Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, New York’a gitmek için adadan ayrılmadan önce Ercan Havaalanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı, Derinya ve Aplıç kapıları konusunda önemli açıklamalarda bulundu

GECİKTİ AMA AÇILACAK: Akıncı: Kapıların açılması gecikti. Temel gecikme Aplıç’ta, Güney kısımda, 3 kilometrelik yolda oldu. Yolun yapımı sürüyor. Rum tarafında Aplıç’taki gecikmede, kapıların aynı zaman diliminde açılması düşüncesi hakim oldu… Ama o gün geldi… Aplıç kapısı da hazır hale geliyor birkaç gün içerisinde…

KARŞI GÖRÜŞ YOK: Akıncı: Bu konuda, bizim de gecikmelerimiz oldu. Gerek eski hükümet gerekse bu hükümet döneminde sürekli uyardım. ‘Biz her şeyimizle hazır olalım, Rum tarafı gecikiyorsa geciksin, biz gecikmeyelim’ … Ancak şunu söyleyeyim, hiçbir hükümet döneminde bu siyasi karara karşı bir tutum hiç olmadı

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, çözümsüzlüğün devamının Kıbrıs’ta her iki toplumu da olumsuz olarak etkilediğini belirterek, “Karşılıklı kabul edilebilecek bir çözüm hem Kıbrıs’ın her iki toplumuna ve diğer farklı topluluklara, hem de en yakınımız iki ülke olarak Türkiye ve Yunanistan’a da yarar getirecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşeceği New York ziyareti için adadan ayrılmadan önce Ercan Havaalanı’nda düzenlediği basın toplantısında, New York’a yapıcı bir ruhla, makul ve uygulanabilir olanda uzlaşma arzusu ile gitmekte olduğunu söyledi.

Çözümsüzlüğün devamının Kıbrıs’ta her iki toplumu da olumsuz olarak etkilediğini kaydeden Akıncı, “Karşılıklı kabul edilebilecek bir çözüm hem Kıbrıs’ın her iki toplumuna ve diğer farklı topluluklara, hem de en yakınımız iki ülke olarak Türkiye ve Yunanistan’a da yarar getirecektir” dedi.

Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un taraflarla yürüttüğü görüşmelerle ilgili sunacağı rapor ışığında değerlendirmelerini taraflarla paylaşıp bundan sonrası için ne düşündüklerini dinlemek isteyeceğini söyledi.

Kıbrıs sorununda artık eski müzakere süreçleri döneminin kapandığına işaret eden Akıncı, takvimli ve sonuç odaklı bir sürecin gündeme gelmesi ve siyasi irade ve kararlılıkla davranılmasının artık zorunlu hale geldiğini vurguladı.

“Kara senaryoları kader olarak benimsemek yanlış”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, New York’a yapıcı bir ruhla, makul ve uygulanabilir olanda uzlaşma arzusuyla gittiğini vurguladı.

Mustafa Akıncı, basına yaptığı açıklamada, “New York’a yapıcı bir ruhla, makul ve uygulanabilir olanda uzlaşma arzusuyla gidiyorum. Çok açıktır ki çözümsüzlüğün devamı Kıbrıs’ta her iki toplumu da olumsuz olarak etkileyecek” dedi.

Kıbrıs sorununda eski müzakere süreçleri döneminin kapandığını kaydeden Akıncı, “Takvimli ve sonuç odaklı bir sürecin gündeme gelmesi ve siyasi irade ve kararlılıkla davranılması artık zorunlu hale geldi. Geçmekte olan zaman ise Kıbrıs’ta statükonun pekişmesine hizmetten başka bir işe yaramaz” açıklamasında bulundu.

Akıncı, “Bir yandan Kıbrıs’ta çözüm yönünde ilerleme öte yandan bizim de hakkımız olan doğal gazda işbirliği, bunun yanında Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde gümrük birliği güncellemesi ile başlayarak yeni bir ivmenin yakalanması tüm ilgili taraflara yarar sağlayacak gelişmeler olarak görülmelidir. Kısacası ortak vizyon bu olmalı” dedi.

