Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, başarıya gidecek bir süreç için netliğin, açıklığın esas olduğunu vurgulayarak,  “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak ne istediğimizi biliyoruz. İstediklerimiz BM parametreleriyle uyumludur. Niyet, siyasi irade  ve kararlılık bizde vardır. Eğer başta Rum tarafı olmak üzere tüm taraflar da aynı niyet, siyasi irade ve kararlılığı sergilerse evet, Kıbrıs’ta çözüm mümkündür. Eğer bunu başaramazsak olası gelişme Kıbrıs’ta bölünmenin kalıcı hale gelmesidir” dedi.
Akıncı, sonuç odaklı, iyi planlanmış ve kısa sürede bir stratejik anlaşmayı hedefleyen ve eğer buna ulaşılırsa altının doldurulması için teknik toplantılara geçilebileceği bir süreç öngördüklerini belirterek, “Bunun için de uzayıp giden müzakerelere gerek yoktur” şeklinde konuştu.
Akıncı,  BM Genel Sekreteri’nin bu süreçte daha aktif bir rol almasını da beklediklerini söyleyerek, Rum lidere, “Bir an önce çoğunluk azınlık mantığından çıkıp ortaklık mantığına yönelin. Referans kavramları ancak bu şekilde tamamlanabilir” diyerek seslendi. 
Akıncı, bugün New York’a gitmek üzere KKTC’den ayrıldı.
Cumhurbaşkanı Akıncı ve eşi Meral Akıncı’yı Ercan’dan Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay, Sağlık Bakanı Ali Pilli, GKK Yardımcısı Tuğgeneral İbrahim Dağman ve Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu ile diğer bazı yetkililer uğurladı.
Akıncı, New York’a hareketinden önce Ercan’da basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Akıncı’ya Meclis Başkanı Uluçay ve Sağlık Bakanı Pilli de eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, New York temaslarının en önemlisinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile yapacağı görüşme olduğunu kaydetti.
New York’ta Genel Sekreter ile ayrı ayrı görüşme yapılacağını dile getiren Akıncı, bundan sonrası için Genel Sekreterin önerisinin ne olacağını göreceklerini söyledi.
Akıncı, “Üçlü bir görüşme de gündemde olabilir ama hemen olması beklenmiyor. Daha sonra, çok da uzak olmayan bir tarihte olması mümkündür” dedi.
TC HÜKÜME YETKİLİLERİ GAYRİ RESMİ DE OLSA 5’Lİ KONFERANSIN TOPLANMASINI İSTİYOR… BİZ BUNA DA KAPALI DEĞİLİZ”
Türkiye Cumhuriyeti hükümet yetkililerinin gayri resmi de olsa 5’li bir konferansın toplanmasını istediğini kaydeden Akıncı, “Biz buna da kapalı değiliz. İyi planlanması, hazırlıklı olunması durumunda bunun da yararlı olabileceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“ANASTASİADİS KAFA KARIŞIKLIĞI, HERKESTE BİR BULANIKLIK YARATTI”
Akıncı şunları ekledi:
“Bunun neden bir ihtiyaç olduğu da şundan ortaya çıkmaktadır. Sayın Anastasiadis 9 Ağustos toplantısına gelinceye kadar kimi yerde iki devletten bahsetti, kimi durumda konfederasyondan bahsettiği bilgilerini aldık. Daha sonra bizimle yaptığı temaslarda ‘gevşek federasyon’ dedi, sonra ‘gevşek federasyon kastetmedim aslında desentralizasyon demek istedim’ dedi. Sonra bir gün çıktı ‘dönüşümlü başkanlığı bırakalım, başkanlık rejimini bırakalım, dönüşümlü başbakanlığa geçelim’ dedi. Dolayısıyla bir kafa karışıklığı yarattı. Herkeste bir bulanıklık yarattı.”
Başarıya gidecek bir süreç için netliğin, açıklığın esas olduğunu vurgulayan Akıncı,  “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak ne istediğimizi biliyoruz. İstediklerimiz BM parametreleriyle uyumludur. Sonuçta referandumlarda da ne olacağına aslında halk karar verecek” dedi.
