Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Yükseköğretim Planlama Denetleme Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Akile Büke’nin, üstün gayret ve başarı sergileyip, yasalara bağlı kalarak, tam bir bağımsızlık içinde görevini layıkıyla yaptığını belirtti.

Kurulun 2 yılda 110 toplantı gerçekleştirip, toplam 1300 karar aldığını; çeşitli kurul, konsey, komisyon ve çalışma grupları oluşturularak alana dinamizm kazandırıldığını ve çok sayıda tüzüğün hayata geçirdiğine işaret eden Akıncı, “Unutulmamalıdır ki kişilerin ve kurumların verimliliğini ölçmenin nesnel yolu, yaptıkları işlere ve ortaya çıkardıkları ürünlere bakmaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, yüksek öğretim alanında kaliteyi artırmanın, bu ülkede bulunan tüm kişi ve kurumların ortak sorumluluğu olması gerektiğini belirterek, bu amaç için yoğun çaba harcayan insanları desteklemek yerine hedef haline getirmeye çalışmanın kabul edilebilecek bir durum olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün yaptığı yazılı açıklamada, YÖDAK Başkanlığı’na Prof. Dr. Akile Büke’nin atanma süreci ve kurulun icraatları hakkında bilgi verdi ve Büke’ye yönelik eleştirilerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

YÖDAK’ın, Prof. Dr. Büke’den önce düşürüldüğü durum hem yüksek öğretim alanı, hem de ülke adına üzüntü verici olduğunu anımsatan Akıncı, huzursuzluk ve uyumsuzluk içinde iş yapamaz hale gelen kurulun 8 ay boyunca tek bir toplantı yapamayıp, karar üretemediğine işaret etti.

Akıncı, Cumhurbaşkanı olarak YÖDAK başkanlığına yeni bir isim belirlerken objektif ölçütlere bağlı kalarak, son derece titiz davrandığını ve akademik kariyeri başarılarla dolu, seçkin bir Kıbrıslı Türk bilim insanı olan Prof. Dr. Akile Büke’nin ne kadar doğru bir tercih olduğunu, aradan geçen iki yıllık sürede açıkça ortaya çıktığını vurguladı.

“BİR BÜTÜN OLARAK KURUL BAŞARILI. KURULA DİNAMİZİM VE UYUM GETİREN İSE BAŞKANDIR”

Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:

“Kurulun iki yılda, tümü Prof. Dr. Büke başkanlığında 110 toplantı gerçekleştirip, toplam 1300 karar alması, yoğun çalışma temposunun ve üretkenliğin en bariz göstergelerinden birisidir. Ayrıca katılımcı bir anlayışla akademi dünyamızın dahil edildiği çeşitli kurul, konsey, komisyon ve çalışma grupları oluşturularak alana dinamizm kazandırıldığı da herkesçe bilinmektedir. Yine üniversitelerin görüşlerinden yararlanılarak çok sayıda tüzük hayata geçirilmiştir.

YÖDAK’ın mevzuatından ve imkanlarından kaynaklanan çeşitli sorunlarına rağmen, bu kadar üretken olabilmesi elbette bir bütün olarak Kurulun başarısıdır. Kurula dinamizm kazandıran ve uyum getiren YÖDAK Başkanını ise ayrıca kutlamak gerekir”

“ANLAŞILMAZ BİR TUTUM VE VİCDAN ÖLÇÜTLERİNDEN YOKSUN”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Prof. Dr. Akile Büke’nin, göreve getirildi tarihten önce yaşamını ve kariyerini Türkiye’de sürdürdüğünü, kendisine görevi tevdi ettiğinde ise, yurduna hizmet etme onurunu geri çeviremeyeceğini belirterek, aile bütünlüğünden fedakarlık yapma pahasına ülkesinde hizmete başladığına işaret etti.

Akıncı, “Eşi ve okul çağındaki çocukları Türkiye’deki iş ve eğitim yaşamları nedeniyle kendisinden uzaktadır. Bu durumu dikkate alarak, kendisine en başından itibaren işinin gerektirdiği ağır temposu nedeniyle fırsat bulduğu oranda ailesinin yanına gitmesinin doğal olacağını belirttim. Nitekim ağırlıklı olarak görev yapmadığı resmi tatil günleriyle izin günlerini ailesinin yanında geçirmiştir. Bunu polemik konusuna dönüştürmeye çalışmak anlaşılmaz bir tutumdur ve vicdan ölçütlerinden yoksundur” dedi.

“BAŞARISININ ARTARAK DEVAM EDECEĞİNDEN HİÇBİR KUŞKUM YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:

“Bilindiği gibi YÖDAK Yasasına göre, YÖDAK Başkanı ve Üyeleri Cumhurbaşkanlığına karşı sorumludurlar. Prof. Dr. Akile Büke, üstün gayret ve başarı sergileyip, yasalara bağlı kalarak, tam bir bağımsızlık içinde görevini layıkıyla yapmaktadır. Başarısının artarak devam edeceğinden hiçbir kuşkum yoktur. Görevi boyunca mesai saati sınırlılığı içinde kalmayarak uzun saatler çalışmakta olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu vesileyle fedakarca hizmetlerinden dolayı kendisine teşekkür ederim.

Yüksek öğretim alanında kaliteyi artırmak, bu ülkede bulunan tüm kişi ve kurumların ortak sorumluluğu olmalıdır. Bu amaç için yoğun çaba harcayan insanları desteklemek yerine hedef haline getirmeye çalışmak kabul edilebilecek bir durum değildir. Unutulmamalıdır ki kişilerin ve kurumların verimliliğini ölçmenin nesnel yolu, yaptıkları işlere ve ortaya çıkardıkları ürünlere bakmaktır.”