Yeni Bakış'tan Eniz Orakcıoğlu'nun haberine göre, Halkın Partisi (HP) Gazimağusa Milletvekili Adayı  Ekonomist Yrd. Doç. Dr. Kemal Bağzıbağlı, ülkenin en büyük sorunu halkın büyük çoğunluğunun ekonomik  sıkıntı çekmesi olduğunu vurguladı.

“Olumsuzlukları ortadan kaldırmak için siyasette yer aldım”

 Bağzıbağlı, siyasete olan ilgisinin ülkenin içine sokulduğu sosyal ve ekonomik sıkıntıların artık had safhaya çıkmış olmasından, gelmiş geçmiş hükümet ortaklarının toplum olarak vatandaşın varlığını riske atarcasına ülkeyi kötü yönetmiş olmalarından kaynaklandığını belirterek, “Bir ekonomist olarak ülke ekonomimizin içinde bulunduğu sıkıntıların çözüm yolları belli iken iktidara gelen hükümetlerin bunları görmezden gelmesi, halkın genelinin yararına olacak olan adımları atmamalarını anlamak mümkün değildir. Tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılmasına, ülkemizin hak ettiği güzelliklere kavuşması için el birliğiyle mücadele edilmesi gerekir. Halkın Partisi olarak ortaya koyduğumuz iradeye ben de elimden geldiğince katkı koyarak, gelecek nesillerimizin ülkemizde refah içinde yaşamasını sağlamak için siyasette yer almaktayım” dedi.

“Sosyal adaletin sağlanması olmazsa olmazımdır”

Siyasi görüşünün, toplumun geneline yarar, fırsat eşitliği ve adalet sağlayacak sosyal bir devlet ve iyi yönetim olduğunu vurgulayan Bağzıbağlı, “Eğitimde, sağlıkta, çalışma yaşamında, vergi politikalarında ve sosyal hizmetlerde sosyal adaletin sağlanması olmazsa olmazımdır. Bunları sağlamak, ülkemizin sorunlarını gidermek ve halkın refah düzeyini artırmak için planlamadan uygulamaya her alanda iyi işleyen bir devlet yapısına, yani iyi bir yönetime ihtiyaç vardır. İyi yönetimi kısaca tanımlayacak olursak, hukukun üstünlüğüne dayalı, gerçek anlamda şeffaf ve hesap verebilir, bir plan program çerçevesinde halkın geneline yarar sağlama hedefinde olan bir yönetim anlayışını kastetmekteyim. Ülkemizin maruz bırakıldığı sorunların temelinde bu iyi yönetim anlayışından çok uzak, partizanlıktan ve yandaş kayırmacılıktan beslenen kötü bir yönetim anlayışı yer almaktadır. Halkın Partisi olarak bizlerin temel amacı bu anlayışı tarihe gömmek, ülkemizin sosyo-ekonomik anlamda gelişmesini sağlamaktır” diye konuştu.

“En büyük sorun ekonomik sıkıntı”

KKTC’nin en büyük sorununun ekonomik sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Bağzıbağlı, “Bence ülkemizin en büyük sorunu halkın büyük çoğunluğunun ekonomik olarak sıkıntı çekmesidir. Özellikle büyük yerleşim bölgelerinde kullanılan araba ve konutlara bakarsak bunu göremeyebiliriz. Fakat halkın her kesimi ile temas ettiğiniz zaman, ki Halkın Partisi olarak bunu iki senedir sürekli yapmaktayız, halkın önemli bir kesiminin borç içerisinde olduğunu, hayatını idame ettirmek için büyük uğraşlar verdiğini, çocukları için iyi bir eğitim hizmeti, kendi ve ailesine kaliteli sağlık hizmeti almak için büyük masraflara girdiğini görürsünüz. Bir asgari ücret geliri ile 4-5 kişilik bir aileyi geçindirmeye çalışan vatandaşlarımız ile konuştuğunuz zaman ekonomik darboğaz ne demektir anlarsınız. İşte bu yüzden, bence ülkemizin en önemli sorunu geçim derdi, işsizlik ve bu anlamda gelecek kaygısıdır. Tüm ekonomik sıkıntıların en önemli nedenlerinden olan piyasa koşulları ve iş yapabilirlikte durum nedir diye bakacak olursak, ülkemizde işyeri açmadan tutun vergi ödemeye kadar tüm süreç sıkıntılarla doludur. Bürokratik engeller, verimsiz işleyen kamu, vizyonsuz ve kendi çıkarını düşünen hükümet yetkilileri ülkemizde iş yapmayı zorlaştırmakta, ekonominin canlanmasına takoz koymaktadır. Diğer bir deyişle, ülkemizin en büyük sorunu olan ekonominin içinde bulunduğu durumun sorumluları, ülkeyi bugüne kadar kötü yönetmiş olan ve şu an da yönetenlerdir” şeklinde konuştu.

