Yeni Bakış'tan Özlem Çimendal'ın haberine göre, Risk Yöneticisi ve Ekonomist Ertuğrul Buğrahan, Türk Lirası’nın hızla değer kaybetmeye devam ettiği son yıllarda hem Türkiye Cumhuriyeti hem de KKTC yetkililerinden kur riskini azaltacak tedbirlerin halk tarafından önemli bir beklenti haline dönüştüğünü vurguladı. 

"Vatandaşın üstlenebileceği kredi kur riski sınırlandırıldı"

KKTC Merkez Bankası’nın, 62/2017 Bankacılık Yasası altında çıkardığı tebliğle bazı önlemleri yasal mevzuat kapsamına aldığına dikkat çeken Buğrahan, “Bu bağlamda, 62/2017 sayılı Bankacılık Yasası’nın 38’inci, 39’uncu, 40’ıncı, 41’inci ve 44’üncü maddelerinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak 09.05.2018 tarihinde yayımladığı ‘Üstlenilen Risklere İlişkin Tebliğ’in 13. maddesinde gerçek kişilerin (vatandaşın) üstlenebileceği kredi ve kur riskine bazı sınırlamalar getirildi” dedi.

"Artık konutta yüzde 80, araçta yüzde 75’ine kadar kredi"

 Bu çerçevede, konut kredilerinde kredi riski üstlenecek olan vatandaşların, konut değerinin % 80’ine kadar kredi alabileceğini ifade eden Buğrahan, “Keza, araç kredilerinde ise bu oran araç değerinin % 75’i olarak belirlenmiştir. İkinci olarak ise Tüketici kredilerin vadelerine 6 yıllık bir sınırlama getirilmiş ve yabancı para cinsinden alınacak krediler için yabancı para cinsinden belgeleyebildikleri gelirlerinin veya varlıklarının bulunması şartı konulmuştur” ifadelerini kullandı.

"Amaç bankaların kredi riskini azaltmak"

Gelire göre üstlenilecek riskler için belgelenen gelirin, dönemsel ödeme taksit tutarının en az yüzde yetmiş beş (% 75)’ini karşılayabilecek düzeyde olmasının şart olduğunun altını çizen Buğrahan, teminat oranlarındaki sınırlandırmaların bankaların aldığı kredi riskinin azaltılmasına yönelik olduğuna dikkat çekti. 

“Tüketici kredi vadesinin 6 yılla sınırlandırılması olumlu”

 Bunun da müşteri tarafından kredi ödenmediği takdirde oluşan temerrüt faizlerinin, kredi borcu arasında bırakılan marjdan karşılanması anlamına geldiğinden bahseden Buğrahan, “Tüketici kredisi vadesinin 6 yıl ile sınırlandırılması da olumlu bir adım olarak görülebilir. Haliyle, vade uzadıkça risk yükselmektedir” şeklinde konuştu.

“Vatandaşın günlük kur riskinden korunması amaçlanıyor ancak tüm risk faktörleri ortadan kalkmıyor” 

 “Ayrıca borçlanan kişinin risk kapasitesini aşmaması adına önleyici bir eylem sayılabilir” de diyen Buğrahan, “Son olarak bahsettiğimiz yasal düzenleme ise müşterinin kur riskinden korunmasını amaçlamaktadır. Döviz cinsinden geliriniz veya varlığınızın olmaması durumunda, yani TL’de uzun pozisyon, dövizde ise kısa pozisyona girildiğinde, döviz borçlanan kişiler ve kurumlar kur riski taşırlar ve dövizin artması durumunda zarar ederler. Böylelikle, bu düzenleme dövizdeki dalgalanmayı ve volatiliteyi (belirsizlik) önleyecek bir hamle olmamakla birlikte, söz konusu güncel dalgalanmalara karşı müşteri tarafından kur riskinin bertaraf edilmesini sağlamaktadır. Ancak, üstlenilen risk üzerindeki tüm risk faktörlerini ortadan kaldırmamaktadır” dedi. 

“TL borçlanmada kur riski olmaması, faiz oranı riski olmayacağı anlamına gelmiyor” 

 TL cinsi geliri olan bir şahsın ya da şirketin TL borçlanması durumunda kur riski taşımasa da, faiz oranı riski taşımaya devam edeceğinin bilinen diğer önemli bir risk faktörü olduğunun altını çizen Buğrahan şöyle konuştu:  “Amerika Merkez Bankası (FED) para politikaları gereğince global faizler artış trendine girmiştir. Zira, faiz artırımların devam edeceğinin sinyalleri FED toplantılarında sıkça gündeme gelmeye devam etmektedir. Bir yandan dolar değer kazanırken, TL’deki değer kayıplarının önlenmesi için TC Merkez Bankası’da faizleri yükseltmeye başlamıştır. Dolayısıyla, Türk Lirası faizlerinin yükselme eğilimine girmesi için direkt ve dolaylı yollardan baskı unsurları bulunmaktadır. Yükselen faizlerle birlikte TL kredilerinin faizlerinde ve kredi taksitlerinde artış söz konusu olacaktır.”

“Faiz oranı riski ve yüksek maliyetli borçlanma devam edecek”

 “Sonuç olarak mevcut düzenleme ile kur riski bertaraf edilse de, faiz oranı riski ve yüksek maliyetli borçlanmalar baki kalacaktır” şeklinde konuşan Buğrahan,   umulanın yeni yasa ve tebliğlerin vatandaşlara ve bankalara olumlu yansıyışının pratik hayatta olduğu kadar ülke ekonomisinde de yansıyışının olumlu yönde olması olduğunu ifade etti.