Kesinlikle değişmedik!
Koronavirüs bizi “birinci dalga”da vurmadı; inşallah bundan sonra da hiç vurmaz ama sanki “keşke vursaymış” diye düşünüyorum!
Neden mi?
Çünkü siyasetimiz ve tavırlarımızı hiç değiştirmedi!

-*-*-

Elbette siyasi kararlar alınmalıdır!
Elbette bir yandan sağlıkla ilgili tedbirler öne çıkarılırken, ekonomik yaşamın da dönmesi için uğraş verilmelidir!
Ama bütün bunların “siyasi avantaja çevrilmeye çalışılması” yanlıştır!

-*-*-

Mesela mı?
Mesela, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güney Kıbrıs ile aramızdaki geçiş noktalarının açılması konusunda girişim yaptı mı?
Yaptı!
Bunu yapması gereken de zaten kendisiydi çünkü Başbakan Ersin Tatar’ın, “Sağlık Bakanımız Rum muadili ile görüşsün” şeklindeki görüş veya düşüncesi, iyi niyetli olsa da “siyasi”ydi!

-*-*-

“Efendim, eğer Güney ile sınır kapıları açılırsa, o zaman Türkiye’den de uçakla insanların gelmesine izin verilmeli!”
Bunu da işitmeye başladık!

-*-*-

Neden?
Sidik yarışı gibi bir şey!
Çünkü işin içine siyaset girmek zorunda ve girdi!
Üstelik ne zaman girdi?
Tam da Sağlık Bakanı’nın, “çok endişeliyim, korkuyorum” dediği ve ikinci dalga mesajı verdiği gün.

-*-*-

Dün neredeyse üç ay sonra annemi, babamı gördüm.
Yanlarına gittim yani.
Balkondan sesleniyorum kaç aydır.
Babam, “... yoktur be bir şey, gorona geçti” fikrinde!

-*-*-

Umarım yoktur!
Umarım gelmez de!
Çünkü etrafımızda var!
Güney Kıbrıs, Haziran ortası havaalanlarını da açmaktan bahsediyor!
“Onlar açtı da biz açmayalım mı? Bizde sıfır çıkıyor pozitif vaka sayısı!”
Peki, açtık diyelim; hiç mi pozitif bulaştırma makinesi ithal edilmeyecek?

-*-*-

İşte Ali Pilli’nin korkusu ve endişesi buradan kaynaklanıyor bence!
Ve kesinlikle korkusuna, endişesine katılıyorum!

-*-*-

Eğer pandemi nedeniyle her türlü açılıma, her türlü tedbire yetkili veya ilgili sağlık kurulları karar vermiş olsaydı; bence şu anda ne havaalanı açılabilir, ne de bu konu konuşulabilirdi!

-*-*-

Ama ekonomik endişeler ve siyaset yapma zorunluluğu, bizi İngiltere’nin pandemi ile ilgili ilk günlerine götürüyor gibi duruyor!
Bazı kişiler, “... Mutlaka hepimize bulaşmalı” gibi laflar etmeye başladı!
Siyaset buna zorluyor insanları!
Hem siyaset hem de ekonomik endişeler tabii ki!

-*-*-

Ve resmen açılıp, saçılıyoruz.
Maskeyi aksesuar gibi takan üç beş kişi, gerçekten takan da bir kaç kişi kaldık!
Tıpkı babam gibi, büyük çoğunluk, “... yoktur be bir şey” deyip, cafesine, meyhanesine, plajına, barına akmaya başladı.
Yok mu var mı?

-*-*-

İşte buna sağlık kurulları veya yetkili sağlıkçı uzmanlar karar vermeli!
Ama onların kararı beklenmeden, belli ki Sağlık Bakanı’nın görüşü hilafına, ekonomik nedenlerle, siyasetin emriyle açılıyoruz!

-*-*-

Rum tarafına geçişler başlayacak!
Emin olun akabinde Türkiye’den uçaklar da gelecek!

-*-*-

Çare mi?
Hastane daha mı donanımlı artık?
En azından 11 doktor ve bir miktar hemşire daha mı tecrübeli?
Bilemiyorum!
Bence açılım hızı ve bu hıza toplumun maskesiz, sosyal mesafesiz yaklaşımı; Sağlık Bakanı’nın dediği “korkuyorum, endişeliyim”den de öteye herkesi korkutmalı ve endişelendirmeli!

-*-*-

Kimse bana siyaset sağlığın önüne geçmedi demesin!
Şu anda siyaset sağlığın önüne geçmiştir!

-*-*-

Bu doğru mu yanlış mı?
Sağlık açısından yanlış ama sosyo – ekonomik hayatın sürekliliği açısından doğru!
Yani bir siyasi tercih meselesi!

-*-*-

Bunca zaman yeterince tedbir alındı ve bir başarı destanına imza atıldı!
Bu da doğru!
Peki şimdi bu destanı çöpe mi atıyoruz?
İşte siyasetin aldığı risk buradadır!
Sağlık; geride kalmıştır!
Ekonomik durum öne çıkarılmıştır ki o durum da “ölümcül vaka”...
Pandemi öncesinde zaten bitkisel hayattaydı ekonomi; şimdi hiç kurtulmaz ama Kıbrıslı deyişiyle, “dibelik da göyverdemezdik!”

-*-*-

Artık her birey, kendi tedbirini kendi almak zorunda...
Lütfen kimse bana el uzatmasın; sıkmam...
Bayram kutlaması, “uzaktan”...
“Bayramınız kutlu olsun”...

-*-*-

Siyaset mi?
Camilerin yarın ilk bayram namazı için açılması şart mıydı?
Eğer namaz kılmak, Allah’a karşı bir görevse; bence Allah bunu bizden bu şekilde asla istemez!
İsteyemez!
Allah, kullarının sağlıklı olmasını istemiyor mu?
Allah’a gerçekten inanan, riskin geçmediğini; daha doğrusu geçip geçmediğini bilemeyeceğimizi görmeli ve yarın sabah, bayram namazı içiçn camiye gitmek yerine; kalbini insan sevgisine, dilerse Allah sevgisine sonuna kadar açmak için, yapabileceği bir iyilik yapmalı... Bir çocuğu sevindirmeli mesela...

-*-*-

Camilerin yarın sabah açılıyor olması siyasi bir karardır.
Sağlık kurulları, ilgili sağlıkçılar veya Sağlık Bakanı bence buna karşıdır.
Ve hepsinden kötüsü; camilerin yarın açılıyor olmasında, yağcılık ve kraldan fazla kralcılık kokusu da bulunmaktadır ki acıların acısıdır bu.