“Bu senaryo 39 kez tekrarlanmıştır”

Vatandaşların siyasete ve siyasilere karşı güvensizliği olduğunu kaydeden Bağzıbağlı, “1974’ten bugüne kadar, yani 43 yılda, 39 hükümet kurulmuştur. Her hükümet kurulması öncesinde seçim bildirgeleri yayınlanmış, halka birçok vaatler sunulmuştur. Fakat maalesef hükümetler kurulur kurulmaz verilen tüm sözler unutulmuş, vaatler hezimete dönüşmüş, yandaşlara menfaat dağıtma, partizanlık yapma, kamu kaynaklarını birilerine peşkeş çekme düzeni başlamıştır. Bu acı senaryo birkaç kez değil, tamı tamına 39 kez tekrarlanmıştır. Eğitimden sağlığa, altyapıdan yatırım iklimine bariz şekilde ortada olan sorunlara gerçek anlamda eğilen bir yönetim anlayışı ülkemizde göreve gelmemiş ve halkın siyasete olan güveni gibi umudunu da kırmıştır. Halkın Partisi olarak halkımıza verdiğimiz mesaj açık ve nettir. Burada tarif edilen kötü yönetim anlayışı artık bitmelidir. Halkın sorunlarını iyi analiz eden, çözüm yollarını iyi planlayan, halka sadece yapabileceği şeylerin sözünü veren dürüst ve yeni bir siyasi anlayış iktidara gelmelidir. “Halkın iradesiyle, yeni siyaset” derken biz halkın güvenini yeniden kazanacak olan, toplumsal yarar odaklı bir siyasi anlayıştan bahsetmekteyiz” dedi.

“Niyetsizlik ve iş bilmezlik yıllarca kendini tekrarlamıştır”

“Mecliste görev yapan vekillerin gerçekten vatandaşın beklentileri doğrultusunda icraat yaptıklarına inanıyor musunuz?” sorusuna ise “Kesinlikle hayır” yanıtı veren Bağzıbağlı, “Vekiller eğer vatandaşın beklentileri doğrultusunda icraat yapıyor olmuş olsaydı, yıllardır geçirilmesi gereken yasaları geçirir, uygulamaya koyar ve halkın geçim derdinden sosyal yaşantısına hayatını kolaylaştırıcı icraatlara imza atarlardı. Bu niyetsizlik ve iş bilmezlik yıllarca kendini tekrarlamış, ülkemizin çok değerli bilim insanlarının yön göstermeleri, hazırlanan kapsamlı raporlar mecliste görev yapan ve yapmış olan vekiller tarafından tozlu raflara terkedildi. Bu da, yıllardır maruz kaldığımız kötü yönetimlerin halka iyi hizmet sunma gailesinde olmadığını açıkça belli etmektedir” şeklinde konuştu.

“Meclisten tamamen silinmesi gereken isimler var”

Şu an mecliste olan vekillerden çok az da olsa ülke yararına hizmet edebilecek isimler olduğunu vurgulayan Bağzıbağlı, “Fakat mecliste yer alan ve içinde bulunduğumuz statükoyu yaratanlarla sonradan ona ortak olanlar halktan ağır bir darbe almayı hak etmektedirler. Yıllarca halka verdikleri sözleri tutmayanların kimler olduğu, defalarca parçası oldukları hükümetlerde kimin halka ne sunduğu gün gibi ortadadır. Meclis’ten tamamen silinmesi gerekenler işte bu isimler ve kurdukları siyasi anlayıştır” diye konuştu.