“NİYET, SİYASİ İRADE  VE KARARLILIK… TÜM TARAFLAR DA BUNU SERGİLERSE ‘EVET’, KIBRIS’TA ÇÖZÜM MÜMKÜNDÜR”
11 Şubat belgesi, 30 Haziran Guterres çerçevesi bugüne kadarki mutabakatların yanı sıra bir diğer önemli hususun da bu sürecin ne şekilde yürütüleceği olduğunu kaydeden Akıncı, şöyle devam etti:
“Biz ucu açık sonu gelmez müzakereler döneminin artık geçmişte kaldığı inancındayız.  Bu yalnız bizim inancımız değil, BM Genel Sekreterliği’nin de görüşüdür. Uzayıp giden süreçler artık bizim işimiz değil. Sonuç odaklı, iyi planlanmış ve kısa sürede bir stratejik anlaşmayı hedefleyen ve eğer buna ulaşılırsa altının doldurulması için teknik toplantılara geçilebileceği bir süreç öngörmekteyiz ve bunun için de uzayıp giden müzakerelere gerek yoktur. Başarıya gidecek bir süreç için netlik, açıklık esastır. Bunun için gerekli olan niyet, siyasi irade  ve kararlılıktır. Bunlar bizde vardır. Eğer başta Rum tarafı olmak üzere tüm taraflar da aynı niyet, siyasi irade ve kararlılığı sergilerse evet, Kıbrıs’ta çözüm mümkündür. Benim inancım dünyada çözümsüz kalmaya mahkum hiçbir sorunun olmadığıdır. Her sorun çözülebilir, yeter ki bu saydıklarım olsun.”
Temennisinin Kıbrıs Türk toplumuna New York’tan iyi haberler ulaştırabilmek olduğunu da belirten Akıncı, “Ancak şu kadarını söyleyeyim, bunun için tüm tarafların aynı şekilde davranması gerektiği ortadadır” vurgusunda bulundu. 
Öte yandan New York’taki diğer temasları hakkında da bilgi veren Akıncı, her genel kurul döneminde bazı uluslararası kuruluşların toplantıları olduğunu da anımsattı. Akıncı, bunlardan birinin de Sosyalist Enternasyonal Başkanlık Divanı toplantısı olduğunu, iki yıl önce davetli katıldığı toplantı için bu yıl da davet aldığını belirtti. Akıncı, toplantıya Sosyalist Enternasyonale üye devlet ve hükümet başkanlarının katılacağını aktardı. 
Avrupa Birliği üst düzey yetkililerinin bazılarıyla da New York’ta buluşacağını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, başka ülkelerin dışişleri bakanlarıyla da temaslarının planlandığını söyledi.
“İYİ NİYET VE YAPICI RUHLA EN İYİSİNİ YAPMAYA GİDİYORUZ”
New York’a her zaman olduğu gibi iyi niyetle ve yapıcı bir ruhla gittiklerini, BM Genel Sekreteri ile de bu ruhla görüşeceklerini belirten Akıncı, “Birleşmiş Milletlerin bugüne kadar yürüttüğü çalışmalarda ortaya çıkan müktesebata ve haklarımıza sahip çıkarak en iyisini yapmaya gidiyoruz” dedi.
Son dönemdeki gelişmelere de değinen Akıncı, liderler olarak 9 Ağustos’ta bir araya geldiklerini, BM Genel Sekreteri’nin kendilerini ayrı ayrı telefonla aradığını, Geçici Kıbrıs Özel Danışman Jane Holl Lute ile yürütülen referans kavram çalışmalarının tamamlanmasını rica ettiğini, ardından da Lute’un adaya gelerek geçmişe kıyasla burada daha uzun süre kalarak bu çalışmaları yürüttüğünü anımsattı. 
“RUM LİDERİN TAVIRLARI NEDENİYLE REFERANS KAVRAMLARINI ALT ALTA KOYUP YAZACAK BİR NOKTAYA ULAŞMAMIZ MÜMKÜN OLMADI”
Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Rum tarafı 9 Ağustostaki buluşmada sanki her konuda anlaşıldı, Lute geldiğinde her şeyi bitirdik ve ondan sonra bir şey oldu ve Akıncı geri adım attı” diye bir algı yarattı. Hayır böyle bir şey söz konusu değildir. 9 Ağustostaki buluşmada Lute ile çalışmalarımızı yürütme kararını verdik. Sayın Genel Sekreter davet ederse üçlü bir görüşmeyi de kabul edeceğimizin işaretlerini verdik. Ve çalışmaları yürütme kararlılığını ortaya koyduk. Ama 9 ağustos görüşmesinde de maalesef Sayın Anastasiadis siyasi eşitliğimizi, etkin katılım perspektifiyle tam ve net bir şekilde kabul etmeye yanaşmamaya devam ediyordu. Guterres çerçevesinin tarihi konusunda, 30 Haziran tarihinin belirtilmemesi konusundaki tavrı devam ediyordu. Dolayısıyla oradan bir net uzlaşma çıkması mümkün olmadı. Sayın Lute’nin yürüttüğü çalışmalarda da maalesef Sayın Anastasiadis etkin katılım konusundaki retçi tavrını sürdürdü. Guterres çerçevesiyle ilgili olarak sulandırma girişimleri bir nebze olsun geriletilmiş olmakla beraber aslında henüz net bir şekilde referans kavramlarını alt alta koyup yazacak bir noktaya ulaşmamızı mümkün kılmadı Sayın Anastasiadis’in tavırları.”