Kıbrıs Türk halkının yetkilendirdiği Cumhurbaşkanı olarak sadece Kıbrıs Türk toplumu adına konuşabileceğini belirten Akıncı, “Bunu yaparken, Kıbrıslı Türklerin haklarının, özlemlerinin ve kaygılarının bilincinde olarak hareket edeceğimiz kuşkusuz” dedi.

Akıncı, “Geleceğe dair zemini olmayan boş umutlar pompalamak ne kadar yanlışsa hep kara senaryoları kader olarak benimsemek de o kadar yanlış” uyarısında bulundu.

“Bu yılki temasın diğer yıllardan farklı bir yanı var”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun her yıl eylül ayında toplandığını, bu dönemde birçok uluslararası temasın ve faaliyet gerçekleştiğini anımsatan Akıncı, “Bizler de genellikle her yıl bu dönemlerde New York’a gidiyor, çeşitli temaslar yapıyoruz. Bu temasların kuşkusuz ki en önemlisi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile olan görüşmedir” dedi.

New York’ta bazı üst düzey görüşmelere yarından itibaren başlayacaklarını da kaydeden Akıncı, hafta sonu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ile bir araya geleceklerini anımsattı.

Bu yılki temasın diğer yıllardan farklı bir yanı olduğunu vurgulayan Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in geçici özel danışman olarak görevlendirdiği Jane Holl Lute’un ilgili taraflarla gerçekleştirdiği ve tamamladığı görüşmelerin raporunu Guterres’e sunmasının beklendiğini anımsattı.

Akıncı, “Sayın Guterres bu rapor ışığında değerlendirmelerini taraflarla paylaşıp bundan sonrası için bizim ne düşündüğümüzü de dinlemek isteyecektir” dedi.

Crans Montana sonrasında geçtiğimiz yılın Eylül ayında da BM Genel Sekreteri ile yine buluştuğunu, hem bu görüşmede hem de iki ay önce özel danışman Lute ile görüşmelerinde Kıbrıs sorununda artık eski müzakere süreçleri dönemi kapandığını dile getirdiğini anımsatan Akıncı, şöyle devam etti:

“Takvimsiz ve sonuç odaklı olmayan süreçlerle sadece zaman tüketilebilir. Geçmekte olan zaman ise Kıbrıs’ta statükonun pekişmesine hizmetten başka bir ise yaramaz. O nedenle yıllardır uygulanan yöntemlerle bir yere varılamadığı anlaşıldığına göre, takvimli ve sonuç odaklı bir sürecin gündeme gelmesi ve siyasi irade ve kararlılıkla davranılması artık zorunlu hale gelmiştir.”

“Çözüm yönünde inisiyatifler aldık, sonuca ulaşamadık”

Kıbrıs Türk tarafının çözüme ulaşmak, barış içinde bir gelecek kurmak için yıllarca çaba harcadığını, 2004’te Annan Planı’na onay veren tarafın da Türk tarafı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şöyle devam etti:

“Benim Cumhurbaşkanlığım döneminde yürütülen çalışmalarda da gerek Mont Pelerin, gerek Cenevre ve gerekse Crans Montana’da olsun çözüm yönünde inisiyatifler aldık, adımlar attık. Buna rağmen sonuca ulaşamadık. Bunun elbette  çeşitli  nedenleri vardır. Bu nedenlerin en önemlisi, Rum tarafının  yetkiyi ve refahı Kıbrıslı Türklerle federal bir ortaklıkta gerçek anlamda paylaşmayı içine sindirememesidir. Bu konuda verilebilecek çok örnekler vardır; ancak New York arifesinde hedefim yeni bir karşılıklı suçlama kampanyası başlatmak değildir. Çünkü New York’a yapıcı bir ruhla, makul ve uygulanabilir olanda uzlaşma arzusu ile gitmekteyim. Çok açıktır ki çözümsüzlüğün devamı Kıbrıs’ta her iki toplumu da olumsuz olarak etkileyecektir.

Halbuki karşılıklı kabul edilebilecek bir çözüm hem Kıbrıs’ın her iki  toplumuna ve diğer farklı topluluklara, hem de en yakınımız iki ülke olarak Türkiye ve Yunanistan’a da yarar getirecektir. Zaten oldukça karmaşık durumda olan  Doğu Akdeniz yeni gerginliklere  değil, yeni işbirliklerine sahne olacaktır.”

