Müzakerelerde yaşanan tıkanıklığın ele alındığı ve sorgulandığı görüşmede konuşan Anastasiadis, “ben BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ortaya koyduğu çerçeveye bağlı olarak müzakerelere başlamaya hazır olduğumu bugüne kadar 4 kez açıkladım. Hatta bu niyetimi BM Genel Sekreteri’ne mektup yazarak ilettim” dedi ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüşmeye hazır olduğunu ifade etti.

Konuşmasına Crans Montana sürecini özetleyerek başlayan Anastasiadis, gelişen süreç içerisinde masaya çeşitli öneriler sunduklarını ve Guterres’in sunduğu 6 madde üzerinde görüşmeleri yürüttüklerini dile getirirken, Crans Montana sürecinin çökmesinin esas nedeninin garantiler konusu olduğunu söyledi. Özellikle Türkiye’nin yeni bir garanti sistemine karşı olduğunu açıkça ifade ettiğini vurgulayan Rum Lider, “Türkiye bizden etkin ve fiili garantörlüğünün devam etmesini, adada 1800 askerinin kalmasını ve Kıbrıs’ta en az bir üsse sahip olmasını talep etti. Benim bunları kabul etmem mümkün değildi” dedi. Askerin çekilmesi konusunda da esnek davrandığını ifade eden Anastasiadis, 3 yıl içerisinde kademeli olarak askerin çekilebileceğini muhataplarına ilettiğini söyledi.

“Şu çok net bilinmelidir ki, bir tarafın tehdit olarak gördüğünü diğer taraf güvenlik olarak kabul edemez. Bu her iki taraf için de geçerlidir. O nedenle ben yarınlara bağımsız bir Kıbrıs bırakmak istiyorum” diyen Rum Lider, “yeni oluşturulacak güvenlik sisteminde 2000 tane federal polisin olmasını, hatta garantör olan ülkelerin bu rakamın yüzde 10’u oranında yani 200’er tane polis bulundurabileceğini önerdim fakat Mevlüt Çavuşoğlu bunu reddederek garantörlükten vazgeçmeyeceklerini tarafımıza açıkça ifade etti. Üstelik BM Genel Sekreteri’nin Türkiye’nin pozisyonunu çok iyi bildiğini de bizlere söyledi” dedi.

Gerçekleştirilen zirvelerde Akıncı’nın değil Çavuşoğlu’nun aktif olduğunu iddia eden Anastasiadis, “Mevlüt, Akıncı’ya fırsat dahi vermiyordu” söyleminde bulundu. Crans Montana’da, Çavuşoğlu’nun kendilerine hiçbir açık kapı bırakmadığını vurgulayan Rum Lider, sürecin çökmesinin tek nedeninin garantiler konusu olduğunu, Kıbrıs’ın başka ülkelerin garantisine ihtiyacı olmadığını ve hedeflerinin Kıbrıs’ın bağımsız bir ülke olması olduğunu söyledi.