“Eski siyaset anlayışı kadınlara hitap etmiyor”

Meclisteki kadın vekil sayısını yetersiz bulan Bağzıbağlı, “Kadınların siyasete neden girmek istemediklerini, gelmiş geçmiş siyaset anlayışının nasıl bir yapıda olduğuna bakarak anlamak mümkündür. Meclis’te yaşanmış olan kavgalar ve saygısızlıklar bir yana, kamu kaynaklarını birilerine peşkeş çekme üzerine kurulmuş olan eski siyaset anlayışı belli ki kadınlara hitap etmemiştir. Halkın Partisi olarak ortaya koyduğumuz yeni siyaset anlayışına ise birçok kadın arkadaşımızın dahil olduğunu, partimizin Merkez Yürütme Organı’nın Parti Meclisimiz tarafından yapılan seçim sonrası 5 kadın ve 5 erkekten oluştuğunu görmekteyiz. Aynı durum yasal zorunluluk olan kotanın üzerinde kadın milletvekili adayı çıkarmamızla da belli olmaktadır. Halkın iradesiyle göreve gelip siyasi anlayışı kökten değiştirdiğimiz zaman, sonraki seçimlerde kadın adayların arttığını ve dolayısıyla yasal mevzuatta cinsiyet kotasının konulmasına gerek kalmayacağını düşünmekteyim.”

“Ortak bir zemin bulmak zorundayız”

Kıbrıs sorunu, çözüm ve müzakerelerle ilgili görülerini de Yeni Bakış okurlarıyla Bağzıbağlı, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Yıllarca sürmüş ve birçok farklı formatta yapılmış olan müzakerelerin sonuç vermediği apaçık ortadadır. Bu konuda partimizin manifestosunda da kapsamlı şekilde açıklanan duruşumuz benim de şahsi düşüncemi birebir yansıtmaktadır. Şöyle ki; geçmiş müzakere süreçlerinde görüldüğü gibi, Kıbrıs sorunu devam ederken taraflardan birinin uluslararası zeminde diğerine göre önemli avantaj ve üstünlüklerinin bulunması sonuca varmayı engelleyici bir unsur olmuştur. Müzakerelerin devamı veya yeni bir müzakere sürecinin başlayabilmesi için taraflar olarak ortak rızaya dayalı ortak bir zemin bulmak zorundayız. Bu nedenle de gelinen noktada doğru olan “müzakerelere kaldığı yerden devam edilmesi” değil bu ortak zemin için taraflar arası diyalog kurulmasıdır. Bu diyalog çerçevesinde, ‘iki-kesimli, iki-toplumlu, siyasi eşitliğe dayanan ve iki eşit kurucu devletten oluşacak bir federasyon’ temelinde bir çözümün – yani adadaki iki toplumun yönetimi/iktidarı paylaşımına dayanacak bir çözümün – şartlarının gerçekten mevcut olup olmadığını iki tarafın ciddiyetle ve samimiyetle tartışmaya açması gerekmektedir. Taraflar arası diyalog ilişkisini kurarken, insani ve günlük hayata dair konularda (kayıpların bulunması, yeni sınır kapılarının açılması, orman yangınları vb.) yapıcı ve iş birliğine açık olmak gerekir.”

“Hibelere ihtiyacımız var”