“Bir yandan Kıbrıs’ta çözüm yönünde ilerleme öte yandan bizim de hakkımız olan doğal gazda işbirliği, bunun yanında Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde gümrük birliği güncellemesi ile başlayarak yeni bir ivmenin yakalanması tüm ilgili taraflara yarar sağlayacak gelişmeler olarak görülmelidir. Kısacası ortak vizyon bu olmalıdır” şeklinde konuşan Akıncı, şöyle devam etti:

“Buna aykırı gelişmeler, örneğin, Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’yi yok sayıp dışlayan tek yanlı yaklaşımlar; Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine, destek yerine takoz koyma anlayışı, Kıbrıs’ta çözüme katkı sağlamaktan çok uzak davranışlardır.

Kıbrıs sorunu sadece kendi içinde  bir sorun değil, bunun çok ötesinde boyutları olan bir konudur. Bu bağlamda Kıbrıs’ın kendi içinde olanlar kadar, etrafında olanların da çok büyük rolü vardır. Geldiğimiz aşamada makul noktada buluşabilmek ve çözüm ve barış yolunda toplumlarımıza önderlik edebilmek tarihi bir sorumluluktur. Bu sorumluluk sadece bana değil, aynı zamanda Sayın Anastasiadis’e de düşmektedir. Bunun da ötesinde ilgili tüm diğer tarafların da yardımcı olmasının zorunluluğu vardır.”

New York’a giderken bir hususun daha altını çizmekte yarar gördüğünü ifade eden Akıncı, şunları dile getirdi:

“Kıbrıs Türk halkının yetkilendirdiği Cumhurbaşkanınız olarak elbette sadece Kıbrıs Türk toplumu adına konuşabilirim. Bunu yaparken, Kıbrıslı Türklerin haklarının, özlemlerinin ve kaygılarının bilincinde olarak hareket edeceğimiz kuşkusuzdur. Kıbrıs Türk halkının siyasi örgütlerinin, sivil toplumunun aktif katılımı ve Türkiye ile yakın istişare her zaman olduğu gibi şimdi de gerekli olacaktır.

Belli bir noktada 2004’teki gibi bir karar anı söz konusu olursa eğer, bunun da halkımızın özgür iradesi ile gerçekleşeceği öteden beri bilinen bir husustur. Bugün o noktada değiliz. Ancak geleceğe dair zemini olmayan boş umutlar pompalamak ne kadar yanlışsa hep kara senaryoları kader olarak benimsemek de o kadar yanlıştır.  Kıbrıs Türk tarafı olarak Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de barış ve işbirliği koşullarının oluşması için bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de katkı yapmaya devam edeceğiz.”

“Her türlü diyalog yararlı olacaktır”

Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında her türlü diyalogun yararlı olacağını, garantör ülkelerin yetkililerinin bir araya gelmesini, değerlendirme yapmasını iyi ve doğru bir gelişme olarak değerlendirdiğini belirten Akıncı, “İş burada başlayıp burada bitmiyor. Kıbrıs’ta bulunacak herhangi bir çözümün asıl kurgulayıcısı ve uygulayıcısı Kıbrısları Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olacak” açıklamasında bulundu.

“Derinya ve Aplıç kapıların açılması gecikti”

Derinya ve Aplıç kara sınır kapılarıyla ilgili soruyu da yanıtlayan, bu konuda 2015’te alınan siyasi bir karar olduğunu anımsatan Akıncı, şöyle devam etti:

“Kapıların açılması gecikti. Temel gecikme Aplıç’ta, Güney kısımda, 3 kilometrelik yolda, biraz da arazi koşulları nedeniyle oldu. Yolun yapımı sürüyor. Ekim ayının içinde bitmesi öngörülüyor. Eskiden daha yakın tarihler söyleniyordu. Şimdi Ekime kadar sarkacağı anlaşılıyor. Biz kendi bölgemizde gerek Derinya’da gerek Aplıç’ta yolları çoktan bitirdik. Yolların yapılmasıyla ilgili sorunumuz kalmadı. Ara bölgedeki yolların yapımı da bir süre gecikti ancak onların da bittiği biliniyor. Bizim tarafta eksik kalan ve geciken kabinlerin kurulması, çatıların yapılması, elektrik, telefon ve internet gibi bağlantıların halledilmesiydi…

