Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidin'in haberine göre; hükümetin önceki gün akaryakıta, elektriğe ve son olarak muayene ücretlerine yaptığı zamma tepkiler gelmeye devam ediyor. 

Ekonomist İrfan Çelik, Türk Lirasına bağımlı olunduğu ve yıllardır sürdürülen ekonomik politikaların devam etmesi halinde TL’nin değer kaybının devam edeceğini, bu konuda hükümetin kısa vadede yapabileceği bir şeyin olmadığını söyledi

Çelik, yapılması gereken tek şeyin bu ülkenin varlıklarından orta ve uzun dönemde ihracata dayalı bir ekonomi yaratmak olduğunu belirterek, hükümette ise bu yönde bir çalışma göremediğini kaydetti

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ise, hükümetin elektriğe ve akaryakıta yaptığı son zamların geri alınmasını talep etmenin yanıltmadan başka bir şey olmadığını ifade ederek, zamlara karşı çıkan sendikaların veya dövizden kaynaklı zam yapılması kaçınılmazdır diyenlerin samimi olmadığını belirtti

Elcil: Hükümetler bu yönde siyasi karar almaktan kaçıyor. Zamlar geri alınsın, hükümet istifa etsin diyen sendikalar da samimi değiller. Hem TL kullanalım hem çözüm olmasın deyip zamlara karşı çıkmak olmaz. Doğru olan Kıbrıs’ta bir çözümdür. Ancak bir çözümle bu koşullar ortadan kalkabilir

Tabipler Birliği Başkanı Arifoğlu da, “Zamlar altında halk eziliyor. Ancak dövizin bu kadar çok yükselmesi ve TL’nin değer kaybetmesi karşısında hükümetin yapabileceği tek şey maaşlara biraz artıştır” dedi

ZEYBİR Başkanı, Ekonomist İrfan Çelik:

“İhracata dayalı bir ekonomi yaratılmalı”

Zeytin Üreticileri Birliği (ZEYBİR) Başkanı, Ekonomist İrfan Çelik, Türkiye’nin kullandığı Türk Lirası’na bağımlı olunduğu ve yıllardır sürdürülen ekonomik politika devam ettiği sürece, TL’nin değer kaybının devam edeceğini belirtti. Çelik, içinde bulunulan şartlarda Türkiye’nin ihracatı yüzde 8 artarken, ithalatının yüzde 12 arttığını kaydetti. Sürekli olarak artan bir cari açık ile karşı karşıya olduğumuzu ifade eden Çelik, 200 milyar dolara yakın döviz borcu olduğunu söyledi.

Çelik, ekonomideki bu gerçeklerin ülkemizde de inkar edilemediğini belirterek, bu anlamda hükümet kim olursa olsun kısa dönemde yapılabilecek bir şey olmadığını kaydetti. Çelik, ithalattan alınan fonların ve gümrük vergilerinin TL’ye çevrilmesi yönünde ortaya atılan görüşün yanlış olduğunu belirtti. 

İrfan Çelik, piyasadan stok çıkana kadar ürünün pahalıya satışının devam edeceğini söyleyerek, ancak sorunun geçici olmadığını kaydetti.

Çelik, bu çerçevede hükümetin harçları sabit kura getirmesi durumunda devletin kendi gelirlerinin azalacağını ifade ederek, yapılması gereken tek şeyin bu ülkenin varlıklarından orta ve uzun dönemde ihracata dayalı bir ekonomi yaratması olduğunu belirtti. Çelik, bugünkü ithalata dayalı ekonominin sürdürülebilir olmadığını söyleyerek, Kıbrıs’ta bir anlaşma olması durumunda bile Euro’ya geçme şansının sıfır olduğunu kaydetti.

Çelik, varlıklarımızdan yüksek katma değer yaratarak, ihracat piyasasında satabileceğimiz ürünleri derhal oluşturmak ve üretimiyle ilgili bilgi aktarımını hem sermaye hem de teknoloji aktarımının olması gerektiğini kaydetti.

“Hükümete ekonomik bir çalışma yok”

İrfan Çelik, bu yönde bir ekonomik çalışmanın 43 yıldır olmadığını, şimdiki dörtlü koalisyon hükümetinde de bunu göremediğini belirterek, “Türkiye’den gelen taşıma suyla hayat pahalılığına karşı mücadele vereceğimizi, yükselmiş olan dövizin yarattığı gelir kaybını bir şekilde telafi edebileceğimizi sanıyoruz. Bunu karşılayamazsınız, kendi ülkesinde bile Türkiye bunu karşılayamıyor. 

