Devlet gemiye, halk da suya benzer; Gemiyi taşıyan sudur; Ama gemiyi batıran da sudur.

Konfüçyüs ünlü filozof aynen böyle demiştir. Bugünlerde iktidarların dikkate alması gereken bir söz olarak karşımızda duruyor. KKTC’de ciddi bir ekonomik kriz söz konusudur. Ekmek 5 TL ile sofralarda yerini almaya hazır, bu ülkede özellikle inşaatlarda çalışan insanlar karınlarını bir kuru ekmekle doyuyor, bu ülkede ciddi kalabalık nüfuslu çekirdek aileler var ki, onlar da ekmek tüketimi oldukça fazladır ne yazık ki kimse düşünmüyor.

Dövizde ciddi bir yükseliş var dakika dakika artan kurlar ve eriyen Türk Lirasından kazançlar ciddi bir bunalımı ve sosyal patlamayı da beraberinde getiriyor. Döviz cinsinden borçlanan insan sayısı ve kaybedilen gelirlere bakıldığı zaman bu ülkede her an bir sosyal patlama yaşanması kaçınılmazdır.

Vatandaş para yok diyor, esnaf para yok diyor, iş dünyası para yok diyor daha da kötüsü Devlet “param yok” diyor. Ülkede yaşanan bu durum için elini taşın altına koyacak bir iktidar var mı, elbette o da yok.

Ben ekonomist yada filozof değilim elbette , ama aklımın yettiğince bazı önlemler alınabileceğini düşünüyorum. Örneğin döviz borcu olan kişiler ciddi sıkıntı içerisindedirler. Bankalar Birliği , Merkez Bankası ve hükumet ile bir araya gelerek bir kriz masası oluşturmalı ve acil önlem paketi hazırlanmalı. Örneğin 5 ile 10 bin sterlin borcu kalmış kişiler için Türk lirasına çevrilmesi ve borçların stabil ödenebilir düzeye çekilmesi için süratle hareket edilebilir. Bankalar biraz karlarından feragat edecek kişiler ise belirlenebilecek makul bir faizi kabul edecek. Böyle bir uygulama ile 10 bin sterline kadar olan borçlular temizlenecek. 10 bin sterlin üzeri borcu olan kişi veya ticari borçlananlar için ise ayrı bir formül düşünülebilir erteleme pek bir çözüm olmuş gibi görünmüyor. Ertelenen borçlar neticede daha yüksek ödeme planı ile karşımıza çıkmıştır ödenemeyecek taksit miktarları çözüm olamayacağına ve pandeminin de ne zaman biteceği bilinmediğine göre bu durumda farklı formüller üzerinde durulmalı.

*Haspolat Belediye Evlerinde insanlar yaşıyor

Öte yandan görünmeyen bir kesim daha var onlar da Haspolat Belediye evleri adı altında yapılan evlerde oturan insanların durumudur. Düşük gelirliler için yapılan özünde güzel bir düşünce ile hizmete sunulan bu evler artık o kadar da cazip değil. Bu evlerde oturan kişiler taksit ödemeye başladıklarında aylık beş yüz 50 TL ödüyordu, şu anda ise 3 bin 750 TL ödemekle yükümlüler  dahası muhatapları bu ülkede bulunmamaktadır. İMMO Construction diye bir şirket adına her ay 275 avro ödemekle yükümlü olan yaklaşık bin hane insan buralarda şu anda eriyor.Ne dertlerini anlatabilecekleri bir direktör ne de temsilci bulamıyor. Ödeyemedikleri takdirde ise mahkeme yolu ile evlerinden atılma riski ile karşı karşıya kalıyorlar peki bu insanların derdine bir çare üretecek makam yok mu bu ülkede?

Konutlar KKTC’de, Konut sahipler bir diğer değişle belediye evleri mağdurları KKTC’de, ödeme istasyonu yani Garanti Bankası KKTC’de faaliyet yürütüyor. Peki o zaman şirket muhatabı nerede?

Süratle sorunlara çözüm üretilmezse başta yazdığım gibi “ Devlet gemiye, halk da suya benzer; Gemiyi taşıyan sudur; Ama gemiyi batıran da sudur.” Sözüne dönme ihtimalimiz oldukça yüksek.