“LONDRA’DAKİ KONUŞMA BİZİ RENCİDE ETTİ”
Rum liderin dün Londra’da yaptığı bir konuşmaya işaret eden Akıncı,  “Söyledikleri bizi epeyi rencide etmiştir. Çünkü gerçeği maalesef söylememektedir. Ortada olan gerçek benim aktaramaya çalıştıklarımdır” dedi.
İlk günden beri üç temel unsurun referans kavramlarını oluşturabileceği kanaatini taşıdıklarını belirten Akıncı, “Bu tavrımızı New York’ta da sürdüreceğiz” dedi ve şunları ekledi: 
“30 HAZİRAN BELGESİ TEK BELGE, BAŞKA BELGE YOK”
“Bunlardan bir tanesi Sayın Anastasiadis’in Sayın Eroğlu ile imzaladığı 11 Şubat 2014 ortak açıklamasıdır. Crans-Montana’ya gidinceye kadar gelmiş geçmiş sağlanan bütün mutabakatlardır, bizim dönemimiz de dahil... Ve Guterres çerçevesidir. Bu Guterres çerçevesi de tektir. Birkaç tane Guterres çerçevesi yoktur. 30 Haziran tarihini taşımaktadır. Sayın Anastasiadis  2 yıl boyunca bu konu sulandırmaya çalıştı, ‘30 haziran değil, 4 temmuzdur, 6 temmuzdur, tutanaklar vardır, şu vardır, bu vardır’ derken BM artık bunu Güvenlik Konseyi kararı haline dönüştürmüştür en son ve 30 haziran belgesinin tek belge olduğu ve başka bir belge olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.”
AKINCI’DAN RUM LİDERE ÇAĞRI: “KIBRIS TÜRK HALKININ KİMSENİN, HİÇBİR TARAFIN AZINLIĞI OLMAK İSTEMEDİĞİNİ İÇSELLEŞTİRİN”
Netlik istediklerini, siyasi eşitlik ve etkin katılımın olmazsa olmaz olduğunu kaydeden Akıncı, Rum lidere şöyle seslendi:
“Bu konu Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazıdır. Türkiye böyle istiyor diye değil. Çünkü ısrarla bunu öne sürüyor. Maalesef hem kendi kamuoyunu hem de dünya kamuoyunu ‘Türkiye’ye dayattı da onun için bu adım atılamadı’ şeklinde yanıltamaya yöneliyor. Bundan bir an önce vazgeçsin. Kıbrıs Türk halkı bir ortaklık arayışı içindedir. Kıbrıs Türk halkının kimsenin, hiçbir tarafın azınlığı olmak istemediğini bir kez daha içselleştirsin. Bunu anlasın” dedi.
“ORTAKLIK ANLAYIŞI BÖYLE OLAMAZ”
Eğer bir ortaklık kurulacaksa bu ortaklığın yetkili olacağı alanlarda birlikte karar üretmenin esas olduğunu kaydeden Akıncı, “Kıbrıs Türk tarafına enerji ve mali politikalarda, federal bütçedeki söz hakkı tanımak istemezseniz bu bir federasyon olmaz, bu ortak karar verme mekanizması olmaz. Bu sadece bir üniter devlette olabilecek çoğunluğun kararıyla her şeyin olması demektir. Ortaklık anlayışı böyle olamaz, bu mümkün değildir. Bir an önce çoğunluk azınlık mantığından çıkıp ortaklık mantığına yönelmek gerekir. Referans kavramları ancak bu şekilde tamamlanabilir” dedi. 
“KIBRISLI TÜRKLER ADINA KONUŞMAK ÜZERE NEW YORK’A GİDİYORUM”
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının verdiği yetki çerçevesinde ve Kıbrıslı Türkler adına konuşmak üzere New York’a gideceğini belirterek, “Mümkün olacak olanı, mümkün olabilecek olanı çözüm hedefi olarak koyup o çerçevede hareket ediyorum. Yıllardır oluşmuş parametreler çerçevesinde bu çözümün adı iki kesimli iki kurucu devletli siyasi eşitlik ve güvenlik içinde yaşanabilecek federal bir yapıdır. Eğer bunu başaramazsak olası gelişme Kıbrıs’ta bölünmenin kalıcı hale gelmesidir” dedi.
“İKİ TANINMIŞ DEVLET SÖYLEMİ KULAĞA HOŞ GELSE DE GÖRÜNÜR GELECEKTE OLABİLECEK BİR GELİŞME DEĞİL”
Akıncı, “İki tanınmış devlet söylemi kulağa hoş gelse de, görünür gelecekte olabilecek bir gelişme değil. Halkımızın siyasi eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde iki kurucu devlete dayalı bir çözüm ve uluslararası bir hukuk temelinde kendi özgün kimlik ve kişiliğini koruyarak Avrupai, çağdaş bir yaşam sürmesini sağlamak için mücadele ediyorum. Bu yol düz bir yol değil, çok zorluklarımız vardır” dedi.