 Meclisin bağımsızlığı konusunda herhangi bir sorunun olmadığını belirten Bağzıbağlı, “Meclisimizin ülke ihtiyaçlarımızı karşılayacak mevzuat düzenlemelerini yapmasına dair herhangi bir engel görmemekteyim. Birçok alanda geçirilmesi ve uygulamaya konulması gereken yasalar yıllardır tasarı olarak kalmıştır. Meclis alt komitelerinin yasa tasarılarını iyi bir şekilde hazırlaması ve bu tasarıların Meclis genel kurulunda yasallaştırılmasına müdahale eden mi vardır? Bence yoktur. Öte yandan, bilindiği üzere Türkiye ile yapılan ekonomik protokolleri Meclisimize müdahale olarak görenler yok değildir. Ben bu görüşe katılmıyorum. Bir ekonomist olarak, gerek Türkiye’den gerekse Avrupa Birliği gibi diğer fon kaynaklarından alacağımız hibelere ihtiyacımız olduğunu düşünmekteyim. Öte yandan, bu hibe kaynaklarını alırken ilgili protokolleri, ülkemizin ihtiyaçlarını kendimiz belirleyip, proje hazırlıklarımızı kendimiz yaparak imzalamamız gerektiğine inanmaktayım. Bu noktada Halkın Partisi olarak ortaya koyduğumuz Proje Geliştirme Birimi kurma iradesinin ülkemiz için büyük önem arz ettiğini düşünmekteyim. Bu birim, yukarıda bahsettiğim gibi protokoller için ülke ihtiyaçlarımızın belirlenmesine katkı koyacak, ayrılan kaynakların tamamının kullanılması için gerek merkezi hükümet gerekse yerel yönetimler için projelerin geliştirilmesini, ihale şartnamelerinin yazılmasını sağlayacak bir birim olacaktır. Bu şekilde kendi irademizle ülke ihtiyaçlarımızı gidermemizin mümkün olduğuna dair inancım tamdır” dedi.

“Dokunulmazlık kaldırılmalı”

Bağzıbağlı, milletvekilliği dokunulmazlığının ise kürüsü dokunulmazlığıyla sınırlandırılması gerektiğini vurguladı. Bağzıbağlı, sözlerini şöyle sürüdü; “Kesinlikle kaldırılması ve sadece kürsü dokunulmazlığına dönüştürülmesi gerektiğini düşünmekteyim. Halkın Partisi olarak da göreve gelir gelmez bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri yapma kararlılığındayız. Halk tarafından halka hizmet etmek için seçilen bir kişinin dokunulmazlık zırhına güvenerek yolsuzluk veya usulsüzlük yapması kabul edilebilir değildir. Bir milletvekili yargılanmayı gerektiren herhangi bir suç işlemesi durumunda kolaylıkla yargılanmalıdır. Aynen sıradan bir vatandaşın yargılandığı gibi. Ülkemizde yıllardır dokunulmazlıkların kaldırılmamış olması, gelmiş geçmiş hükümet ortaklarının dokunulmazlık zırhına ihtiyacı olan vekillerinin olabileceğini akla getirmektedir. Eğer hükümetlerin bu konuda herhangi bir çekinceleri olmamış olsaydı, halkın talebi karşılanır ve bu ayrımcılık ortadan kaldırılmış olurdu. Halkın Partisi bu adaletsiz yapıyı ortadan kaldırabilecek tek partidir çünkü geçmişi tertemizdir. Bu konuda ne kadar kararlı olduğumuzu göreve gelir gelmez hep birlikte göreceğiz.”

“Faiz yasası çıkartılmalı”

Ülkemizde borç-alacak ilişkilerine dair önemli sorunlar yaşandığının da altını çizen Bağzınağlı, “Tahsili gecikmiş veya tahsil edilemez hale dönüşmüş olan yüksek meblağda borçlar bulunmaktadır. Bu konuda mahkemelik olan birçok vaka bulunmakta, davalar yıllarca sürmekte, borçlar ödenemeyecek boyutlara ulaşmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırmak için yapılması gerekenler bir yandan kapsamlı bir faiz yasasının çıkarılması, diğer yandan da mahkeme süreçlerinin hızlı şekilde sonuç alıcı hale getirilmesidir. Bu sorunlar yıllardır devam ediyor olmalarına rağmen, “KKTC'de Borç İlişkilerinde Uygulanacak Kuralları Düzenleyen Yasa Tasarısı” 2014 yılından beridir Meclis’te beklemektedir. Bu yasanın ivedilikle güncel koşullara göre yeniden gözden geçirilmesi ve yasallaştırılması gerekmektedir. Halkın Partisi olarak, faize faiz ödenmesine neden olan ve kredi maliyetini haksız olarak artıran faiz hesaplama yöntemlerinin (üç aylık kapitalizasyon) yerine bankaların daha adil hesaplama yöntemleri kullanmalarını sağlama iradesini göstereceğiz. Bu bağlamda, yıllardır geçirilmeyen faiz yasasını çıkararak finansal tüketiciler ve bankalar arasında dengeli ve adil bir yapı oluşturacağız. Fakat bu düzenlemeyi yaparken, faiz oranlarının serbest piyasada arz talep dengesi ile belirlenmesi gerekliliğini göz ardı etmeyeceğiz.”

