Rum Bakanlar Kurulu, “14 Kıbrıslı Türk siyasinin Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarını iptal etmeye, yenilemeyi reddetmeye veya Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu vermemeye karar verdiğini" açıkladı. 
Toplantı sonrası açıklama yapan Rum Hükümet Sözcüsü Marios Pelekanos, isimlerin Maraş açılımında ön plana çıkanlardan seçildiğini kaydetti. 
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve kabinenin diğer bakanları adeta Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuyla dize getirilmeye çalışılıyor.
İnsanın içinden yerin dibine batsın sizin pasaportunuz demek geçiyor.
Başbakan Saner, kararla ilgili ilk değerlendirmesine “düşmanca bir tavır” yorumu yaptı. Bu düşmanlığın kaynağı da aslında az çok belliydi.
Bizimle bu adayı paylaşmak istemeyen zihniyet, gerçek yüzünü gösterdi.
Şüphesiz bu karar yargıya gittiğinde bozulur. Ancak bu kararın, bizce yargıya götürülecek kadar bile değeri yoktur. 
AB’nin tam anlamıyla şımarık çocuğu konumundaki Rum Yönetimi ve onun sözde siyasi yetkilileri, bu şımarıklığı daha da arttırarak, insan hak ve özgürlüklerini oyuncak haline getirdi.
Bu şımarıklık karşısında AB’nin iki çift laf etmesini beklemek elbette büyük hayal olur.
Cumhurbaşkanı Tatar aslında tutumunu bundan bir ay önce ilan etmişti.
Rum hükümeti bu şantajı yaptığı ilk andan itibaren kendisine yöneltilen sorulara yanıt veren Tatar, “İptal edecekmiş? Buyursun dünden iptal etsin. Benim bir itirazım yok” diyerek restini çoktan çekmişti.
Bu elbette bir meydan okumaydı.
Bu ülkenin cumhurbaşkanını pasaport tehdidiyle yola getireceklerini sanan zihniyet artık bir gerçeğin farkına varmalı.
Kıbrıs Türk halkı, Rum yönetiminin elinde bulunan hakları bir koz olarak kullanmasına tahammül edemiyor.
Bu adanın sahibi olarak kendisi gören zihniyet, bizi azınlık statüsüne indirgemeye çalışıyor. 
Ama yağma yok. Kıbrıs Türkünü paçavra pasaportlarınızla rehin alamazsınız. 
Alın o pasaportları başınıza çalın. Bir de üstüne kına yakın. Onu da haminiz olan AB’ilerinize gönderin.