Bir tayyare geldi!

Bazıları dedi ki, “… Yatırımcıdır, çok zengindir, Lapta’ya Marina yapacaklar!”…

Oysa tayyare ile gelenler; yatırımcı ve zengin olabilirdi ama geliş sebepleri ne Lapta’ydı ne de Marina!

Tayyare gitti!

-*-*-

Yenidüzen gazetemiz, “… yılın haberini” yayınladı!

Tayyare ile gelenlerin karantinaya uymadığını, devleti sallamadığını yazdı!

Sonra herkes olayın peşine düştü!

Gelenler sadece sevişip kumar oynamıştı!

Sevişip kumar oynarken, gezmişti!

Karantina – marantina görüşmesi asla olmamıştı!

Lapta mapta da yoktu gündemde!

-*-*-

Kurallara uyulmadı!

Mesele çok ciddi skandaldı!

Gümrüğe tabi tutulmadılar!

Çantaları yoklanmadı!

Giderken, gelirken ne getirdiler, ne götürdüler?

Kimse çantalarını görmedi!

Kimse yüklerine bakamadı!

Sağlık riskteydi!

-*-*-

Müteahhitler Birliği orada ne arıyordu?

Bakanlar Kurulu muydu, yoksa sadece Ünal bakan mı suçluydu?

Derken, dün kabine hafiften değişti!

Ama ağır bir koku kaldı ortalıkta!

-*-*-

Oysa bugünlerde gerçekten yapılması gereken, hükümetin “çalışması, çalışması, çalışması ve de çalışmasıydı!”

Çünkü halkın sağlığı ve açlığı gündemdeydi!

Ve bu çok ciddi bir sorundu!

1 Temmuz kararı yeniden değerlendirilmeliydi mesela!

Ve mesela, yeni ekonomik paket yaşama geçmeliydi!

-*-*-

Başbakan, araya, kendisi aleyhine genel başkanlık kavgası yürüten bir bakanı da koyaraktan, dün Cumhurbaşkanı’na “kabine değişikliği” sundu!

Değişiklikte adı olan bir “vekil”, bildiğiniz gibi “dokunulmaz” değildi! Dokunulmazlığı kaldırılmıştı!

Cumhurbaşkanı, Başsavcı’yı çağırdı!

Sonra, bakanlar kurulu değişikliğini onaylamadı!

-*-*-

Başbakan ile bir daha görüştü!

Sadece “Günah Keçisi” gitti!

Müteahhitler Birliği’nde durum neydi?

Bu birlik, bu gibi işlerin aracısı mıydı?

-*-*-

Bundan böyle bu birlikle ilgili yapılacak her türlü “ihale”, “doğmadan kokma” ihtimaliyle “fullenmişti!”…

Derken, “veto edilen vekilin bakanlığı” tümden mi iptal edilmişti?

Değiştirilmesi düşünülen bakan, yerinde mi kalacaktı!

Arkadaşımın biri, “ben olsam kendim istifa ederdim” dedi!

-*-*-

Saatler geçiyordu…

Her ne kadar gülerek, nefis bir temiz havayı ciğerlerime çekerek ve ayaklarımı da dereden akan buz gibi suda sallayarak, elimde telefonum, haberleri takip ettim sitelerden!

Lefke’de!

Yemyeşil Aplıç Vadisi’nin, huzur veren güzelliğinde ve kuş seslerinin, su sesine karışması doğal senfonisi çerçevesinde!

-*-*-

Haliyle bu yazıyı yazmak zorundaydım!

Ekmek parası gerçeğinde!

-*-*-

Ve bu yazıyı yazarken, dendi ki, yeni bakan Kutlu Evren’dir!

Dedim ki “vay vay vay!”…

Bu ne büyük bir siyasi tiyatrodur!

Eğer Lapta Belediye Başkanı, en başta tayyare ile gelenler için “… haberim vardı, geldiler liman yerini gezdiler” diye yalan söylemiş olsaydı, Ünal bakan kesinlikle sandalyesinde olacaktı!

Ama Ünal bakanım, yerel seçimlerde Lapta Belediye Başkanı’nı değil, eski başkanı desteklemişti!

Aktuğ’u, Ünal bakanımın yerine getirilen Kutlu bakanım desteklemişti!

Bu ilginç bir siyasi kavganın yeni şekliydi!

-*-*-

Derken…

Yine Yenidüzen, “esas gerçeği şırrrak diye yüzümüze vurdu!”

Ayaklarım derenin soğuk suyunda biraz üşüdü ama titremedim, gerçeği biliyordum…

Yenidüzen ne mi yaptı?

Türkiye’nin Lefkoşa’daki Büyükelçisi’ni, Başbakanlık’tan çıkarken görüntüledi!

Başbakanlıktan yapılan açıklamada, “protokolü görüştük” denildi!

Oysa işin gerçeği, işin özü, ülkenin realitesi, KKTC’nin kapasitesi ve legalitesi; bu son görüşmede yatıyordu!

Hakkımıza hayır!

-*-*-

Ünal bakan da, Kutlu bakan da, Başbakan da, Cumhurbaşkanı da, tüm siyasi isimler de bu ülkenin “güzel insanları”dır.

Hepsi, bizim canımızdır, ciğerimizdir ve rollerini ne de güzel oynuyorlar!

Hayranlarıyım!

-*-*-

Asıl gerçek mi?

Asıl gerçek; KKTC’nin realitesinde, kapasitesinde ve legalitesinde; alt yönetim gerçeğinin yüzümüze şamar gibi vurmasında yatmaktadır!

Hala, “bazı gazeteciler yatırımcıya karşıdır, kaçırdılar adamı” diye yazanlar var!

Allah herkesin tabii ki iyiliğini versin…

Biz birbirimizi yiyelim; onlar bizi yönetsin!

Rol kesmeye devam!

Ekim’de seçim!

Bayram Çelik ne derdi?

“Seçin genni gurtarsın bizi!”…

Çoğul yaparsak, “Seçin genneri da gurtaracagkar bizi!”…

Ngyauuuv diyorum, başka bir şey demiyorum!

-*-*-

Doğaya kaçın…

Uzak durun herkesten…

Denize gidin…

Dipkarpaz’a, Yeşilırmak’a, Yedidalga’ya, Sadrazamköy’e, Akdeniz’e falan…

Uzak.

Çok uzak!

Seçtiklerimiz bizi kesin kurtaracak!

Maske takın, sosyal mesafeye dikkat edin ve hijyeni ihmal etmeyin!