“Döviz ile borçlanmalara sınırlama getireceğiz”

Bağzıbağlı, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bir diğer önemli sorun, geliri döviz cinsinden olmayan finansal tüketicilerin döviz cinsinden borçlanmalarıdır. Bilindiği üzere birçok vatandaşımız Türk Lirasının önemli değer kaybetmesi sonucu mali sıkıntılar yaşamakta, hatta kredi borçlarını ödeyemez duruma gelmektedirler. Devletin vatandaşını koruyucu rolü çerçevesinde, bireysel tüketici kredilerinde geliri döviz olmayanların döviz ile borçlanmalarına sınırlama getireceğiz. Bankacılık sektörümüzün sorunlarını gidermek için, bir yandan bu yasal düzenlemeleri yaparken, diğer yandan da bankaları olumsuz etkileyen ve devlet kurumlarının etkin çalışmamasından kaynaklanan sorunları ortadan kaldırmak için gerekli yapısal ve yasal düzenlemeleri de hayata geçireceğiz. Bu kapsamda, bankaların birtakım maliyetlerini aşağıya çekecek tedbirlerin yanında, mahkemelerin daha hızlı çalışmasını ve icranın çalışır hale gelmesini sağlayacağız.”

“Bu konuda seferberlik ilan edilmelidir”

Açıklamalarında, ilkokul yaşlarına kadar düşen içki, sigara ve uyuşturucu kullanımı ve mücadelesine de değinen Bağzıbağlı, mücadelenin yeterli olmadıüğını belirterek, “Ülkemizde özellikle uyuşturucu madde kullanımı sorunu giderek artmış, çocuklarımızın hayatlarını tehdit eder hale gelmiştir. Bu kadar küçük ölçekli ve giriş çıkış noktaları belli olan ülkemizde denetim mekanizmalarının geliştirilmemiş veya yetersiz olması üzücüdür. Narkotik detektör köpeklerin birçok kez önemli tespitler yaptığını hepimiz biliyoruz. Bu köpeklerin sayısı ülkemizin tüm giriş-çıkışlarında gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacak şekilde artırılmalıdır. Bu konuda yapılacak yatırım masraf olarak görülmemeli, çocuklarımızın hayati riskler altına girmemesini sağlayacak önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir. Ülkemizin emniyet güçleri sadece detektör köpeklerle değil, gerekli personel ve teknolojik ekipman açısından da güçlendirilmeli, geniş çaplı denetim mekanizmaları oluşturularak bu konuda gerçek anlamda bir seferberlik ilan edilmelidir” diye konuştu.

“Müşavirliği kaldıracağız”

Bağzıbağlı, vekil seçilmesi durumunda ise ilk gündeme getireceği icraatları şöyle sıraladı; “Halkın Partisi olarak müşavirliği kaldıracağımızı birçok kez dile getirdik. Bunun için, göreve gelir gelmez, yani üst kademe yöneticilerimizi atamazdan önce, gerekli yasal düzenlemeyi yapacağımızın ve ilgili atamaların müşavir yaratılmadan yapılmasını sağlayacağımızın taahhüdünü verdik. 

Dolayısıyla bu düzenleme ilk önce yapılacak düzenlemelerimizin başında yer alacak. Onun dışında bence ivedi yapılması gereken yasal düzenlemelerden biri daha önceden bahsettiğim gibi önemli sıkıntıların yaşandığı borç-alacak ilişkisinde yaşanılan sıkıntıları giderecek ve aynı zamanda mahkemelerin daha hızlı çalışmasını sağlayacak yasal düzenlemelerdir. Borç-alacak ilişkileri düzelmedikçe daha çok vatandaşımız ekonomik sıkıntılar çekmekte, bu dolayısıyla piyasada talebi düşürücü olumsuz etkiler doğurmakta, bankalar alacaklarını tahsil edemedikçe faiz oranları yüksek seviyelerde kalmaktadır.”