Haberal Kıbrıslı'dan Candan Mert'in haberine göre, Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, geçtiğimiz gün Gönyeli’de bir annenin 7 yaşındaki oğlunu öldürme vahşetini devletin bu noktadan sonra yapması gerekenler bağlamında değerlendirirken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca sorunlu ailelere ve bu ailelerde büyüyen çocuk ve gençlere karşı bir aile politikasının izlenmesi gerektiğini vurguladı. Başel, “Boşanma sürecinde olan anne-babalar, kendi kişisel hırslarına kapılıp çocukları pinpon topu gibi oradan oraya savuruyorlar; buna devletin bir ‘Dur!’ demesi lazım. Bu şekilde giderse ve koruyucu-önleyici tedbirler alınmazsa, bugün annenin yavrusuna karşı gördüğümüz vahşet, yarın evladın babasına-annesine gördüğümüz vahşet olacak ve bu toplum bunların şokunu yaşayacak” ifadelerini kullandı.

“Devlet çocukları yurttaş saymıyor”

Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, çocuk koruma sisteminin olmadığından dolayı devletin çocuklara karşı sözleşmedeki hiçbir yükümlülüğünü yerine getiremediğini kaydederken, çocukların tecavüz, araba çarpması, kuyuya düşüp boğulma veya geçtiğimiz gün yaşandığı gibi çocuğun annesi tarafından öldürülmesi gibi olaylardan dolayı mağdur olduğu zaman akıllara geldiğini dile getirdi. Bunların yanında çocukların bir suç işlediğinde, 14 yaşındayken başka bir çocuğa zarar verdiğinde ya da yine aynı yaşlardayken sirkat suçu işlediğinde, uyuşturucu ile yakalandığında görünür olduğunu ifade eden Barış Başel, “Çocukları devlet yurttaş saymıyor. Çocuklar 18 yaşına gelip, erkeklerin asker çağı geldiğinde askere almak veya ‘reşit oldu, oy kullanabilir’ zihniyeti ile yaklaşıldığı için o zamanlarda fark ediyoruz” ifadelerini kullanırken, mevcut sistemin çocukları 18 yaşına gelene kadar tanımadığını kaydetti.

“Koruyucu-önleyici tedbirler alınmalı”

Çocuk Koruma yasası, Fasıl 154 ceza yasası gibi yasaların bulunduğunu ancak çağdaş koruyucu, önleyici, destekleyici, geliştirici, tedavi-rehabilite edici yöntemlerin olmadığını aktaran Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, ‘koruyucu-önleyici’ denilen kavramın ‘bu gibi sorunlar ortaya çıkmadan aileleri ve çocukları küçük yaştan eğiterek bilinçlendirme’ anlamına geldiğini vurguladı. Risk altında çocukların belirlenerek onların koruma altına alınması sağlayarak destekleyip geliştirme gibi yöntemlerin bulunduğunu söyleyen Barış Başel, Sosyal Hizmetlerin görevlerinin içerisinde ‘bu anne gibi rehabilitasyona ihtiyacın bulunması durumunda çocuğun yüksek yararı için en iyi bakım halinin oluşturulması yönünde karar üretme’ görevinin bulunduğunu ifade etti. Barış Başel, boşanma aşamasında olan bir anne babada, iki tarafın da çocuğu talep ettiklerini ve ihtilafa düşülmesi halinde mahkemenin ‘Yetkili kurum Sosyal Hizmetler’dir’ deyip bir tahkikat yaparak konu ile alakalı rapor istediğini belirtti.

“Yokluk psikolojisi büyük bir yıkım”

Sosyal Hizmetlerin bu süreci başlatarak durumu gidip gördüklerini dile getiren Barış Başel, “Devlet diğerlerini, Mustafa Diker’i de bildiği gibi zaten bu cinayeti biliyordu. Ercan Kaya, sistemin bir kenarına tutunmaya çalıştı, biz onu fark etmedik, biz onu koruyamadık; devlet yükümlülüklerini yerine getiremedi, bunu 50 yıldır yerine getiremiyor.”ifadelerini kullandı. İnsanların sadece sonuç kısmına odaklandığını kaydeden Barış Başel, “Kaya 7 senedir ne yaşıyor, bunu neden sormuyorsunuz? Veyahut da Kaya gibi diğer risk altında olan çocuklar, akşam aç uyuyan, sabah okula karnı tok gidemeyen, defteri, kitabını sağdan soldan topladığımız, başkasının ayakkabısını giymek zorunda kalan çocukların nasıl bir yokluk psikolojisi içerisinde bulunduğunu görüyor musunuz? Yokluk psikolojisi diye bir şey vardır ve özellikle çocuklar ve gençler üzerinde bu çok ciddi bir yıkımdır” dedi.

“Çocuk haklarının uygulanması şart”

Başel, “Aileler ayakta durabilmek adına nasıl çırpınıyorlar, aile yapısında nasıl hızlı bir çözülme var? Lütfen bunu görün, bu insanlar hizmet alabilecekleri bir kurum arıyorlar ve tek kurum olan biz Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yığılıyoruz. Bunu çeşitlendirip, bölgelere dağıtmalıyız, Karpaz’daki bir kişinin ruh sağlığı hizmetini almak için kalkıp Lefkoşa’ya gelmemesi lazım. Toplumun ruh sağlığını güçlendirmek için aile-ergen dayanışma merkezleri, toplum merkezleri gibi çok farklı eğitim modelleri var.” İfadelerini kullandı. Ruh sağlığı yerinde olmayan bireylerin, ruh sağlığı yerinde olmayan bireyler yetiştireceğinin altını çizen Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, bu döngüyü kırmak için Çocuk haklarının getirilmesinin şart olduğunu vurguladı.

“Çocuklar pinpon topu gibi savruluyor”

Bu gibi uygulamalara bugün geçilmesi halinde, toplum olarak uygulamaların meyvelerini 20-25 yıl içerisinde alabileceğimizi kaydeden Başel, “Çocuk istismarı, düğmeye basıldığı an bitecek bir sorun değildir. Toplum ‘istismar’ denilince yalnızca ‘cinsel istismar’ olarak algılıyor ancak fiziksel istismar bu ülkede çok yaygındır, çocuklar fiziksel şiddete uğrayıp, dayak yiyerek büyüyor. Psikolojik şiddetle aşağılanıyor, kendilerini değersiz hissediyorlar. Boşanma sürecinde olan anne-babalar, kendi kişisel hırslarına kapılıp çocukları pinpon topu gibi oradan oraya savuruyorlar; buna devletin bir ‘Dur!’ demesi lazım. Bu şekilde giderse ve koruyucu-önleyici tedbirler alınmazsa, bugün annenin yavrusuna karşı gördüğümüz vahşet, yarın evladın babasına-annesine gördüğümüz vahşet olacak ve bu toplum bunların şokunu yaşayacak” ifadelerini kullandı.