Şahali’nin uzun bir yazı ile yazdığı yazıda bazı çevrelere sitem ettiği görülüyor.

Şahali’nin paylaştığı yazı şöyle:
YALAN, doğrudan hızlı yol alır.
Ardına düşersiniz ama hızına asla yetişemezsiniz doğrularınızla.
Kötü de iyiden hızlı yol alır, ardına düşmek nafile.
Bir adım atarsınız, kamu yararı dersiniz, adalet dersiniz, refaha katkı dersiniz...
Duyan, anlayan çıkmaz!
Ya birilerine kötülük olsun diye atmışsınızdır bu adımı, ya da birilerinin cazip teklifine rıza göstermişsinizdir.
Kendi maddi menfaatinizi düşünerek yürümüşsünüzdür.
Kimse, aklı, vicdanı, doğruyu düşünmez, ya da düşünmek istemez.
Siyasetçi mutlaka kötüdür!
Mutlaka kendi çıkarına iş yapmıştır!
Halkına kendini seçtirmiş ama eşini, dostunu, etrafındakileri ihya için uğraşıyordur.
Hem de halkının gözünün taa içine bakarak!
İşte bu peşin hükmüdür!
Siyaseti de, siyasetçiyi de yozlaştırandır, kirletendir, yoldan çıkarandır.
"Nasılsa yapmıştır, yapmazsa aptaldır, bunların hepsi aynıdır..."
Aynı işle iştigal ettiklerimin hepsi, sütten çıkma ak kaşık değildir elbette.
Yoldan gönüllü çıkmışlar da çoktur elbet aynı sıfatı taşıdıklarımızdan.
Ama, inanan inanır, inanmayan yazmaya, çizmeye, söylemeye devam eder.
Birkaç sabun köpüğü alkış için, üç beş fazladan "like" için, "yörü da gorkma, arkandayık" pohpohlamaları için.
Yakıp yıkarız önce.
Çekip asarız sormadan.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak.
Sonra da "o iyi insanlar, hepsi çekip gittiler" diye hayıflanma merasimleri yaparız.
***
Bazıları gitmiyor aslında...
Kırılmadan, üzülmeden, yorulmadan, uyumadan rüzgara karşı yürümeye, yokuş yukarı koşmaya inatla devam ediyor.
Kimi, görüyor, ilgiyle izliyor, kimi de gördüğünden üzülüp, görmezden geliyor, görünmesin diye atıp tutmaya, kendi çamurundan sıçratmaya devam ediyor.
İyiler kendini vicdanında yargılar!
Daha başını yastığa koyarken kapanan gözler için yaşar.
Az ama öyle rahat uyuyorum ki...