Dolayısıyla yapısal sorunu çözmediğimiz sürece yüksek katma değer içeren ihracat piyasasını oluşturmadığımız sürece ihracatımız ithalattan fazla duruma gelmediği sürece Türk Lirası’na bağlılığımız kalmadığı gibi tam tersine TL’yi bir avantaj olarak kullanabiliriz” diye konuştu. 

“Türkiye, Yunanistan’dan daha kötü duruma gelebilir”

İrfan Çelik, bu sorunun günlük politika ile çözülmesinin mümkün olmadığını belirterek, Türkiye’de de bunun geçerli olduğunu, seçimden sonra kim gelirse gelsin acı reçete ile karşı karşıya kalacağını söyledi. Çelik, “Türkiye IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalabilir” diyerek,

“Türkiye Yunanistan’ın düştüğü durumdan daha kötü duruma gelebilir, bundan payımıza düşeni biz de alacağız” şeklinde konuştu. 

KTÖS Genel Sekreteri Elcil:

"Zamlar kaçınılmazdır diyenler samimi değil"

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil ise, hükümetin elektriğe ve akaryakıta yaptığı son zamların geri alınmasını talep etmenin yanıltmadan başka bir şey olmadığını ifade ederek, zamlara karşı çıkan sendikaların veya dövizden kaynaklı zam yapılması kaçınılmazdır diyenlerin samimi olmadığını belirtti.

Elcil, sorunun özünün ekonomi ve siyasetin Türkiye’ye bağımlı olmasından kaynaklı olduğunu belirterek, 1974 yılından beridir bu ülkede Türk Lirası’nın kullanıldığına dikkat çekti. 

Elcil, Türk Lirası’nın istikrarsız bir para birimi olduğuna vurgu yaparak. Ada’ya ithal edilen her malın döviz olarak piyasaya sürüldüğünü kaydetti.

Şener Elcil, “Üniversite harçlarından tutun, ev kiraları, emlak alım satım, eşya, araba satışına kadar her şey döviz olarak hesaplanıyor. Böyle bir ortamda TL kullanmak bizi mahveder” diyerek, “eğer ki bu adada yaşayacaksak para biriminin istikrarlı bir birime döndürülmesi gerekir” diye konuştu. 

Elcil, doğru olanın Euro kullanmak olduğunu söyleyerek, ancak bu şekilde sürdürülebilir bir ekonomik yaşama kavuşulabileceğinin altını çizdi. 

Elcil, şöyle devam etti, “Hükümetler bu yönde siyasi karar almaktan kaçıyor. Zamlar geri alınsın, hükümet istifa etsin diyen sendikalar da samimi değiller.

Hem TL kullanalım, hem çözüm olmasın deyip zamlara karşı çıkmak olmaz. Doğru olan Kıbrıs’ta bir çözümdür. 

Ancak bir çözümle bu koşullar ortadan kalkabilir. 

Bana göre, Kıbrıs’ta bir çözüm adayı AB’nin en zengin ülkesi yapar. Bu şekilde gidersek aldığımız maaş eriyecek, bankadaki borçlar da artacaktır.” 

Tabipler Birliği Başkanı Başkanı Arifoğlu:

"Vatandaş peynir alırken bile düşünür oldu"

Tabipler Birliği Genel Başkanı Dr. Kenan Arifoğlu da, akaryakıt ve elektriğin ardından muayene ücretlerine de zam geldiğini, ancak muayene ücretlerinin eski bakan Faiz Sucuoğlu dönemine dayanan üyelerin talebi olduğunu söyledi. Kat sayısının değerlendirilmesi konusunda eski Bakan Sucuoğlu’na üyelerden gelen talep doğrultusunda dilekçe yapıldığını anımsatan Arifoğlu, Bakanlar Kurulu tarafından kat sayısının artırılması sonucu muayene ücretlerinin artırıldığını kaydetti. 

Arifoğlu, son dönemde yapılan zamlar konusunda “döviz yükseldi, bu zamlar nasıl yapılmasın?” diye sorarak, her şeyin dövize endeksli olduğunu söyledi. 

Arifoğlu, ancak bu şartlarda halkın ezilmekte olduğuna vurgu yaparak, Türk Lirası’nın değer kaybettiğine dikkat çekti. 

Arifoğlu, hükümetin bu noktada yapabileceği tek şeyin biraz artış olduğunu belirterek, bu şartlarda bunu yapmalarını mümkün görmediğini söyledi. 

“İnsanlar marketten peynir alırken bile düşünmeye başladı” diyen Arifoğlu, “toplum bu noktaya kadar düştü” dedi.