“Siyasi karara karşı bir tutum hiç olmadı”

Bu konuda tabii bir özeleştiri yapmak gerekirse, Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim de gecikmelerimiz oldu. Gerek eski hükümet gerekse bu hükümet döneminde ben bu konuyla ilgili sürekli uyardım. ‘Biz her şeyimizle hazır olalım, Rum tarafı Aplıç’ta gecikiyorsa varsın onlar geciksin, biz gecikmeyelim’ … Şimdi  bu konuda şu ya da bu nedenle bazı gecikmeler oldu, özellikle eski hükümetten başlayarak…  Ancak şunu söyleyeyim, gerek eski hükümet gerekse şimdiki hükümet döneminde bu siyasi karara karşı bir tutum hiç olmadı. Bu kapıların açılmaması yönünde davranış gösteren hükümet mensupları söz konusu olmadı… Rum tarafında Aplıç’taki gecikmede, geçmişteki isteksizliğine yorulmak suretiyle de, kapıların aynı zaman diliminde açılması düşüncesi hakim oldu… Ama o gün geldi… Aplıç kapısı da hazır hale geliyor birkaç gün içerisinde…”

Hükümetle de, Müteahhitler Birliği ile temas halinde olduklarını kaydeden Akıncı şunu kaydetti:

“Hükümetimiz hızlı hareket etmeye başladı. Bazı kabinler götürülüp Derinya ve Aplıç’a yerleştirildi. Yanılmıyorsam Derinya’ya iki, Aplıç’a bir kabin götürüldü. Geçici elektrik bağlantısı için çalışılıyor. Müteahhitler Birliği de normal prosedürlerden çok daha hızlı şekilde çalışıp, Müteahhitler Birliği Başkanı 20 gün içinde orayı kalıcı olarak yapabileceklerini söylüyor.  Bu arada tabii hükümetin yetkisinde olan elden teklif usulü ile olayı hızlandırma söz konusu. Her gün bu konuda bir temas yapılıyor. Olay bizim de hemen hemen her gün gündemimizde. Müteahhitler Birliği de bu konuda ihaleye katılmama konusundaki tavrını değiştirerek, bu kapıların açılmasının toplum için önemli olduğunu değerlendirdi. Onlar da bu konuya yardımcı olma arzusu içindedirler. Keşke biz kabinler, elektrik, telefon, internetle, her şeyimizle hazır halde olsaydık. Temennimiz ve olması gereken buydu ama zararın neresinden dönülse kârdır. Zaten Rum tarafı daha hazır değil. Hükümetimiz de diyor ki ‘Rum tarafı da hazır olunca biz de hazır olacağız. Geçici tedbirlerle bile olsa… Hükümetin de Müteahhitler Birliği’nin de dediğini yerine getirmesini bekliyorum. Müteahhitler Birliği’nin hükümetten beklentiler var. Onların da karşılanmasını arzu ediyorum ki artık bir takıntıya vesile olmasın.”

“Biz güven yaratıcı önlemlerin arkasındayız”

Kıbrıs Türk tarafının Derinya ve Aplıç konusunda sözünün arkasında olduğunu kaydeden Mustafa Akıncı, Derinya ve Aplıç’la birlikte mobil telefon ve elektrikle ilgili kararlar da olduğuna işaret etti.

Akıncı, “Ne yazık ki Rum tarafı bunları engelledi. Bunları yerine getirmedi. Eğitim projesi vardı. Çocukların, öğretmenlerin okulları karşılıklı ziyaretleriyle ilgili… Israrla bizim okullarımızı ziyaret etmek istemiyorlar. Tanınma fobisi içinde, ‘eğer gelirsek okullarınızı tanımış oluruz’ mazeretinin arkasına sığınıyorlar. Biz Güven yaratıcı önlemlerin arkasındayız. Onların gereklerini yerine getirdik. Getirmeye de devam edeceğiz. Beklentimiz aynı karşılığı diğer taraftan da görmek” dedi.