bu işi çözer” noktasından hızla uzaklaşmaya başlayan liderler, kendi aralarında da güven bunalımı yaşamaya başlamıştı. Üstelik, ara bölgede anlaşılan “Güven Yaratıcı Önlemler” de hayata geçmiyordu. Ne telefon, ne elektrik ne de yeni kapıların açılması noktasında ileri adım atılabilmişti.

Üstelik, güneyde Türk şoförlerin kullandığı araçlara sık sık yaşanan saldırılara rağmen, adli bir adım da atılmadı. Liderler için New York ciddi bir sıkıntı halini aldı.

Beklentiler boşa çıktı

İki liderin masaya oturdukları ilk günlerde kamuoyuna yaptıkları ortak açıklama ile gündeme getirdikleri güven yaratıcı önlemler her iki toplumda da ciddi bir motivasyona neden olmuştu.

Gündelik pratik hayatı kolaylaştırıcı olumlu açılımlar Kıbrıs’ın hem kuzeyinde hem de güneyinde, federal çözüm hedefinin sadece kuramsal bir hedef değil, gündelik hayatı ciddi şekilde dönüştürecek bir amaç olduğu konusunda yeni bir bakış açısının ortaya çıkmasını teşvik etmişti.

Cep telefonlarının karşılıklı olarak Kıbrıs’ın her noktasında normal bir şekilde çalışabilmesi başta olmak üzere, elektrik şebekelerinin kalıcı olarak birleştirilerek enterkonnekte olarak çalışmasının güven yaratıcı somut önlemler olarak gündeme gelmesi, her iki liderin kendilerini kamuoyu önünde bağlayıcı bir şekilde açıklama yapmalarına karşın aradan geçen bunca ayda hayata geçmedi.

“Mevzuat” işbirliğine engel oldu 

Elektrik ve iletişim alanındaki işbirliği ve yeni ortamın yaratılması için tüm teknik hazırlıkların tamamlanmasının ardından, Rum Lider Anastasiadis’in “mevzuatımızda işbirliği için engeller var” gerekçesi, Kıbrıs Türk tarafında ciddi bir hayal kırıklığı yarattı.

Telefon ve elektrikte kalıcı işbirliği kararı alınıp açıklanırken de yürürlükte olan mevzuatın işbirliğinin teknik olarak mümkün olduğunun kanıtlanmasının hemen ardından siyasi bir gerekçe olarak keşfedilmesinin, Cumhurbaşkanı Akıncı’da Rum Liderin çözüm konusundaki samimiyeti ile ilgili ilk soru işaretlerini doğurduğu biliniyor.

Ve New York…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ara bölgede kısır bir sarmal içerisine sürüklenen görüşmelerin sonuç odaklı bir şekilde devam edebilmesi için Kıbrıs dışına garantörlerin de katılımı ile yapılacak olan Kıbrıs Konferansı düzeyine taşınması fikrinde ısrarlı idi.

Akıncı’nın bu konudaki ısrarlı ve kararlı tutumuna BM çevrelerinden de destek gelmeye başlamıştı.

Bu arada Rum tarafı ilk dört konu başlığında kendilerinin hep veren tarafta olduğunu düşünüyordu. Garantörlerin de yer alacağı Kıbrıs Konferansı tarzı bir toplantı için Kıbrıs dışına gidilmesine sıcak bakmıyordu.

Kıbrıs Türk tarafı Kıbrıs Konferansı fikrinin kabulünü sağlamak ve Rum tarafının direncini kırmak için bir ileri adım atma kararı aldı. Akıncı ve ekibi Eylül ayında New York’ta BM Genel Sekreteri ile liderler arasında yapılacak görüşme öncesinde Lefkoşa’da garanti ve güvenlik konusundaki konseptlerin değerlendirileceği bir toplantı yapılmasına yeşil ışık yaktı.

Toplantıya sadece liderler ve görüşmecileri katıldı ve ilk kez güvenlik ve garantilerle ilgili Lefkoşa’da bir fikir eksersizi yapıldı. Atılan bu adım sonrasında Rum tarafı Akıncı’nın ısrarla üzerinde durduğu beşli konferans fikrine bakışını değiştirdi.

Rum lider New York’ta BM Genel Sekreteri ile yapılacak liderler görüşmesinde Genel Sekreterden Akıncı ile birlikte beşli konferans çağrısında bulunmasını talep etmeyi kabul etti.

Türk tarafının müzakere masasında gösterdiği iyi niyet ve attığı ileri adım, Akıncı’nın Kıbrıs Konferansı fikrinin ete kemiğe bürünmeye başlayacağı süreci de böylece başlatmış oldu.

Beşli toplantı konusunda artık engel kalmamıştı. Toprak konusu hariç ilk dört konu başlığı yanında garanti ve güvenlik konusu da Lefkoşa’da bir şekilde gündeme alınmış ve taraflar bir birlerini bu konuda da yoklamışlardı…

Gözler artık New York’a çevrilmişti. İki lider New York’a BM Genel Sekreteri’nden beşli toplantı için çağrı yapmasını talep etmeye gideceklerdi…

Akıncı’ya “manifesto sürprizi”

New York’ta liderler planladığı şekilde BM Genel Sekreteri Ban ki Moon ile bir araya geldiler. Akıncı’yı bu görüşmede çok büyük bir sürpriz bekliyordu. Rum Lider Nikos Anastasiadis Lefkoşa’da Akıncı ile vardıkları mutabakatı ara bölgede bırakıp, cebinde uzun bir manifesto ile New York’a gelmişti.

Bu konuda da Akıncı’ya hiçbir şey söylememişti.

Ban ki Moon’un başkanlık ettiği  liderler görüşmesinde cebinden içinde müzakerelerdeki uyuşmazlıkların yer aldığı manifestosunu çıkarıp okumaya başlayan Anastasiadis karşısında Akıncı duyduklarına inanamıyordu.

Halbuki Akıncı ve Anastasiadis ara bölgede Beşli konferans konusunda BM Genel Sekreteri’nin çağrı yapmasını talep etme konusunda anlaşmıştı.

Müzakere ruhunu öldürme girişimi

Şimdi Anastasiadis karşısında oturmuş kendisine daha önce hiç söz etmediği bir metin okuyordu. New York’a gelirken böyle bir metin hesapta hiç yoktu. Belli ki Lefkoşa’da varılan mutabakattan Anastasiadis caymış ve Akıncı ile de bunu paylaşma gereği duymamıştı.

Anastasiadis okuduğu metin ile birlikte aslında Kıbrıs dışında garantörlerin de katılımı ile sonuç odaklı bir toplantı yapılabilmesinin ruhunu orada öldürmeye çalışıyordu. Akıncı şaşırmıştı.